- Ekim 31, 2005
- 10 Yorum
Bulutlar kaplıyordu bazen etrafı. Gökyüzü yağlıboya tablo gibi. Camlarımızı yağmur yıkıyordu. Bulutlar, dağlar, yağmurlar gibi akıp gidiyordu zaman yanıbaşımızdan. Biz seyrediyorduk.
Akıp gitti zaman evler, ağaçlar,insanlar, dağlar, yağmurlar,bulutlar gibi hızla, bir varmış bir yokmuş misali. Günün birinde son durağa varınca bir baktık, ne bir çiçek kokusu, ne yağmur damlası sinmişti üzerimize, korunmaktan. Sadece seyretmekten başka bir şey yapmadan, geldiğimiz gibi gidiyorduk...
- Ekim 30, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 30, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 29, 2005
- 2 Yorum
-Efendim canım.
-Napıyosun kızım?
-Bu saatte ne yapar Handan, çocuklara yemek hazırlıyorum tabi ki.
-Ben de kardeşimi davet ettim akşama,ev dandini, yemek yok, kurufasulye, barbunya yapıcam ama pişer mi bunlar düdüklüde bu saatten sonra acaba?
- Zor biraz o yavrucum
-Haşlanmaz mı?
-Valla herkesi haşlıyorsun kızım, fasulye de elinden kurtulmaz gibi geliyor ama , sen yine de başka bişi yap en iyisi.
-Sen ordan bana yollasana bişiler.
-Tamam canım, ben yaptırıp bişiler yollayayım.
-Yaptırıp yolla. Kız Handan ilk konuştuğumuz şeye bak.
-Evet yazıcam bloğuma bunu.
Efendim kelimesi kelimesine böyle başladı Daisy ile ilk telefon konuşmamız. Başka ne beklenirdi zaten.
-Handan bak, gelip de buluşmazsak paralarım seni.
-Ben de öyle düşündüydüm.
-Hergün bloğuna gelip uzun uzun yorum yazarım(Sanki hergün benim yazılarından uzun yazı yazmıyormuş gibi de konuşmaz mı Allahım:) Çarşaf çarşaf fotoğraf basarım. Bilgisayar kursuna gidicem ya öğrenirim onu da.
-Yaparsın senden korkulur valla. Yok kesinlikle tehdit altında değilim, biraz daha devam edersen akşam İstanbul'a varır varmaz direk sana geleceğim annemden önce .Hazır bu geceden yemeklerin de olacak.
-Ben basit yemekler yaparım bak asortik yemekleri Sima yapsın sana. Zaten ikinizden sebep İzmir'e taşınıcam yakında.
-Gel canım, hep beraber mutlu mesut yaşarız. (Simacım bu arada bi buluşup şu kızı çatlatamadan İstanbul'a gidiyorum ya, neyse dönüşte ayarlayalım artık)
-Nerede buluşalım, gelme sen benim dükkanıma, müfettişsin, casussundur falan.
-Evet canım, nereden bildin, yeşil kalemim, fotoğraf makinam, kameram ve ben gelip teftiş edicez seni. Aylardır duruma kılıf uyduruyordum ben.
...
İşte böyle arkadaşlar. Gidiyorum kendi ayağımla Daisy'nin yanına, pazartesinden sonra benden haber alamayanlar yetkili merciilere haber versinler.
Yapılacaklar Listesi:
- Kuaföre gidilip kendine çeki düzen verilecek, sönük kalmayalım hatunun yanında (Aslında botoks motoks iyi olurdu ama vakit yok makyaj malzemeleriyle idare edicez artık)
- Fotoğraf makinasının pili kontrol edilecek malum yaş 35, 100 fotoğraftan birinde düzgün çıkabiliyorum.
- Gülmekten yüz uyuşmalarına karşı krem mrem alınacak.
- Pastil de konuşma kapasitemizi arttırabilir . Onu söyliim Daisy getirsin .
- Şimdi bu kız gelirken gözlüğünü de takmaz benimkisini takmak unutulmayacak, körlemesine aramayalım birbirimizi.
- Ekim 29, 2005
- 6 Yorum
Bu sene gözünde büyüyor biliyorum. Ne olursa olsun sana getireceği güzellikleri saklıyordur bir yerlerde.
Herşey gönlünce olsun.
Yaşlanıyorsun Züpercim :)
- Ekim 29, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 28, 2005
- 6 Yorum
Günaydin tavuklar, horozlar
Artik memnunum yasamaktan
Sabah erkenden kalktigim zaman
Siz varsiniz;
Gündüz, isim var, arkadaslarim,
Gece, yildizlar var, karim var,
Günaydin tavuklar, horozlar.
Necati Cumali
Kendi kendime aman da ne güzel sabah teranelerine girince hep bu şiir gelir aklıma. Ha ha, Necati Cumalı beni tanısa kesin bana yazardı bunu :)
- Ekim 28, 2005
- 4 Yorum
Belki bugün o gündür
GÜNAYDIN
- Ekim 28, 2005
- 9 Yorum
- Ekim 27, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 27, 2005
- 0 Yorum
sırt çantalı bir duman gibi
bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda
sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman
yürüdüğümüz yollar daralırken
çökerken altımızdaki merdivenler
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven
sevdalılar bilir
bir kuş yağmurudur ilkbahar
sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
ve ağzımızın içinde dağılır aşk
sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar
bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven
elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için
dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan
ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta
ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan
sevgilim
dökülürken tüyleri
savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
ve yalnızca kanatlarına güven
götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı
şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin
alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur
dünyanın paslanmış sırtında
ve bensizliğe havalanırken
korkma sevgilim
sevgilimyalnızca kanatlarına güven
Akgün Akova
- Ekim 27, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 27, 2005
- 2 Yorum
Yeni kapılar açmak için
Heyecanlanmak için
Umut etmek için
Meraklanmak için
İçimdeki çocuğu yanımda tutmak için
Soru işaretlerime ihtiyacım var.
- Ekim 27, 2005
- 10 Yorum
Haydi deneyin bakalım kendinizi, kim daha uzun ve anlamlı cümle kuracak.
Joker yok :)
- Ekim 26, 2005
- 9 Yorum
Herşeyden uzakta, herşeyin tam ortasında.
Bir anda anladım: Ben boşuna bekliyorum aslında.
- Ekim 26, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 26, 2005
- 5 Yorum
The chill of distant eyes
An orbit survey finds...your mind
I will remember
You will remember
The star that came tonight...
There's a thought that fills your mind
A vision of time
When knowledge was confined
And then we wonder how machines
Can steal each other's dreams
From points that are unseen...It's real
I will remember
You will remember
The star that came tonight
When you gaze at the evening sky
And you're reaching out with your mind
You might see the nation's eyes
Don't hide...It's you
I will remember
You will remember
The star that came tonight
Oh can't you see the light
Of the knowing star
Music and Lyrics by: Chris DeGarmo
Queensryche
Dinlemek isteyenler buradan...
(Kaset kalitesindedir, ayarlarınızla oynayıp netleştirmeye çalışmayınız:)
- Ekim 26, 2005
- 2 Yorum
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Ne güzel demiş Cahit Sıtkı Tarancı, gerisi boş gerçekten de..
Gülümseyerek uyandım güne ...
Hayırdır inşallah...
- Ekim 26, 2005
- 6 Yorum
Günaydın...
- Ekim 26, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 25, 2005
- 10 Yorum
- Ekim 25, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 25, 2005
- 9 Yorum
- Ekim 25, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 25, 2005
- 3 Yorum
bekleyip kalma
Vallahi hiçbir çeşit ölüm,
bekleyişten beter olamaz...
Mevlana
- Ekim 24, 2005
- 3 Yorum
Kendi kendini yiyen bir fitil, bir kömür var
İlk hızını bir daha bulamıyor sevgi...
Shakespeare
- Ekim 24, 2005
- 2 Yorum
Nihayet seyredebildim. Gerçekten çok sarsıcı bir filmdi. Ne zaman insanlıktan çıkıyor insanoğlu? Bizi tutan ne?
- Ekim 24, 2005
- 6 Yorum
Nar topladım. Bir meyvanın içinden dökülen binlerce güzelliğe büyülenerek baktım. Neler gizli kim bilir biryerlerde, dışına bakıp içini göremediğimiz için burun kıvırdığımız.
- Ekim 24, 2005
- 8 Yorum
- Ekim 24, 2005
- 5 Yorum
- Ekim 23, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 23, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 23, 2005
- 5 Yorum
Geber Anne
Sezgin Kaymaz
İletişim Yayınları
- Ekim 22, 2005
- 3 Yorum
Geber Anne
Sezgin Kaymaz
- Ekim 22, 2005
- 1 Yorum
Geber Anne
SezginKaymaz
- Ekim 22, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 22, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 21, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 21, 2005
- 15 Yorum
Hepiniz iyi ki varsınız.
- Ekim 19, 2005
- 22 Yorum
Mucizelere inanmak gerek...
- Ekim 19, 2005
- 7 Yorum
Bir noktayım ortasında, ne yapsam.
Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,
Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.
Hayat o kadar uzun ki,
Öyle bitmez geliyor ki bir an..
Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki;
Ne çıkar, diyorum, bir hayattan
Saadet o kadar lazım ki yaşayana;
Billahi can verir uğrunda insan.
Hem o kadar boş ki mesud olmak,
Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından.
Ben o kadar önemli kişiyim ki,
O kadar iyiyim ki aklım ve düşüncelerimle.
O kadar fenayım ki ben
Delice niyetlerimle.
Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin..
Öyle kaplayorsun ki evleri, yolları, denizleri.
Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki;
Çılgınca coşturuyorsun bizleri.
Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun;
Öylesine süslü, öylesine saadesin ki..
Sen o kadar güzelsin ki sabah,
O kadar güzelsin ki. ---
Özdemir Asaf ---
SEN O KADAR GÜZELSİN Kİ SABAH... O KADAR GÜZELSİN Kİ..
- Ekim 19, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 18, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 18, 2005
- 5 Yorum
- Ekim 18, 2005
- 9 Yorum
Joseph "Ben herşeyi yapabilirim" diye cevap verdi.
Mr. Healey başını salladı "İşte parola budur oğlum. Sağ kalabilen insanların parolası. Eğer başka birşey söyleseydin bundan onra seninle ilgilenmezdim. Bana katılmak ister misin?"
"Bu vereceğiniz ücrete bağlı"
Adam yine büyük bir takdirle başını salladı. "İşte hoşuma giden bir laf daha. Eğer bunun başka şeylere bağlı olduğunu söyleseydin, seninle boşyere uğraşıp vakit kaybetmezdim. Para : İşte işin candamarı .... "
.......
Joseph yanında ayakta duran adama "Bir yolunu bulacağım" dedi. Mr Healey "İşte " diye mırıldandı "Hoşuma giden bir söz daha, bir yolunu bulacağım. Neyse ki Adam, İsa aşkına bana yardım edin beyefendi, çünkü ben Allahın belası, tembel, budala, bir işe yaramaz herifin biriyim, sizin hristiyan merhametinize sığınıyorum demedin."
Taylor Caldwell
(Ben bu kitabı okuyalı tam 13 yıl olmuş. İnanamayıp parmak hesabı yaptım, yine onüç. Tarih atmasam daha iyi olacak kitaplara...)
- Ekim 18, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 17, 2005
- 20 Yorum
Kalbimizde gizlenenler açığa çıkar. Hatıralar.
Hüzün, yaşamışlığımızın göstergesi, elimizde başka ne var?
- Ekim 17, 2005
- 4 Yorum
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet Ran
- Ekim 16, 2005
- 2 Yorum
- Ekim 16, 2005
- 1 Yorum
Küçücük birşeydin seni evimize ilk getirdiğimizde. Bahçedeki yerini hazırladık, yerleştirdik seni özenle. İki karış ya vardın ya yoktun. Mutfak penceresinden görebilmek için seni parmaklarımın üzerinde yükseliyordum.
Şimdi bakıyorum da, ben hep saydım yerimde, sen ne durdun ne yoruldun. Sanki hatırlatmak için birşeyleri bana en güzel meyvelerini sundun.
Günaydınım, nar çiçeğim. sevdiğim.
Söz, ben de yeniden çiçekleneceğim.
- Ekim 16, 2005
- 2 Yorum
- Ekim 16, 2005
- 2 Yorum
Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
ZİYA OSMAN SABA
- Ekim 15, 2005
- 2 Yorum
Karanlık
Karga
Telefon
Pestil
Kırgın
Koşmak
Bayrak
Sandal
Bulut
Cehennem
Aşık
Sınır
Taş
Önce Sima'da sonra da Nymphia'da gördüm. anubiss ten almışlar onlar da. İçinde bu kelimeler geçen bir hikaye yazmak...
Tabi benimki şiire benzedi her zamanki gibi ..
Pestil
Perde ne kadar süredir kapalıydı hatırlamıyorum bile.Hatırladığım kopkoyu bir karanlık. Doğrulmaya çalışıyorum oturduğum yerden.
Bir telefon çalıyor kafamın içinde. Kırgın. Açmıyorum.
Sınırlarım vardı benim, bir cennet yaratacaktım içerde. Bilmiyorum ne zaman,nasıl dönüştü cehenneme. Na sağa ne sola kıpırdayamıyorum, bu garip bayrak direğinin tepesinde.
Kargalar gülüyor halime. Bulut bulut çökmüş üzerime umutsuzluk.
Oysa nasıl da isterdim koşmak , bir sandala binip açılmak denize,aşık olmak, birşeyler umut etmek doğan günden.
Şairin dediği gibi, onu düşündükçe bir çakıltaşı büyüse içimde yeniden.
- Ekim 15, 2005
- 2 Yorum
- Ekim 15, 2005
- 0 Yorum
İstiyorsak eğer biryerlere gelmek.
Artık uyanıp, yürümek gerek.
- Ekim 15, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 15, 2005
- 4 Yorum
çayım,
içine gömüldüğüm koltuğum,
sesiz bir ortam...
Gece, hazırım keyfini çıkartmaya...
- Ekim 14, 2005
- 10 Yorum
- Ekim 14, 2005
- 2 Yorum
Sen onlardan olma...
- Ekim 14, 2005
- 9 Yorum
- Ekim 14, 2005
- 4 Yorum
Çok karardığımı fark ettim. Spora gidiyorum. Negatiflerimi atıp geleyim..
Derin bir nefes alıyorum. Herşeye yeniden.
Canım oyun oynamak istiyor, haydi ismini bırakanlar arasından şanslı birisine fal bakayım ben bu akşam... (Allahım ne diyorum ben)
Kırıkları öyle ya da böyle tamir etmek gerek... Yaşamak güzel.
- Ekim 13, 2005
- 9 Yorum
- Ekim 13, 2005
- 8 Yorum
- Ekim 13, 2005
- 2 Yorum
- Ekim 13, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 13, 2005
- 3 Yorum
Fall in love, dear maiden
While your lips are still red
And before your passion cools
For there will be no tomorrow
Life is so short
Fall in love dear maiden
While your hair is still black
And before the fire in your heart dies down
For today will never comes again
(Akira Kurosawa'nın Ikiru filminden bir şarkının sözleri.Teşekkür ederim Birsen)
- Ekim 13, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 12, 2005
- 6 Yorum
Kader bize sen gibi bir dalı aşlamakta
Güze bahar getirdin mevsimleri şaşırdık
Bilemedik ömrümüz belki de kışlamakta.
Yitmeyen geleceğe gönül niçin yas tutsun
Bilelim ki bizimle bizim kadar mesutsun
Dilimizin dileği içimizde umutsun
Bizde tükenen yıllar seninle başlamakta
Hasan Lami Ergül
- Ekim 12, 2005
- 1 Yorum
Bir bitmez çilededir
- Ekim 12, 2005
- 3 Yorum
Seni çok seviyorum.
Kızım Şiirdi
Oturuyorum evde,
Yalnızım,
Birazdan gelir kızım...
Şiir yazmak istedim
Kalem elimde;
En çarpıcı sözler dilimde,
"Güzel olsun" dedim;
"Duygusal olsun,
Sevgi olsun içinde,
Mutluluk olsun".
Şiir yazmak istedim
Kalem elimde;
En çarpıcı sözler dilimde.
Kızım kapıdan girdi...
Kızım şiirdi...
Halide Karamahmutoğlu
- Ekim 12, 2005
- 0 Yorum
İyi ki doğdum
Bak işte otuzbeş oldum
Evim barkım arabam
Çocuklar iki oğlan
Daha ne istiyorum
İyi ki doğdum
Gördün mü otuzbeş oldum
Dün birdi bugün iki
Hayat dediğin ne ki
Geçinip gidiyorum
Dururum evimin köşesinde
Heyecan bunun neresinde
Deseler geçecek bu günler de
Çocuklar burda
Kariyer nerdeee?
Oooooooooooooooooooof
Oooooooooooof
- Ekim 12, 2005
- 25 Yorum
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş
göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün
o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün
Atilla İlhan
- Ekim 11, 2005
- 0 Yorum
İstanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
sisler utanacak,
eğilecek
ağzının ucundan öpeceğim
saçına kalbimi takacağım
avcunda bir şiir büyüyecek
nerede olduğumu bileceğim
bu çıplak geceler yok mu
bu plak böyle ağlamıyor mu
camları kırmak
işten değil
delirecek miyim neyim
kirpiklerimden mısra dökülüyor
kenya'da simsiyah yalnızım
yoksul bir şilepte gemiciyim
malezya'da yük bekliyorum
önümden çekilirsen ,
İstanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
gözlerini söndürme
muhtacım
ben senin aydınlığına muhtacım
yepyeni bir ilkbahar harcayıp
bir yaz boğup,
bir sonbahar harcayıp
rüzgar gülünü arayacağım
oran'da pernanbouc'ta timbuktu'da
vinçler yine akşamları indirecekler
yine karanlığa bulaşacağım
gözlerin rüzgarda savrulacak
ikimiz iki sap buğday olsak
sen benim olsan,
ben senin olsam
bir gece vakti aklına gelsem
uykunu tutsam
bırakmasam
seni kucaklasam,
kucaklasam
birbirimizin kalbini dinlesek
dünyanın kalbini dinlesek
büyük ateşler yaksalar
iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek...
Atilla İlhan
Güle güle.....
- Ekim 11, 2005
- 2 Yorum
Sen kimsin?
- Ekim 11, 2005
- 2 Yorum
Duvarlar üzerime gelmekte
Keşke sen de olmasan
Ayışığı içeri dolmasa
Pencere
- Ekim 11, 2005
- 3 Yorum
Dilimin ucuna gelir
Isırırım dudaklarımı
Geceyi sarıp üzerime
Saklandığım yerde
Ağlarım
- Ekim 11, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 10, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 10, 2005
- 4 Yorum
Şimdi roller değişti.
- Ekim 10, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 10, 2005
- 7 Yorum
- Ekim 10, 2005
- 4 Yorum
DAİSYYY papucu yarım çık dışarıya oynayalımmmm..
İşte arkadaşlar İstanbul'da eczacılık yapıyorum diye bizi kandıran bi arkadaşımızın gerçek kimliği. Araştırmacı blogcu olarak hiç kaçırmadım görüntüledim. Yakalanmamak için Orange Daisy kılığında geziyordun ama olmadı canım :)
Ben sana dedimdi Daisy, o çamaşır makinasının resmi olmaz gerçeğini alıp da ver, yanında ütücü de olsun yoksa olacaklardan sorumlu değilim diye..
Bak bana da neler yazdırdın, bu yazı burada geçici olarak duracak, akşam olunca kendini yok edecektir ...
- Ekim 10, 2005
- 4 Yorum
Birileri çok zor uyanacak
Birileri pazartesi sendromu yaşayacak
Birileri ruh gibi olduğu için ancak akşama doğru hangi gün olduğunu hatırlayacak
Birileri heyecanla kalkacak
Birileri iki gündür göremediklerini özlediği için acele edecek
Birileri doğumgünü kutlayacak
Birileri işleri yetiştirmeye çalışacak
Birileri çocukları okula gönderip haftasonu dağılan evi toparlamadan önce kafasını dinleyecek
Birileri ummadıkları birgüzellikle karşılaşacak
Falcı mıyım ne ?
GÜNAYDIN HERKESE...
- Ekim 10, 2005
- 15 Yorum
Ufuk beni ebeleyeli epey oluyor herhalde, bir türlü yazamadım. Şimdi yazmaya çalışayım.
**Kaç kitabın var?
Bilemiyorum buna şu kadar kitabım var diye cevap verebilen birisi olabilir mi? Saymadım.
**En son aldığın kitaplar nedir?
En son Ferrarisini Satan Bilge (Robin S. Sharma ) ile Şeker Portakalı (Jose Mauro de Vasconcelos) nı aldım.
**En son okumakta olduğun kitap?
Şu anda Çocuğunuza Sınır Koyma (Robert J Mackenzie) okuyorum.
**En çok etkilendiğin dört kitap?
Her zaman söylediğim gibi Bir (Richard Bach), her okuduğumda içinde başka bir güzellik bulduğum kitaplardan.
Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak (Dale Carnegie), ilkgençliğimin bana pozitif enerji veren kitaplarından. Şu anda bu tarz çok kitap var ama benim için onun yeri farklıdır.
Simyacı (Paulo Coelho) , sanırım bir söz söylememe gerek yok.
Veronica Ölmek İstiyor (Paulo Coelho), isminin aksine insana yaşama sevinci veren bir kitap.
Bir Çift Yürek (Marlo Morgan), evrenin benim için , benimle olduğunu ve gereksiz kaygı ve telaşların yerine ona güvenmeyi öğrendiğim kitap.
Savaşçı (Doğan Cüceloğlu)
Bu son ikisi ikilemler içinde kaldığım işten ayrılma döneminde bana yardımcı oldular doğru kararı vermem için.
Bülbülü Öldürmek (Harper Lee), iki küçük çocuğun gözünden hayat, ırkçılık,dostluk, aile üzerine harika bir kitap.
Şeker Portakalı ( Jose Mauro de Vasconcelos), insanın içini sıcacık yapan, her okuduğumda kesin ağladığım acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git (Susanna Tamaro)
Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar(Susanna Tamaro), hayattan sıcacık , düşündüren mektuplar.
Gülen Düşünceler (Şakir Eczacıbaşı) Bernard Shaw'ın eserlerinden derlenen sözlerle hazırlanmış harika bir kitap. Hep elimin altında durur.
Küçük Prens (Saint-Exupéry) içinde çok şey barındıran küçücük bir kitap.
Bunların yanısıra
Ejderha Mızrağı serisi (Margret Weis-Tracy Hickman)
Yüzüklerin Efendisi (J.J.Toiken) bu seriler beni farklı dünyalara sürüklüyorlar.
Da Vinci Şifresi (Dan Brown)
Melekler ve Şeytanlar (Dan Brown) yine keyifle okuduğum kitaplar.
Vakıf (Isaac Asimov) kendimde olmadığı için vahlandığım bir seri.
Bir de
Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler,
Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler ,
Çocuğunuz Büyürken Sizi Neler Bekler (Arlene EISENBERG, Heidi E. MURKOFF, Sandee E. HATHAWAY) hamilelik ve doğum sonrası bana en yardımcı olan seri.
Şiir kitaplarımı saymıyorum, sıkıldığım zamanlarda elime alıp yüksek sesle şiir okumayı çok severim. Başucu kitabımsa annemin Pervaneler isimli şiir kitabı, her geçen gün bana daha yakın geliyor sanki.
Biraz uzattım galiba. Ama konu kitap olunca kendimden geçiyorum :)
Daisy, Sima, Nymphia ben de sizleri ebeleyeyim , haydi sıra sizde.
- Ekim 09, 2005
- 6 Yorum
Sorun şu ki barışamıyorsun o zaman.
- Ekim 09, 2005
- 5 Yorum
"Sanki birsürü şeye yetişmişler de vapur kaçmasın diye koşturuyorlar geri kalmış memleketin ertelenmiş insanları."
"Yaşıyorum amma, herşey dilimin ucunda."
"Aşk insanın kendisini başkasıyla aldatması"
"En fecisi alışıyoruz... Şaşırmıyoruz, yadırgamıyoruz, kabulleniyoruz inek gibi. Aslında bu düzen değil, düzülenler değişmeli."
"Offf! Çok sıkıldım yahu ikinci kanalı yok mu bu hayatın?"
"Yaşamıyoruz yalnızca resimlerine bakıyoruz dünyanın."
"Tarih insanın yazıyı bulmasıyla başlamış.Alın yazısını bulmasıyla da tekerrürden ibaret."
"Anayasada yeri yok ama yaşamayı seviyorum."
"Susss.. Konuşma. Delil bırakma dünyaya."
"Hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti. Senaryoyu, yönetmeni, filmi hiç beğenmedi, filmin daha yarısında yaşamadan çekip gitti."
"Bir sabah bir uyandım dünya yok"
Metin Üstündağ
- Ekim 09, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 08, 2005
- 16 Yorum
John Donne
- Ekim 08, 2005
- 2 Yorum
-Sevmek güneşin parlaması değil mi?
-Sevmek, insanın kendisini, henüz güneş doğmadan gökyüzünde dolaşan bulutlar gibi hissetmesidir.
diye sorumu cevaplandırdı.
Biliyorsun bulutlara dokunulmaz. Fakat yağmur taneciklerini ellerinde, yüzünde, vücudunda hissedebilirsin. Sıcak bir günden sonra yağmur yağdığı zaman çiçeklerin ve susamış toprağın ne derece mutlu olduklarını anlamak zor değil. Sevgi de işte hemen hemen böyle birşey. Ona dokunamazsın ama ılıklığını herşeyde bulabilirsin. Sevgisiz bir insan ne kendisini mutlu hisseder ne de oyun oynamayı arzular.
En sonunda bu güzel gerçeği anlamıştım. Demek ki benim ruhumla diğerleri arasında uzanan görünmeyen sihirli çizgiler bulunuyordu."
Helen Keller- Karanlığın İçinden
- Ekim 08, 2005
- 2 Yorum
- Ekim 08, 2005
- 4 Yorum
Nilüfer , gönüller yaşıyorlar evet, hatıralarda... Ama yanağımdan makas almasını özledim doğrusu.
Derin İz çok güzel anlatmışsın,bir de paylaşılacak daha ne kadar çok şey olduğunu düşündükçe insanın içi daha çok yanıyor.
Daisy gerçekten çok güzel bir yazı bu, paylaştığın için teşekkürler. Babanla birlikte olduğunuz her fırsatı değerlendir bence.
Gece, acılar hafiflemiyor gerçekten de, sadece koşuşturmaların arasında arka plana gidiyor bazı bazı, ama durduğun anda sarıyor yeniden seni.
Asmakilit, ben küçükken eliyle oyun oynardım babamın. Yılan olurdu eli. Yorulunca öldü derdi:) Ölmez yılan olsun diye oynardım ben de.. Babalar (Ve anneler tabi) hiç ölmese keşke.
Evet Burcu, en büyük mutluluğum babamla doya doya yaşamışlığımın olması, birbirimizden sarılmaları, sevgi sözcüklerini esirgemeden geçirdik zamanımızı.
Mutludur umarım Aslı, ben de izlediğini düşünmek istiyorum. Özellikle de torunlarını.
Sevgili Ezero, onu mutlulukla anıyorum aslında ve şükrediyorum onun gibi bir babam olduğu için. Senin de doğum günün kutlu olsun, nice nice yıllara.
Milkboy teşekkürler şiirler için, gidenler unutmuyordur bizleri değil mi?
Derin , ne güzel ifade etmişsin, hayır babamı kaybetmedim, sarılmayı özlüyorum sadece. Yoksa herşeyiyle bende.
Gün, kim bilir... Umarım öyle yapıyorlardır..
Teşekkür ederim Deniz, Teti Ba ismimi bile handan koymuş, gülümsemem için.
Nymphia , zor onlardan ayrı olmak, mekanları cennet olsun.
Ufuk, hep sevdiklerimizle birlikte oluruz umarım.
Benimle birlikte olduğunuz için hepinize tekrar teşekkür ederim. Kalabalık bir doğum günü partisi gibi oldu bu.
- Ekim 07, 2005
- 7 Yorum
Tasta mey yarım kalır
Çok sevdiğin bu fasıl
Tambur ney yarım kalır
Hayat zamana küskün
Bir gün şen birgün üzgün
Ömür de biter birgün
Ve herşey yarım kalır.
Fethi Karamahmudoğlu
- Ekim 07, 2005
- 1 Yorum
Baba
Muhallebinin kazandibini paylaşandır sevgiyle
Hırkasını giydiğindir,
Öpen koklayandır her bahaneyle
Baba
Tatillerde oyuncak yapandır
Sabır bittiğinde oynamana izin veren
Kırılan şişeleri bile tamir eden
Baba
Minicikken sesini teybe alandır
Karnına oturtup sabırla bir şeyler öğreten
Elini tutup okula ilk götüren
Baba
Şiirler yazandır
Şarkılar besteleyen
Her zaman içerden udunun sesi gelen
Baba
Işıl ışıl bir bakıştır
Yanında olmasa bile
Sımsıcak bir sarılıştır
İyi ki doğdun babacığım
İyi ki benim babamsın
“Baba” demeyi o kadar özledim ki
İnanamazsın…
- Ekim 07, 2005
- 17 Yorum
Başkaları sen yoksun sanıyor. Biz hâlâ sarkıları seninle dinliyoruz, kitapları seninle okuyoruz, çayımızı seninle yudumluyoruz.
Gözlerini görebiliyorum, bana sıcacık bakıyor. "Seni çok seviyorum" diyen sesini duyuyorum.
Hanımelleri açınca, bana verdiğin hanımellerini hatırlıyorum. Kokluyorum doyasıya. Şarkımı fısıldıyorum.
Oğlumu şımartıyorum senin için. Öyle güzel "dede" diyor ki duymadığına inanamam.
Başkaları sen yoksun sanıyor. Biz hâlâ hep seninle konuşuyoruz. Saçlarımı kısacık kestirdiğimde "Oğlum, oğlum" diye seviyorsun beni. Kürşad'a "Diikatli ol" diyorsun.
İşte böyle babacığım...
Annemle muhallebi pişireceğiz yarın. Kazan dibinin yarısını sana bırakacağım...
07.10.2000
- Ekim 07, 2005
- 4 Yorum
7 ekimde
Doğum gününde
Biz hep seni konuştuk aramızda
Seni anlattık birbirimize
Şimdi babamız olsaydı
Diye başladı bazı cümleler
Videoda seni seyrettik
Sesini dinledik teypte
Seninle konuştum içimden
Okuduğum kitapları anlattım
Yaşadığımız olayları
Yazdığım şiirleri okudum
Tıpkı eskiden olduğu gibi
Çayları ikimiz için içtim
Zeytinler senin için...
Kaleminle yazı yazdım
Gözlüğünü okşadım
Çantanı açıp kapadım belki yüz kere
Babanın çakısı
Ve yeşil tornavida hâlâ içinde
Resimlerine baktım
Dosyalarını karıştırdım
Gömleğine dokundum
Ceketini düzelttim
Şarkılarını dinledim
Udunu aldım elime
La si do re si do yu çaldım yine
Beni kızdırdığın olayları düşündüm
Sana kızmak için
Olmadı
Bir tane bile hatırlayamadım...
Sen giderken bıraktığın boşluk var ya
O kocaman boşluk
Ne attımsa içine dolmadı...
İki sene mi olacak sen gideli
7 Ekimde
Doğum gününde...
Halide Karamahmutoğlu
Ekim 2001
- Ekim 07, 2005
- 0 Yorum
Ben "Babacığım" demeyi özledim sadece..
- Ekim 07, 2005
- 4 Yorum
Büyüleyici birşey var sanki içinde, baktıkça bakıyor insan. Kokusu, sesi, sıcaklığı. Bambaşka bir yerlere sürüklüyor.
Bu arada yazıya isim bulmaya çalışırken aklıma ne güzel bir şarkı geldi.
Yalnız o kadar yerde yazıyor bu sözler de birisinde bile şairi yazmamış, bilen varsa bana söylesin lütfen, buraya yazayım.
Teşekkür ederim lejardin . Sezen AKSU 'ya aitmiş şarkı da söz de.
- Ekim 06, 2005
- 7 Yorum
Öyle birşey söyle ki, gittiğim karanlıklardan geri döneyim.
- Ekim 06, 2005
- 14 Yorum
Anatol France-Thais
- Ekim 06, 2005
- 2 Yorum
Alıntı
- Ekim 06, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 05, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 05, 2005
- 4 Yorum
Bu benim en büyük kâbusum..
- Ekim 05, 2005
- 4 Yorum
- Ekim 05, 2005
- 12 Yorum
Devamı sizden gelsin istedim...
Sonunda... Tek kelimelik yazımı da yazdım...
03 Ekim, 2005 13:19
ezero said...
Sonunda... Kendime de evet demeyi başardım...
03 Ekim, 2005 13:40
nilüfer said...
Sonunda mutfağı toparlayıp bilgisayarımın başına geçtim :-))
03 Ekim, 2005 20:39
Desen said...
Sonunda, hatırlayamadığım kısmı buldum....
03 Ekim, 2005 20:53
derin iz said...
Sonunda...Kalbim acımıyor artık;döküldü ağzımdan bütün kelimeler,yerli yersiz, ünlü ünsüz ne varsa...
03 Ekim, 2005 22:23
nymphi@ said...
Sonunda yazacak hiiç bişey bulamadım :P
04 Ekim, 2005 01:06
Gece said...
Sonunda, kalbim atmiyor artık...
04 Ekim, 2005 12:09
uskumru said...
sonunda son un da bitti kek yapamadık..
04 Ekim, 2005 23:05
- Ekim 05, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 05, 2005
- 2 Yorum
İlkokul ikinci sınıfta, inatla tuttuğum ilk oruç gelir. Yılın en uzun en sıcak günlerinde. Babamın elini tutup bakkala gitmemiz, içecek türü herşeyi bana alması gelir. Ve bir dakikanın nasıl da uzun olduğu, susuzluğun açlığı unutturduğu.
Kalabalık, keyifli sofralar gelir. Bereketli.
Sabaha kadar Kürşad'la oynadığımız bilgisayar oyunları gelir.
Sahur sonrasında okul zamanına kadar çizilen teknik resimler.
Dünya kupası maçları gelir. İftardan önce ve sahurdan önceye denk düşen iki maçın keyfi
Ve tabi sımsıcak pide gelir.
Huzur gelir
İradene hakim olmanın verdiği gurur gelir.
Şimdi burada, bu herkesten uzaktaki yalnız şehirde, hüzün gelir oturur yanıma,keşke şöyle koskocaman bir sofra kurulsa, yaşayan yaşamayan bütün sevdiklerimle oturup iftar yapsam..
- Ekim 04, 2005
- 5 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 0 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 9 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 7 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 04, 2005
- 3 Yorum
- Ekim 03, 2005
- 10 Yorum
Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin... Yoksa ben nasıl yenilenirim, hadi gülümse.....
Şiirin devamı sir lunkfu da varmış . Oradan okuyabilirsiniz.
- Ekim 03, 2005
- 5 Yorum
- Ekim 03, 2005
- 3 Yorum
Biplan
Richard BACH
- Ekim 03, 2005
- 3 Yorum
Ama umudum vardı...
- Ekim 03, 2005
- 2 Yorum
Ne tuhaf, o kadar az kendi başıma kalıyorum ki, yalnızlığımın farkına varıp tadını çıkartamadan zaman geçiyor. Kafamın içindeki gereksiz ayrıntıları uzaklaştırmaya çalışırken buluyorum kendimi.
Erkeklerimle dışarda yaptığımız keyifli bir kahvaltı sonrası şehrin orta yerinde ayrıldım onlardan. Bir deniz kıyısı buldum kendime. Deniz sesi, bulutlar, rüzgâr. İşte özlediğim gibi sereserpeyim.. Tekrarlıyorum içimden,işte sereserpeyim.. Kabul etmek istemiyor kafam. Karışıyorum.
Derin bir nefes alıyorum. Bırakmak istiyorum kendimi. Ama sımsıkı tutmaktan ne zamandır çözülmüyor parmaklarım.
İnsanlar, banklarda oturan aşıklar, falcılar, gemiler. Ortalarında garip bir yerdeyim. Dağıtıversem kendimi diyorum. Kilitlenmiş çekmecelerim. Bulamıyorum anahtarı ki açsam, çıkartsam ne varsa.
Sudan çıkmış balık misali. Hayır hayır, ne zamandır akvaryumda dururken okyanusa bırakılmış bir balık. Yüzeyim diyorum enginlere. Açılayım bu sığ sulardan. Korkuyorum...
- Ekim 02, 2005
- 3 Yorum
Daha mı ben olurum?
Yoksa tamamen silinir miyim dünyadan?
- Ekim 02, 2005
- 3 Yorum
Seviyor....Sevmiyor...
Seviyor...Sevmiyor...
Seviyor....Sevmiyor...
Hep sürekli sevmek zorunda değil nitekim...
- Ekim 02, 2005
- 1 Yorum
- Ekim 02, 2005
- 2 Yorum
İyi geceler zeze
İyi geceler temha
İyi geceler zupermen
İyi geceler ece
İyi geceler çiğdem
İyi geceler duygu
İyi geceler daisy
İyi geceler sima
İyi geceler bengisu
İyi geceler nymphia
İyi geceler asmakilit
İyi geceler vişne
İyi geceler ufuk
İyi geceler ivriz
İyi geceler düşlerveerdemler
İyi geceler tuluat
İyi geceler sir lunkfu
İyi geceler joezombi
İyi geceler white
İyi geceler milkboy
İyi geceler yazimasasi
İyi geceler necatialbayrak
İyi geceler sandman
İyi geceler denizkirici
İyi geceler şebnem
İyi geceler yenilgi
İyi geceler gün
İyi geceler aslı
İyi geceler deriniz
İyi geceler cim
İyi geceler ligeia
İyi geceler erol
İyi geceler selen
İyi geceler giz
İyi geceler papatya
İyi geceler desen
İyi geceler hasancengiz
İyi geceler nilüfer
İyi geceler burcu
Biraz erken oldu ama napalım, canım çok sıkılıyor bu gece, galiba ses duymak istedim bir iki..
- Ekim 01, 2005
- 39 Yorum
Bize söylenen yalanlara karşı başkaldırmamız gerekiyor.
Sevginin ayaklar altına alındığı bir çıkar dünyasında bizim daha çok başkaldırmamız gerekiyor
Duygularımızı korumak için, duygularımızı geliştirmek için, duygularımızı açıklamak için daha çok başkaldırmamız gerekiyor.
Hayatın gözüne içtenlikle bakmalıyız.
Hayatı sevdiğimizi söylemekten korkmamalıyız.
Kendimizi savunmak hayatı savunmaktır.
Elimizi sevdiğimiz elin üstüne koymaktan korkmamalıyız. Korkulacak olan giderek yapay bir insan olmaktır.
Elimizi hayatın elinin üstüne koyalım
"Seni seviyorum" diyelim
"Seni ben seviyorum, bu sevgi benim özgürlüğümdür, bunu duyduğum sürece seveceğim"
Erdal Atabek
Haydi "Seni seviyorum" diyelim bu sabah...
SENİ SEVİYORUM
- Ekim 01, 2005
- 19 Yorum
- Ekim 01, 2005
- 6 Yorum