Bir türlü yazamadım beşinci günü. Benim için biraz hüzünlü bir gündü sanırım onun için elim gitmedi yazmaya.
Bu tatilde Bilgiç hiç mutlu olamadı. Genelde tatil öncesi mızıltıktır gittiğimizde en çok o eğlenir ama bu sefer terse geçtiği bir zaman dilimindeydik. Doğrusu beni çok yıprattı. Tatilde ona cazip gelen tek şey gitmeden iki gün önce fark ettiğimiz Guns N Roses konseriydi. Ona da bilet bulma olasılığımız imkânsız gibiydi.
Can desem iznini zorla Ramazan'da verdiklerinden boş vakti yoktu. Beş gün zor bir araya getirdik. (Hatta hatırlarsanız gitmeden uçuş yazmışlardı neredeyse gelemeyecekti) Dolayısıyla onun son günüydü o gün. Biz üç gün daha kalacaktık.
Bilgiç'e madem bu kadar mutsuzsun ve hayatının en kötü tatili babanla dön istersen dedim. Dönmeye de karar veremedi kalmaya da karar veremedi. (Zaten oldum olası seçemez ) En sonunda ben babanla git dedim.
Çocuklar doğduğundan beri onlarsız tatile hemen hiç gitmedim ben. Hani çocukları bırakıp gidersin ya, hiç yapamadım. Evlilik yıldönümlerimizi falan hiç başbaşa kutlamadık, hep birlikte. Pek yakında kendi yollarına gidecekler, ne kadar birlikte vakit geçirsek kârdır diye düşünüyorum. Gerçi eskisine göre biraz daha yalnız tatil ayarlıyoruz. Ama bu tatili öyle düşünmediğimden pek hüzünlendim.
Neyse sabah baba oğul çantalarını sırtladılar. Stockholm sokaklarına bıraktık kendimizi. Gamla Stan dedilen tarihi adaya yakındık zaten. Yürüyerek oraya gittik. Turist kalabalığının arasında dolaştık.
Haydi siz de bizimle dolaşın biraz.
Havalı Bilgehan pozu :)
Daracık daracık sokaklar :)
Komik Vikingler :)
Öğleden sonra dört kişilik ekibimiz ikiye ayrıldı.
Bu pozdan sonra Can'la Bilgehan trene binip havaalanına gittiler biz de Stockholm'e geldiğimde gitmeyi düşündüğüm bir başka adaya doğru yola çıktık.
Metehan ve Handan'ın sefillik, hastalık, açlık ve mucize içeren son üç günü de sonra devam edecek :D
Bu tatilde Bilgiç hiç mutlu olamadı. Genelde tatil öncesi mızıltıktır gittiğimizde en çok o eğlenir ama bu sefer terse geçtiği bir zaman dilimindeydik. Doğrusu beni çok yıprattı. Tatilde ona cazip gelen tek şey gitmeden iki gün önce fark ettiğimiz Guns N Roses konseriydi. Ona da bilet bulma olasılığımız imkânsız gibiydi.
Can desem iznini zorla Ramazan'da verdiklerinden boş vakti yoktu. Beş gün zor bir araya getirdik. (Hatta hatırlarsanız gitmeden uçuş yazmışlardı neredeyse gelemeyecekti) Dolayısıyla onun son günüydü o gün. Biz üç gün daha kalacaktık.
Bilgiç'e madem bu kadar mutsuzsun ve hayatının en kötü tatili babanla dön istersen dedim. Dönmeye de karar veremedi kalmaya da karar veremedi. (Zaten oldum olası seçemez ) En sonunda ben babanla git dedim.
Çocuklar doğduğundan beri onlarsız tatile hemen hiç gitmedim ben. Hani çocukları bırakıp gidersin ya, hiç yapamadım. Evlilik yıldönümlerimizi falan hiç başbaşa kutlamadık, hep birlikte. Pek yakında kendi yollarına gidecekler, ne kadar birlikte vakit geçirsek kârdır diye düşünüyorum. Gerçi eskisine göre biraz daha yalnız tatil ayarlıyoruz. Ama bu tatili öyle düşünmediğimden pek hüzünlendim.
Neyse sabah baba oğul çantalarını sırtladılar. Stockholm sokaklarına bıraktık kendimizi. Gamla Stan dedilen tarihi adaya yakındık zaten. Yürüyerek oraya gittik. Turist kalabalığının arasında dolaştık.
Haydi siz de bizimle dolaşın biraz.
Havalı Bilgehan pozu :)
Daracık daracık sokaklar :)
Komik Vikingler :)
Öğleden sonra dört kişilik ekibimiz ikiye ayrıldı.
Bu pozdan sonra Can'la Bilgehan trene binip havaalanına gittiler biz de Stockholm'e geldiğimde gitmeyi düşündüğüm bir başka adaya doğru yola çıktık.
Metehan ve Handan'ın sefillik, hastalık, açlık ve mucize içeren son üç günü de sonra devam edecek :D
- Temmuz 31, 2018
- 22 Yorum