Film Meydan Okuması

Sevgili Büşra'da görüp ben  de yapıcam ben de yapıcam demiştim amaaa bitirene kadar canım çıktı :) Tabi kimi sorulara verdiğim cevapların güncelliği gitti ama onları düzeltemeyeceğime karar verdim. Son izlediğim filmler falan yazının başında son izlediğim filmler :D

1- İzlediğim en son film: 


En son dün gece Hayatımın Yolculuğu'nu izledim. Robert Redford ve Nick Nolte'nin oynadığı anı kitabından uyarlanmış bu filmi pek hevesle bekledim ama aradığım hissiyatın yakınına bile yaklaşmamış "Vay be sevdiğim aktörler ne kadar yaşlanmış" dışında pek birşey düşünmediğim film oldu. Yine de keyifle izleniyor tabi.

------------------------------------------------------------------------------------------------
2- Sevdiğim bir fantastik film: Geleceğe Dönüş


Fantastik film meraklısı olarak seçmekte oldukça zorlandım ama zamanda yolculuk filmlerinin en mantıklısı, en komiği ve nostaljiği olan bu filmi seçmesem olmazdı :D
----------------------------------------------------------------------------------------------
3- Sevdiğim bir aksiyon/macera filmi:Çöplük


Geçen senelerde İstanbul Film Festivali'nde izlediğim bu film, baştan sona soluğumu tutarak izlediğim müthiş bir aksiyon filmiydi. Arka planda anlatılanlar da cabası.

------------------------------------------------------------------------------------------------

4- Sevdiğim bir korku/gerilim filmi: Kızıl Tepe


Ben pek korku filmi izlemem. Aslen bildiğim yegâne film Altıncı His. Bunu geçenlerde izledim, ehehehe, hiç korkutucu olmaması sebebiyle gayet güzeldi :D 

------------------------------------------------------------------------------------------------

5- Sevdiğim bir dram filmi: Esaretin Bedeli


Kürşad'ın kasete kaydedip, "Abla çok güzel bir film, gel izleyelim " diye uzun bir süre bana anlatmaya çalıştığı , hiçbirinde izleyesi gelmeyen ablasının bir gün tv de rastlayıp bayıldığını görünce bana kızdığı film :D 

Tabi filmi trt de izleyen masum ablanın yıllar sonra çocuklarına "Aaa, bu çok güzel filmdi" diyip izleterek çocukların ingilizce ve türkçe küfür dağarcıklarına büyük katkıda bulunduğu da doğrudur.

İzlemediyseniz, benim gibi mırın kırın etmeyin, harika bir film.

------------------------------------------------------------------------------------------------

6- Sevdiğim bir komedi filmi: Üç Aptal



Tamam tamam bu film komedi filmi tanımına tam girmiyor ama ben komedi filmi olan komedi filmlerinde hemen hiç gülemem.

Her anne babanın, gencin, öğretmenin tekrar tekrar izlemesi gereken bir film, hâlâ izlemeyen varsa görünmesin gözüme anacım :D

------------------------------------------------------------------------------------------------


7- Beni mutlu eden bir film: Sen Uyurken



Güzel ve kaliteli yılbaşı filmleri beni mutlu ediyor. Tabi elli yılbaşı filminden ikisi ancak bu kategoride :) Sen Uyurken de onlardan biri, ne zaman izlesem yüreğim sıcacık olur .

------------------------------------------------------------------------------------------------

8- Beni üzen bir film: Ölü Ozanlar Derneği



Bu sahnesini izleyip de ağlamadığım tek bir sefer bile olmadı. Kaç defa izlediğimi de bilmiyorum.

------------------------------------------------------------------------------------------------

9- Sahne sahne ezbere bildiğim bir film:Yüzüklerin Efendisi 


Her yıl bir kere üç gün üst üste izliyoruz bu filmi. Dolayısıyla toplam dokuz saatlik bu harika filmin repliklerinin tamamını ezberlememe az kaldı :) (Ezberim iyi olsaydı çoktan ezberlemiştim aslında da, neyse :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

10- Sevdiğim bir yönetmen: Peter Weir


Truman Show, Ölü Ozanlar Derneği, Dünyanın Uzak Ucu, Korkusuz, Yeşil Kart. Bloğu yazarken ne çok filmini seviyormuşum da ismini bilmiyormuşum dediğim yönetmen.

------------------------------------------------------------------------------------------------



11- Çocukluğumdan kalma sevdiğim bir film: Büyükanne



Benim çocukluğumdan kalan filmler Ayşecik, Ömercik, Sezercik serileri ama hatırladığım Kürşad'la defalarca izlediğimiz bu film. Jodie Foster'ın çocukluk halleri :)
------------------------------------------------------------------------------------------------

12- Sevdiğim bir animasyon filmi: Buz Devri


Türkçe dublaj olarak izlediğim ender filmlerden. Sonuncusunu izlemedim daha, çocuklar çok güzeldi diyorlar, bakalım nasılmış :D

------------------------------------------------------------------------------------------------



13- Sevdiğim bir aşk hikayesi: Dirty Dancing




Seyrettiğim en güzel aşk hikâyesi değildir belki yine de  sinemaya tek başıma gittiğim ilk filmdir. Patrick Swayze çok yakısıklıdır. Şimdi seyrederken çok da etkilenmem ama hatıralarımda yeri başkadır :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

14- Herhangi bir filmden sevdiğim bir replik:V For Vendetta 



------------------------------------------------------------------------------------------------

15- Kitap uyarlaması olan sevdiğim bir film: Harry Potter


Özellikle ilk bölümleri tam masalsı ve harika. İçine Gary Oldman'ın girdiği Azkaban Tutsağı ise en sevdiğim bölüm :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

16- Sinemada izlediğim son film: Mısır Tanrıları


Beklediğimden fazlası çıktı, bol bol güldüm bu filmde :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

17- Geçen yıl izlediğim en iyi film: Mad Max


Eski Mad Max'leri sevdiğimden hoşlanmam sanmıştım. Görüntüsü, kurgusu ve hikâtesi ile gerçekten harika bir filmdi.


------------------------------------------------------------------------------------------------

18- Beni en çok hayal kırıklığına uğratan film: Bayan Peregrine'ninTuhaf Çocukları


Belki de kitabın hemen ardından izlememeliydim :) Hımm, yok yok ne kadar geçse de aynı şey olurdu ihtimal. Kitabın konusunu ve karakterlerini bu kadar hiçe sayan bir film görmemiştim.

------------------------------------------------------------------------------------------------

19- Sevdiğim bir erkek oyuncu: Johnny Depp


Her hali başka güzel :) 21. Sokak'tan beri hayranım kendisine:)

------------------------------------------------------------------------------------------------

20- En hakettiğinden fazla değer biçilmiş film: Birdman


İçimi daraltan sıkıntılı bir filmdi..

------------------------------------------------------------------------------------------------

22- En önemsenmemiş film: Benim Aşk Pastam


Seyrettiğim en güzel aşk filmlerinden, içindeki bütün hikâyeler çok güzel. Norah Jones diğer oyuncuların yanında sönük kalmış olsa da o da idare ediyor. İzlemediyseniz abuk türkçe ismine bakmayın, güzel bu güzel :)
------------------------------------------------------------------------------------------------

23- Herhangi bir filmden sevdiğim bir karakter:Kaptan Jack Sparrow


İyi mi kötü mü bilemezsin, aptal mı çok mu zeki kararsız kalırsın ama muhakkak ki gülersin :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

24- Sevdiğim kötü bir karakter: Loki


Kötü karakterleri sevmem normalde ama bu, bu , nasıl bişeydir bu :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

25- Sevdiğim bir kahraman: Alice


Hahaha ismini bile bilmiyormuşum ama ben bu hatuna bayılıyorum :D

------------------------------------------------------------------------------------------------

26- Kirli zevklerimden saydığım bir film: Hızlı ve Ölü


Nedense severim ben bu filmi. Tekrar tekrar izlemişliğim vardır :) Konuda bir şey yok ama oyuncular ve görüntüler harika.

------------------------------------------------------------------------------------------------

27- Sevdiğim bir klasik: Şahane Hayat


İnsan her yılbaşı gecesi karşısına geçip izlemeli :)

------------------------------------------------------------------------------------------------

28- Sevdiğim bir arkadaşlık portresi: Kızarmış Yeşil DOmatesler


Geçen gün yine aynı keyifle izledim :) Towandaaaa!

------------------------------------------------------------------------------------------------

29- Sevdiğim bir yeniden çevrim: Charlie'nin Çikolata Fabrikası


Yeniden çevrimlere çok zor adapte oluyorum. Fantastik Dörtlü meselâ ha bire ne diye yeniden çevriliyor. Conan dediğin Arnold'dır falan gibi önyargılarım var. Bu filmin ilkini izlemediğimden rahatım, her rastladığımda keyifle izliyorum :D Hele o aile yok muuu :)
------------------------------------------------------------------------------------------------

30- Hiç sevmediğim bir film: Kral İçin Hologram


Tom Hanks'e çok kızgınım bu filmden dolayı. O varsa güzel filmdir diye izledim. Konu abuk, kurgu abuk, başı abuk sonu daha da abuk. Hiç sevmedim hiç.

Sanırım liste bu kadarmış.  Bir kere daha dönüp yapsam kim bilir bu sefer hangi filmler gelir aklıma :) Benim için çok keyifli bir etkinlik oldu, heheh zaten de kendi keyfim için yapmıştım :)

Bizimkilerin Nüfussal Halleri

Durum:

Nisan sonunda pasaportlarının süresi dolacak olan ailemiz bir anda pasaporta başvurabilmek için nüfus cüzdanlarının da değişmesi gerektiğini fark eder.

Normalde başvuru için Metehan'ın on sekizini doldurmasını beklerlerken acele etmelerinin elzem olduğu ortaya çıkar.

Tabii ki nüfustan randevu almak pek zordur. Çocuklar, napalım, artık bir gün okula gitmeyeceklerdir.

Sonradan Jeton Düşme Durumu :

Handan: E Metehan Kanada'ya gitmeden çıkartmıştı zaten  nüfus cüzdanı, ona gerek yok ki.

Can: Olsun ona da çıkartalım.

Handan: Hayatım çocuğun cüzdanının süresi dolmamış, geçersiz de demiyorlar, şu koşturmacada gerek yok ona. Hem bak Bilgehan'ınkini de biz yaptırabiliyormuşuz. On beşi dolmadı daha.

Can: Olsun o da gelsin çıkarttıralım.

Handan: Ya biz çıkarttırabiliyormuşuz, neden gelsin?  Gidip çıkarttırırız işte.

Hazırlık Durumu:

Can: Fotoğraf çektirmelisin, çocuklar da çektirsinler. Hadi.

Handan: Randevuya on beş gün var, şimdi niye acele edelim, ben daha saçlarımı boyatacağım. Zaten yaşlı ve çirkin çıkıyorum bari az yaşlı ve çirkin çıkayım.
...

Can  (Fotoğrafçıdan telefon eder) :Ben çektirdim. Sizinkinin parasını da ödeyeyim mi? Gelin çektirin.

Handan: Allah Allah, öderiz biz çektirirken parasını, nerden çıkartıyorsun peşin vermeyi. Gerek yok
...

Can: Bak daha fotoğraf da çektirmedin. Çocuklar çektirdi bir sen kaldın.

Handan: Bir hafta var, çektireceğim bir gün.
..


Can: Saçlarını da boyattın, hâlâ fotoğraf çektireceksin, üç gün kaldı.

Handan: Cidden bayılacağım fotoğrafına da cüzdanına da. Çektirdim ya fotoğraf, söyledim sana da üstelik.

Can :Niye göstermiyorsun o zaman?

Handan: Hapishane kaçkını gibi olduğumdan tabii ki.

Bir Gece Önce Geceyarısı

Can :Yarın Bigehan gelsin bizimle,sorun olmasın sonra.

Handan uykusunun arasında: Gerek yook.

Can: Metehan'ın kimliğini de götürelim belki değiştiririz.

Handan hâlâ uyumaya çalışırken: O on beş yaşından küçük değil ki vermezler. Zaten ihtiyacı da yok. Zaten yarın okul gezisine gidecek kimliği ona lâzım.

Sonunda Son Durum:

Handan ve Can nüfus müdürlüğündeler, mucizevi bir şekilde bir randevusuna tam birde girmişlerdir.

Görevli hanım üç numaramız olduğunu görünce hepimizi alır.

Can'ın işlemi yapılır. Handan'ınki yapılır. Bilgehan'ınkinde Handan onun kimlik kartının el izini sonra çıkartmak gerekir mi diye sorar.

Görevli Hanım: Yeni kimlik çıkartırken el izi verir.

Handan: Tamam.

Can: Bak on sekizi dolduğunda gelip kendi yaptırır artık.

Handan: Hayatım on sekiz değil on beş yaş. Kaldı ki yenilemesi gerekmiyor.

Can: Martta dolacak ya pasaporta parmak izi sorunca

Handan: Ay Can o öteki oğlumuz,  onun kimliği var, pasaport başka , el izi de sormuyor. Dört kişilik düşünme sen artık, devrelerin yandı. Parayı öde yeter.

Görevli Hanım ve yan bankondaki kahkaha atmamak için zor durmaktadırlar: Siz beni güldürdünüz ya Allah da sizi güldürsün.

Handan: Allah hepimizi güldürsün.

Handan: İyi ki sadece iki çocuğumuz var mazallah daha çok olsaydı ne yapacaktın bilmem canım.

Görevli Hanımlar artık kahkahayı atmaya başlamış durumda Can'a bakarak: E parayı da görseydik artık, kıpırdamıyorsunuz bakıyorum.

Hahahahaha.

Son

:D :D :D

Bu konuşmalar birebir aynı olmayabilir, ama temel olarak bu şekilde gelişmişlerdir.

Kocam diye demiyorum bankayla veya devlet dairesiyle işimiz olunca bir anda bambaşka bir adam oluyor,dayanılır gibi değil :D

Neyse bir ay sonraki pasaport randevusuna kadar rahatız. Kimlikler gelir umarım hemen yoksa yandım ben yandım :D




Sabah Çayına Buyrun :)

Gittiğim yerlerde tabak fotoğrafı çekmeyi yıllar yıllar önce bıraktım. Ama dün güneşin vurmasıyla karşımda beliren sahne o kadar güzeldi ki bunu görmezden gelemezdim doğrusu :)


Hepinize günaydın. Cıvıl cıvıl ve rangârenk bir hafta sonuna açılsın sabahınız :)

Not: Merak edenlere bu şirin çay servisi Big Chefs 'te 5,75 lira. Arada kendimizi şımartmak için çok güzel bence :)

Bu Kitabı Uyarlasak da mı Çeksek, Uydursak da mı Çeksek :)

Sevgili Belle beni mimlemişti. Konu film falan olunca üstüne atlıyorum hemen :)



1)Uyarlama dizi/film seyretmeyi sever misiniz? Ne sıklıkta uyarlama dizi film seyredersiniz?

Hahaha, gidip bir bakmam lâzım uyarlama dizi izlemiş miyim diye. Dur bekle accık hemen dönücem. (Guguuul bi yardım et anacım) Ay necefli maşrapayı nereye koydunuz şuraya iliştiriverseydim.

Şimdi bu uyarlama konusunun kitap uyarlaması olduğunu farz ediyorum. Doctor Who izliyormuşum.

2)Şu zamana kadar en sevdiğiniz veya başarılı bulduğunuz uyarlama film hangisiydi? Cevabı neye göre verdiniz?
Yüzüklerin Efendisi'ni çok sevdim. Kitabın birebir aynı olmasa da karakterler ve mekânlar hayalime çok yakındı. ( Yalnız Ajan Smith'ten başka Elrond bulamadın mı Peter Jackson, hadi amaaa)

Bülbül'ü Öldürmek yine en sevdiklerimden, karakterler de olaylar da tam hayal ettiğim gibi.

Harry Potter çok seviyorum ama onun kitaplarının ilki dışında okumadım, karşılaştırma yapamayacağım.

Sanırım burada durmalıyım artık :)

3)Şu zamana kadar en sevmediğiniz veya başarısız bulduğunuz, uyarlamayı yapanlara "neden yaptınız bunu neden?" diye sorduracak uyarlama film hangisiydi? Neden böyle düşünüyorsunuz?

En son izlediğim Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları sanırım şu anda ilk sırada. Üç kocaman kitap bir filme sığdırılırken tabii ki bütün olaylar gider gitmesine de karakterlerin özellikleri niye değişmişti, niye ha, niye niye? Ve bir yazar neden izin verir bu şekilde çekilmesine? Bak yine sinirlendim!

4)Şu zamana kadar en sevdiğiniz veya başarılı bulduğunuz dizi uyarlaması hangisiydi? Neden?

Ay yine dizi uyarlamasına geldik. Bu konuda yorum yapamayacağım sanırım. Kitabı okumadan hariçten gazel okumasam diyorum :)

Aaa dur dur Sherlock dizisi vardı. Gerçi çok izlemedim ama yine de bişey diyeceğim. Ben bu Sherlock 'un film ve dizilerini kitaplarından daha çok seviyorum. Kitapta hiç ipucu vermiyor, en sonunda açıklama yaparken gıcık kapıyorum, söyleseydiniz ben de bulurdum diye. Filmlerde ise en sonunda açıklama yaparken uleeeyn bunu nasıl görmedim ki moduna giriyorum.

Bak, düşündükçe hatırlıyorum demek isterdim ama alakası bile yok internetten baktıkça buluyorum :) Küçük Ev de çok güzel diziydi. Olsa da yine izlesem :)

Bir de Çalıkuşu ile Ateşten Gömlek izlemiştim yıllar yıllar önce, onlar da güzeldi.

5)Şu zamana kadar en sevmediğiniz veya başarısız bulduğunuz uyarlama diziyi nedenleri ile birlikte söyler misiniz?

Iıh, söylemem. Söylemiycem söylemiycem üstüme gelmeyin :D Kesinlikle bulamadığım için değil anacım :)

6)Diziye veya filme uyarlansa çok güzel olurdu, kesin izlerdim, uyarlanmasını isterdim dediğiniz bir kitap var mı?

Ejderha Mızrağı ve Gölgelerin Efendisi'ni bekliyorum bir umut. Şöyle kitaba uygun çevrilseler ne güzel olurdu ne güzel :)

Hediye

Değmesin Yağlı Boya bloğunun sahibesi Sevgi bir hediye etkinliği düzenlemişti, biz de Soslu Badem'le eşleşmiştik.

Ben hâlâ becerip de hediyelerimi postaya veremeden ( Kargoya paket vermekteki üstün başarılarımı sizi biliyordunuz zaten Dilek de öğrenmiş oldu, inanamıyorum kendime) dün paketim geldi. Keyifle açarken tabi ki fotoğrafladım bir güzel :)

Teşekkürler Dilek bu cici paket için, teşekkürler Sevgi bu etkinlik için, mutfağa gömülmüş homur homur günümdeyken çok iyi geldi bana :)


Hepinize günaydın :)

Güzel sürprizlerle dolu bir güne açılsın sabahınız :)

Temizlik Yapmak Zaten Sonsuz Bir Döngü Ama Mutfak Temizliği Fırdöndü

Bugün mutfağa gireceğim demiştim ya. Öğleden beri sadece fırın ve yanındaki ufak tezgâh kısmıyla ilgilendim.

Fırını uzun uzun cifledim, ocağın gözlerini ince ince sildim, üstündeki metal aksamı bıçakla kazıdım falan ( O kadar yıkarken yağların üzerinde inatla birikmesi ve kazımadıkça çıkmaması da ilginç) . Tam düğmelerini cifledim ki baktım Metos'un gelme zamanı olmuş. Yemeği ısıtayım dedim.

O arada buzluktaki köfteler geldi aklıma hemen sulu köfte de pişireyim diyerek su koydum. Tabii ki köfteleri attıktan sonra su her yere sıçradı, üzerine bir de kaynarken çılgın fokurdamış. Beş dakika temiz dursaydı bari ya, beş dakika !

Buzdolabına dokunasım bile yok.

Pöfff...


Spotify

Benim gibi yeniliklere geç adapte olan birisini bile cezbetti bu program.

Cep telefonlarında bir sürü uygulama var ama ben bir fotoğraf (Pxlr) bir karikatür ( moment cam),  hesap makinası,  kitap ve sözlük dışında bir şey kullanmıyorum.

Müzik dinlemeyi çok sevdiğimi herkes biliyor sanırım. Kulağa takılan devasa radyoyla başlamıştım dışarıda müzik dinlemeye :) Walkman, discman, mp3 çalar derken telefona kadar geldik :)

Telif haklarına saygım olduğundan cd olarak almaya çalışıyorum sevdiğim albümleri (Özellkle Türkse) sonra onları mp3 e çeviriyorum. Ama her albümü bulamıyorum tabi.

Geçenlerde Rumjacks, Omnia gibi grupları keşfetmiştim yutuptan, arıyorum arıyorum albüm yok. İnternetten indireyim bari dedim, o da yok.

Metehan'ın arkadaşlarıyla kahvaltı ederken Tarık ben spotify kullanıyorum dedi. Duymuştum onu ama düşünmemiştim indirmeyi. Bak bakalım şu grupların albümü var mı dedim. Aaa, hepsi var!

Uygulamanın bedava ve aylık üye olunan iki tipinden bedava olanda sadece internet bağlantısıyla dinleyebiliyorsunuz, bir de şarkılar kendi kafasına göre karışık çalıyor. Aylık on beş lira gibi bir rakama istediğiniz albümü indirip offline da dinleniyor, listeler oluşturabiliyorsunuz, hangi şarkıyı isterseniz onu ekleyebiliyorsunuz. Bir de aile paketi var,aynı adresten beş kişi daha sizinle birlikte üye olmuş oluyor,  o da aylık yirmi bir lira. Aile kısmında aynı adreste oturduğumuzu nerden anlıyor bilmiyorum ama biz ondan üye olduk.

Bu sanırım benim para verdiğim ilk uygulama :D

Ama sonuna kadar hakkediyor. İstediğim her sanatçı var :)

Bu yazıyı ilginç Omnia grubundan bir şarkı ile bitirelim.

Yüreğinizdeki müzik hiç susmasın,  olur mu :)

Oradan Buradan

Gülten Dayıoğlu'nun Mo'nun Gizemi serisini okuyorum bu sıralar. Bizim zamanımızın Fadiş'inden nerelere gelmiş kitapları. Bilimkurgu had safhada, hayran oldum :) Çocuklar için güzel bir seçenek, aklınızda olsun.

Geçen gün Lion'u seyrettik sinemada. Güzel bir filmdi, hele gerçek hikâye olması daha da güzeldi. Dünya üzerinde ne iyi insanlar var dedim. İzlemediyseniz tavsiye ederim.

Bugün üniversiteden bazı arkadaşlarımla buluşacağım. Amerika'dan geldi birisi. Yirmi beş senedir görmedim sanırım.

Haftasonu da bizim çekirdek kadro buluşuyoruz. Terapi gibi olacak :)

Bu arada hapishane kaçkını fotoğraflarından çektirmem gerek.Hem de çok tane, pasaport yenilemek için önce nüfus cüzdanı işini hallettirmek gerektiğini yeni fark ettik. Umarım kısa sürede çıkar, bizimki önemli değil de Can'a lâzım tabi :)

Ay,benim oğluşum oy kullanacak :) Bu arada önemli hatırlatma, seçmen listeleri bu ayın 26 sına kadar açık. Kontrol etmeyi unutmayın. Ondan sonra düzeltilmiyor.

Yaz tatili planlarına hafiften başlamış olabilirim.

İzmir'e Bilgiç'le gitsem mi bilemedim.

Biri benim mutfağımı bir temizlese. Tamam tamam, bugün olmaz ama yarın düşünürüm bir şeyler.

İşte böyle.

Can'a yazdığım vatsap mesajıyla bitireyim yazıyı, gülümseyelim biraz :)


Devamı yine alışveriş listesine bağlanmış ama olsun onu görmüyorsunuz nasılsa :D

Günaydın hepinize :)

Birinci Cemre Havaya Düştü Bile

Bahar kokusu geliyor burnuma ...

Dün gece bir kadın balkona çıktı oturdu, şalını aldı omzuna.  Elinde kocaman tatlı sulu portakal. Sokak lâmbasının ışığında yağmuru izleyerek portakalından bir parça attı ağzına.

Sıradan bir gece, yağmur manzarası, kokusu, sesi ve portakalın tadıyla büyülü hale geldi birden. Olur öyle ,bir gece, dünyanın en değerli hazineleri seriliverebilir önünüze durup dururken.. Anlamaz bazı insanlar..

Ağzımda portakalın tadı, içime çektiğim yağmur kokusu yüreğimi yumuşattı. Oysa ne deli sorular vardı balkona çıktığımda. Ne üzüntülerim, ne çaresizliklerim.. Hepsi ufacık kaldı...

Sıradan bir gece, yağmur sesi, lambanın ışığında damlacıkların savruluşu ve elime bulaşmış portakal kokusu ile büyülü hale geldi birden.. Olur öyle , bir gece, durup dururken , karşılık beklemeden hazinelerini sunuverir dünya ..  Anlamaz bazı insanlar..

Sabah kuş sesleri giriverdi odama pencereden. Cıvıl cıvıl sabah sesleri ... Ah dünya dedim, sıradan bir sabahın sıradan işlerinin sıkıntıları arasından başımı kaldırıp, ah dünya , dedim..  Sen o kadar kocaman yürekli, o kadar güzel, o kadar harikasın ki..

Kuşlar biliyor.. Balıklar, kuzular, kurtlar biliyor..

Bir cemre düşüyor havaya, hava biliyor..

Anlamıyor bazı insanlar..

Derin bir nefes alıyorum.

Bahar kokusu geliyor burnuma.

Birinci cemre düştü bile havaya..


Çok Nostaljik Pazartesi - Bölüm 3

Eh o kadar gidelim buralardan moduna girmişken hadi gidelim.

Çocuklarla ilk yurtdışı seyehatimiz. Genelde nereye gidilir bilmem biz Danimarka'ya atmıştık kendimizi :)

Legoland  ilk olarak orada kurulmuş çünkiiii :)

Eh benimki gibi lego çılgını oğluşlarla oraya gitmeyelim de nereye gidelim.

Legoland Disnayland gibi devasa bir eğlence parkı.  Harika bir yer.

O yazıyı buraya kopyalayamayacağımdan (Doğru yazdım mı :)  linkini veriyorum.

Tıklayınız :)

Hazır gitmişken Danimarka'ya da bakın bence. Gerçekten çok güzel bir yer. Parklar,bahçeler, bilim merkezi, kanal gezisi.  Ooo harika.

Danimarka etiketine gitmek için de buraya tıklayınız :)

Çok Nostaljik Pazartesi -Bölüm 2

Sanırım ben en güzel yazılarımı gitmek üzerine yazmışım :) Ya da en sevdiklerim onlar... 

5 Ocak 2013 Cumartesi


Kapıyı Çekip Çıksam...



Spor ayakkabılarımı merdivende bağlasam. Şapkamla toplasam saçlarımı. Kulağımda müziğim çalsa. Çantamın içinde kitabım, defterim, kalemim olsa. İnsem merdivenlerden.

Kimse fark etmese...

Sahile varsam, vapura binsem. Alt arka açıkta köpükleri seyretsem. Köpüklerle martıları seyretsem. Köpüklerle martıları seyreden 20 yıl önceki halimi seyretsem.Aklımda hiçbir şey olmasa. Dudaklarımda dinlediğim şarkının sözleri. İçime çeksem deniz kokusunu. Köpüklerle martıları seyreden 20 yıl önceki kız olsam.

Kimse fark etmese....

Vapur tam zamanında varsa Beşiktaş'a.Acele etmeden insem. Kalabalığı izleyerek, çeşit çeşit insanlara bakarak. Sorgusuz, sualsiz, yargısız sadece bakarak karışsam aralarına. Bir köşedeki gülen kız, bir arkamdaki yorgun teyse olsam.

Kimse fark etmese...

Adımlarım deniz kıyısında dursa. Bin hatıranın sıcaklığı sarsa yüreğimi. Yükselip taşsa gözlerimden. Biri sorsa neden diye, bilmesem. Sadece bir his. Sarıp sarmalasa beni hiçbirini hatırlamadığım anılar. Otursam bir banka. Benimle birlikte kaç kişinin daha oturduğunu saymadan otursam.

Kimse fark etmese...

Alıp başımı gitsem o en sevdiğim yoldan Ortaköy'e.. Tadını çıkarta çıkarta gitsem. Sanki lk kez bakıyormuşçasına gitsem. Karmakarışık, eskiden yeniden, zamansız bir anda gitsem. Her şey içime işleyerek gitsem.

Kimse fark etmese...

Seslenen kafelerin yanından geçsem. Bir kumpir alsam elime. Boğaziçi Köprüsü, kuşlar, dalgalar ve ben. Gözlerimi kapasam. Müziği sustursam. Bir rüzgâr dolaşsa yüzümde. Bir koku ulaşsa zamanın ötesinden. Bir şey... Ağlasam düne, bu güne, yarına özlemle...

Kimse fark etmese...

Çok Nostaljik Pazartesi

Sevgili Ayşe "Nostaljik Pazartesi" fikrini söylediğinde en sevenlerden birisi olmuştum. Malum on iki sene dolacak yakında - hahaha şimdi düşündüm de ben yazmaya başladığımda kiminiz çocukmuşsunuz daha :D- ve geçmişin sayfalarında kalan yazılarımı günyüzüne çıkartmak güzel oluyor. Ama epeydir yapmamışım bu etkinliği. Bugün akşama kadar eskileri temcit pilavı gibi önünüze getirmeye karar verdim onun için.

İlk yazım ödünç kelimelerle yazılmış. Herkesten bir kelime istemiştim, gelen kelimeleri kullanarak bu yazı çıkmıştı ortaya :)


6 Mart 2014 Perşembe


Ödünç Aldığı Kelimeleri Topladı Eteklerine

Sanki yazabilecekmiş gibi kâğıdı, kalemi hep başucuna koydu. Bir başlasa kendini bulacağını umdu satırların arasında. Arada bir kaç cümle kurduğu olurdu. Bir kaç cümle, o kadar...

Sanki gidebilecekmiş gibi uzun seyahatler plânlayıp durdu. Sırt çantasını takıp yollara düştüğünü hayal etmek bile gülümsetti onu. Fotoğraf makinası, defteri, kalemi ve kitabı, o kadar... Olabildiğince hafif olabildiğince sade... Derin bir nefes çekti her defasında içine. Başka hiçbir şey değil ama sevmek, en büyük tutsaklıktı bu dünyada. Onun için asla özgür olamayacağını biliyordu.

Hayat... Biraz aşk, biraz ışık... Hayat... Biraz umut, biraz hasret...

Kırkikindi yağmurlarına katarsan gözyaşlarını ağladığını bilmezler diye düşündü.. Hem anneler ağlamaz. Bu adaletsiz, ne tarafa baksan akıl tutulması yaşanan, bu çılgın dünyada, anneler aşk olur, yağmur olur, hayat olur, nefes olur, umut olur, ışık olur, koskocaman yürek olur,ecele bile meydan okuyup dimdik durur...

Başucunda boş sayfaları. Önünde hiç gidemeyeceği yolları. Kapının önünde durup melâlini gizlediği bir gülümseyişle yolcu eder herkesi. Ardından dönüp hiç atmadığı çığlıklarının sessizliğine gömülür...

Hayret.. Bu kadar aşina olup da bu kadar bilinmemek..