***

Herkese harika bir yıl diliyorum. Sevdiklerinizle birlikte, sağlıklı, mutlu, huzurlu...

Dilekleriniz gerçekleşsin, umutlarınız hiç eksilmesin, içinizdeki heyecan hep canlı kalsın :)

Aşağıdaki hediyelerden birisini seçin bakalım :) (Üzerine tıklayın yani :)

myspace layouts


myspace layouts



myspace layout codes



myspace layouts



pimp myspace profile



myspace layouts



myspace layouts



myspace layouts



cool myspace layouts



layouts myspace

Keşif :)

Ağzım kulaklarımda sevdiklerimiz için aldığımız hediyeleri paketlerken o kadar mutluydum ki... Bir an şimşek çaktı kafamda...

myspace layouts



Yeni yıla bayılıyorum.

pimp myspace profile



Hediye vermeyi çok seviyorum...

free myspace layouts




Ve soğuk havada, karda mutlu oluyorum...

myspace layouts



Ben noel anne olmalıyım :)

Evet evet...

Kesinlikle böyle olmalı...

Kaçamak :)


Dört afacan yanyana gelmişler. Öğretmenlerinden izin alıp kayak yapmaya gitmişler.


Kimi bu işe çok gülmüş :)


Kimi çok ciddiye almış :)


Kimi pek havalanmış :D


Kimi sabırsızlıkla sırasını beklemiş :) (Tabi bu arada bizim anamızı ağlatmış o başka :D )

Arkadaşlarımızla küçük bir kayak kaçamağı yaptık. Çok iyi geldi valla. Hele ben en son maceramdan sonra hiç kayabileceğimi zannetmiyordum. Pek sağlam olmasalar da eklemlerim beni yarı yolda bırakmadılar :D

Pembe :)

Önce

Sonra :)

Koltuklarımın yüzü değişti :)

Nirvana

Dağda inzivaya çekilmiş kişi hiç kusura bakmasın, çocuklarına kek, pasta, börek pişirirken rejim yapmayı başaran bir anne nirvanaya çok daha yakındır benim gözümde :)

Bekleme

Üzüldüğüm ne biliyor musun?

Hep voleybol oynamayı sevmişimdir, parmaklarım elvermiyor artık. Tenis öğrenmeyi düşünüyordum, bu bileklerle o da imkânsız. Kayak yapmayı yeni yeni öğreniyordum, dizlerim yüzünden devamı gelemeyecek. Bütün eklemlerim beni birer birer terk ediyor sanki...

Ne yapacaksan, yapabiliyorken yap kardeşim. Bekleme sakın.

NCIS



Seyrettiğim en keyifli polisiye dizilerden biri. 6. sezonunu seyrediyoruz (Sanırım 7. sezonda şu anda) hâla konu sıkıntısına düşüp saçmalamaya başlamadılar.

Carpe Diem


Bu fotoğrafı görünce "Ölü Ozanlar Derneği" geldi aklıma. Seyredenler bilir, hani bir sahnesi vardı; bütün çocukları eski öğrencilerin fotoğraflarının olduğu yere götürüp onlara baktırıyordu.

Şimdi ben de kimseyi tanıyamadığım bu eski fotoğrafa bakıyorum. Bu çocuklar şimdi ne yapıyorlar?

Hayat çok çabuk geçiyor...

Falan Filan

Nihayet koltukları kaplatacak kumaşı bulduk. Pembe :D Salonum bayağı değişecek sanırım. Aslında eski kumaşı da çok eski değildi ama yaptırdığımız ilk günden beri ondan nefret ettim. Üç senedir, biraz daha güzel gözüksün diye yapmadığım şey kalmadı ama hiçbiri bir işe yaramadı. Tek iyi yanı hiç kir göstermemesiydi, şimdi sürekli koltuk silmek zorunda kalacağım ama olsun.

Yine evdeki eşyalar üzerime üzerime geliyorlar.Acaba onları savurtup atsam eksikliklerini hisseder miyim?

Dün bahçeden son biberleri topladım. Brokoli nihayet vermiş. Koskocaman yeşil yaprakların ortasında minicik bir çiçek. Bir salata bile çıkmaz.

Gidip şu saçlarımı adam ettirmeliyim artık. Şekli bozuldu, rengi koyulaştı, beyazlar da çıktı. Elle tutulur tek bir yanları bile yok.

Bugün rejime başladım. Yürüyüşe çıkacak bir vakit yaratmalıyım kendime. Bıktım kilo almaktan, bıktım valla....

İşte böyle blogcum. Yepyeni bir hafta başlıyor. Güneş de var... İnsan hayatta başka ne ister bilmem :)

Yağmuru Dinlesek

Dışarıda harika bir yağmur yağıyor. Herkes penceresini açıp o harika yağmur kokusunu içine çekse, yüzüne bir kaç damla gelmesine izin verse, belki çok daha güzelleşirdi hayat.

Bugün Yaşasın Cuma... Herkese günaydın :)


Anne Olmak Sevimsizleştiriyor İnsanı Bazen

"Çıplak ayakla dolaşmayın!"

"Oğlum konuşma da yemeğini ye artık."

" Aşağıda da oturanlar var , yavaş olun"

" Abine vurmasana oğlum!"

"Ödevine dön"

"Elini ağzından çek"

"Kumandayı ağzından çek"

"Ellerinizi yıkadınız mı?"

"Yediğiniz aburcuburların paketleri yerde ne arıyor?"

"Ayakkabılar yerineee"

"Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!"

demekten ben sıkıldım ama en ufak bir ilerleme yok bu konularda.

Bir de her uyandığımda gidip yere düşmüş, ayak dibine atılmış yorganları yeniden üstlerine örtmeyeceğim artık.

Sakinleştirici hap mı kullansam diye ciddi ciddi düşünmüyor değilim. Çünki evde her daim çınlayan sesimden ben nefret ettim artık.

Çılgın Rüzgâr


Çılgın bir rüzgâr var dışarda. Yatak odasındaki balkon kapısının altından süzülüyor içeri ıslık çalıyor hiç aralıksız. Işıl ışıl bir güneş yanında. Çayımı alıp balkona atacağım kendimi birazdan. Derin derin içime çekip tertemiz havayı kışa hoşgeldin diyeceğim.

Kış geldi. Yılbaşı keyfi vurdu daha şimdiden içime. Hediyeler düşünüyorum sürekli. Ağacı şekerlerle süslesem bu sene diye fikirler üretiyorum. Seviyorum yılbaşının büyülü havasını.

Günaydın sana blogcum.

Hadi gel sana da bir fincan dumanı tüten çay vereyim :)

Güzel İstanbul :)

Uzun zamandır ilk defa bu bayram arife gününden itibaren tatildik. En güzel bayram anne yanında geçen bayramdır diyerek kendimizi İstanbul'a attık :) Kuzenler görüldü, arkadaşlara gidildi, hatta hiç umut etmiyordum ama bir gün boyunca Can'la alış veriş merkezi kaçamağı yapıldı, çocuklarla "Köfte Yağmuru" seyredildi, yılbaşında hediyelerinin bir kısmı alındı. Bizim küçük kasabamızdan sonra köyden indim şehire halleri yaşandı :D

Eeee, dönüşte bileti alınan deniz feribotun kaçırılması sayılmazsa herşey çok güzeldi.

Şimdi de dört gündür yapmadığımız ödevlerimizi yetiştirmeye çalışıyoruz.

Herkese günaydın.

Güzel bir haftaya açılsın sabahımız...

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Sevdiklerinizle birlikte, sıcak sımsıcak nice güzel bayramlara...

Boş Veeer Demiş...

Bilgehan yeni okumayı öğrendiği sıralarda, hergün hikâye okutuyorduk yüksek sesle. Öyle güzel okuyordu ki, vurgulamalarıyla birlikte, bayılıyorduk. (Ay öyle bir anlattım ki okuyan da yüzyıl oldu sanır, geçen seneden bahsediyorum :D) Neyse işte, birgün yine okurken o kadar güzel "Boş veeer demiş" diye okudu ki o günden beri neye sıkılsak aynen onun gibi "Boş veer demiş" diyoruz.

Hadi bugün öyle birşey yapalım. (Ay bunu da diyorum ama hep kendi kendime konuşmaktayım bugünlerde o da başka)

Gereksiz işlere, kişilere, olaylara, kıskançlıklara, aptallıklara, incir çekirdeğini doldurmayan ama mide bulandıran herşeye, hep beraber BOŞ VEEER diyelim ...



Bütün öğretmenlerimizin "Öğretmenler Günü" kutlu olsun.

Değişim












Bütün mevsimleri çok sevdiğimi fark ettim. Değişimi seviyorum zaten.



Herkese günaydın...

Rengârenk bir haftaya açılsın sabahımız....

Herşey Değişiyor Valla...

Sevgili blogcum, dileğimiz yerine geldi, gün pırıl pırıl , harika.

Ama sanki ben gençken- yani daha gençken, hâlâ gencim, tı tı tı- olay şöyle cereyan ediyordu:

Aaaa hava harika, dışarı çıkmalı. İstiklâl caddesinde dolaşmalı, Ortaköy'e gitmeli, Bebek'e yürümeli.... Falan.

Şimdi şöyle cereyan ediyor:

Aaaa hava harika, nevresimleri yıkamalı, balkonu temizlemeli...

??????

Yürüüüü...


Yürüyüş çok faydalı birşeydir.

Efendim yarım saat yürüyüşe çıkarsanız.

Bir kere hazırlanırken bir on dakika birşey yiyemezsiniz.

E yürüyüş yaparken de yiyemezsiniz.

Döndünüz, duş alırken de yiyemezsiniz.

Bir saat yemeği kesiyorsunuz işte daha ne olsun :D



Bugün YAŞASIN CUMA,

Herkese günaydın.

Ay kimseden ses yok blogcum, ben seninle konuşuyorum artık.

Işıl ışıl bir güne açılsın sabahımız.

Yerim Seni Burger

Epeydir aklımdaydı.

Önce devasa köfteler yaptım. (Annem yaptı aslında, onun köfteleri harika oluyor)

Izgaramda güzelce pişirdim.


Patatesleri fırında kızarttım. Bu sefer biraz yağlı yaptım :)


E, ama sonra fotoğrafını çekemeden direk mideye indirmişim :D

Yap Bozma


Uzun süredir çerçeveletmek istediğim bir puzzle bulamamıştım. Onun için annemle yapıp bozup birbirimize veriyoruz o da yapsın diye :)

Ama buna bayıldım. Hem yapması hem bakması keyifli.

Herkese günaydın. Harika bir güne açılsın sabahımız...

İyi Ki Doğdun Can

İlk birlikte kutladığımız 22. yaş günündü. Hiç aklına gelir miydi o çılgınla 40. yı da birlikte kutlayacağını :D

Yaşlandık mı ne :D

Yok canımmmm...

Biz hâlâ aynı çekilmez, deli iki tipiz :D

15-20 kilo fazlamız var sadece :D

Nice harika yıllara...







Çok hoşuma gitti...

ATAM



...

Ondan geliyor, her günümüz başka baharsa,
Ondandır, ufuklarda ne ürperme, ne gam var...
Kalbim nefesim dursa, düşüncem sona varsa,
Dünyayı unutsam da unutmam bir Atam var.


Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

İki Lâf Edeyim Bari :D

Annem "Bloğuna baktım yeni birşey yazmamışsın" dedi.

Valla arada gelip açıyorum, uzuun uzuun bakıyorum, aklıma yazacak birşey gelmiyor. Bu sefer de bozuluyorum, bu kadar sığ mıydım ben de bir kaç senede tüm yazacaklarım bitti diye.

Neyse en azından günlük yazayım:

Küçük oğluş hasta. Ateşlendi. Aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışıyorum, zira hep aynı şekilde hasta olur bizimkisi ama iyileşsin çabucak artık :(

O hasta ben kendimi ev temizliğine verdim. Kıyı köşedeki mikropları avlıyorum sanki.

Bu arada İKEA dan aldığım renkli fotoğraf çerçeveleri ile uğraştım bir müddet. İçlerini doldurmayı başarabilirsem koridora asacağım onları rengârenk.

Salondaki koltukların yüzünü değiştirmek istiyorum. Şimdikileri üç sene önce yeniletmiştim ama daha geldiği ilk günden beri nefret ediyorum, harcadağımız muazzam kaplatma parası hatrına duruyorlar. Ama hatır da bir yere kadar. Halı değiştirdim, örtü aldım, yastık aldım. Renk de öyle bir renk ki uymuyor birşeye. Nihayet Can da anladı böyle daha çok para harcadığımızı, üstelik bir işe de yaramadığına, gidip kumaş aramaya başladık. Ama sütten ağzım yandı ya bir kere, artık ben ne zaman karar veririm bilinmez :D

Kış geldi gibi oldu, hoşuma gitti özlemişim.

İşte böyle :D

Ha bir de, gülümseyin canım, çok güzel gözüküyorsunuz :D

Temizlik

Kıyı köşe temizledim, pek cici oldu oturma odam. Koltuk yüzünü de yıkadığım için yumoş yumoş kokuyor.

Ruhumu da yıkasam, bütün bulaşmış kokular uzaklaşsa,

Bir bebek kokusu kalsa bana...

Bütün Renkler Aynı Hızla Kirleniyordu...**

Sen öyle gidersin doğru bildiğin yolda.

Elinden geleni yaparsın.

Ya sabır çekersin.

Görmezden gelirsin.

Duymazdan gelirsin.

Bir kelime çıkar ağzından.

Bin lâf işitirsin.


Ne safmışım

Öyle kalsaymışım

Çok şey öğrendim

Hiç hoşuma gitmedi öğrendiklerim


Masum olmak istiyorum yeniden....


** Birinciliği beyaza verdiler... (Ö.ASAF)

Uyuşmuş

Sanki birisi bütün enerjimi çekmiş bugün...

Başım sersem gibi...

Ağır çekimde algılıyorum etrafımı.

Karışık

Bir sürü şeyler oluyor incir çekirdeği bile dolmuyor :)

Sabaharı yürüyorum yarım saat, günün geri kalanında deli gibi yiyorum o başka.

Ödev yapıyorum bol bol. İki yanımda çocuklar, steryo "anne anne" sesleri arasında bir ona bir buna yetişiyorum.

Küçücük bir yere sıkışmışım gibi hissediyorum ama bilmiyorum büyümek için ne yapacağımı.

Kitap okuyorum, film seyrediyorum.

Bazen herşey çok anlamlı, bazen manasız geliyor.

Balkon keyfi beni kendime getiriyor.

Kendimi dışarı atıp uzun uzun dolaşmak ama aynı zamanda evden çıkmamak istiyorum.

Kimse yalan söylemesin, yalan söyleyenler benden uzak dursun, sinirlenmeyeyim diyorum.

Dört mevsimi yaşamayı seviyorum.

Akşama çinekop aldım diye arıyor Can, mutlu oluyorum.

Fazla düşününce karışıyorum.

Düşünmemek, derin nefes almak, huzurlu olmak, sadece yaşamak istiyorum...

Bol uyuyarak geçirdim doğumgünümü.

Neyse ki gerçek hayattaki arkadaşlarım unutmamıştı beni de sabahın ilk saatlerinden itibaren kutlamalarımı aldım mutlu oldum :)

Burger King'deki romantik doğumgünü yemeğimin ardından, bol mumlu doğumgünü pastamla mum söndürme keyfi yaptık. Şu havai fişekli sönmeyen mumları herkese tavsiye ediyorum. Söndürüyorsun, yeniden yanıyor. Hele karanlıkta uçuşan parıltılar harika :)

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
29
29
29
29
29
29
29
29
29
29
İyi ki doğdum :D

Canım Babam

Fethi Karamahmudoğlu
07.10.1942-07.10.1999


Seni en çok büyük oğluşum "dede" dediğinde özledim. Sonra senin Kürşad'a aldığın arabalarla " dede arabaları" diye oynarken özledim.

Seni en çok küçük oğluşum doğduğunda özledim. Çalan her güzel şarkıyı dinlemek için koşturmasında özledim.

Seni en çok milli takım dünya üçüncüsü olduğunda özledim. Sonra avrupa kupasında ilk dörde kaldığımız gece. FB nin şampiyonluklarında. Olimpiyat madalyalarında.

Seni en çok dijital fotoğraf makinaları çıktığında özledim. Bilgisayarlarda fotoğraflarla milyonlarca şey yapıldığında.

Seni en çok oğluşların ilk okula gittikleri günde özledim. Ellerim onların elinde senin ellerinin sıcaklığıyla gittiğim okulları hatırladığımda.

Seni kuru fasulye- pilava bayılan Metehan'a her baktığımda özledim. "Oooo kuru fasulye" diyen sesin yankılandı mutfakta.

Seni en çok hanımelleri açtığında özledim. Odama dolan akşam rüzgârlarında.Radyoda bir şarkını duyduğumda.

Seni en çok çocuklar saçlarını kestirip "fırça baş" olduklarında özledim. Kendi saçlarımı kısacık kestirdiğimde de "oğlum oğlum" diyen sesin çınladı kulaklarımda.

Seni en çok "soğuk moğuk çay" içerken özledim. " Çıntı pıntı birşeyler" yerken özledim.

On yıl...

Dile kolay...

Doğumgününü kutlamalıydık bugün. 67 mum olmalıydı pastanda. Senin beğeneceğin bir hediye düşünmeliydim uzun uzun. Sonra içindekini anlayamaman için paketlerken özel uğraşmalıydım.

Çocuklarımla oynamalıydın. Onlara da oyuncaklar yapmalıydın bize yaptığın gibi. Şarkılar bestelemeliydin. Arayıp "Metehan'la Bilgehan'ın annesi nasıl?" diye sormalıydın.

On yıl...

Hiçbir şey değişmedi.

Ben yine seni çok özleyen küçük kızınım.

Sen de benim kırılan şişeyi bile tamir edebilen "TETİ BA"m sın....

Sabah Egzersizi (Muhakkak Katılın :)

Derin bir nefes alın bakiim.

Derin dedim, kaytarmayalım.

"Oh" çekerek bırakalım şimdi.

Gülümseyelim şimdi :)

Herkese günaydın....

Cıvıl cıvıl harika bir güne açılsın sabahımız...
(Günaydın'ları duyalım bakalım :)

Suçlu Ayağa Kalk!

Kendi ellerimizle yıktık herşeyi...Kendi ellerimizle yok ettik o güzel doğayı...
"Aydınlanma Devrimini" boğan da bizdik, laikliğin altını oyanları izleyen de...

....

Yaşamın bin bir rengini yakalamak geçmedi hiç içimizden.
Örgütlü toplum olmaktan korktuk.
Sevgiyi , aşkı, barışı kardeşliği öğrenemedik.
Sinema, tiyatro salonları değil kahveleri doldurduk..."Kurtlar Vadisi" izleyerek kendimize geldik.
Batman'daki kız çocukları intihar ederken psikolog değil , imam gönderdik.
Okul yerine cami açtık, çocuklarımızı tarikat yurtlarına "sudan ucuz" diye yerleştirdik.
Kadınlarımızı, kızlarımızı kapattık!
Şimdi oturmuş düşünüyoruz:
"Türkiye İran mı olur, yoksa Malezya mı?"

Daha ne olsun ki!

Hikmet Çetinkaya'nın dünkü Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazından ...

***

Şimdi dönersen hayata 1-0 yenik başlayacaksın. Sonrası çorap söküğü gibi gelecek. Öylesine bir yerde okuyacaksın. Sonra öylesine bir işe gireceksin hiçbirşey hissetmeden. Taksitlerini daha rahat öderim diye öylesine bir ev alacaksın belki. Ne bileyim, hayat öylesine geçiverecek. Kötü değil büyük ihtimal. Ama asla en iyisi olmadan. Çünki her zaman içinde kalacak. Hep geri döndüğünü bileceksin. Hemen pes ettim diyeceksin. Oysa ne savaşlar vermiştin gidebilmek için.

Herşey ters gidiyor olabilir. Ama her zaman bir gül goncası ya da papatya , bir gün batımı, gözünün içine bakan minik bir köpek yavrusu ya da pervasızca cıvıldayan bir kuş olur yanıbaşında. Sana yardım eder.

Sonra seni sevenler. Yanında yoklar diye hiç yok değil ya...

Üstelik daha savaşmadın bile.

En başında...

İlk adımda...

Sakın pes etme...

Polly Teyze Olmuşum :)

Yaş ilerliyor, bir de bakıyorsun eskiden büyük dediklerinin yaşına ulaşmışsın.Derken fark ediyorsun ki hiçbirşey değişmiyormuş. Onlar da aynı senin gibilermiş. Hâlâ birşeyleri bulmaya çalışıyorlarmış. Hâlâ savaş veriyorlarmış. Hâlâ ipe sapa gelmez şeylere üzülebiliyorlarmış. Hâlâ büyüyünce ne olacaklarını soruyorlarmış kendilerine.

He canım, yaşgünüm yaklaşıyor da öyle düşüncelere dalıyorum. Zaten geçende Pollyanna okurken Polly teyzeyle aynı yaşta olduğumu da farkettiydim. Ama o yaşlıydı !!! :D

Ninni


- The funniest videos clips are here

Göçmen kuşlara bakarken dilime bu şarkı dolandı. Melihat ablanın sesinden dinlemeye değer doğrusu.

Dilime de dolanacak daha hüzünlü bir ninni olamazdı herhalde :)
Göçmen kuşlardan garip kuşlara atlayan akıl işleyişime söyleyecek bir söz bulamadığımı da bildiririm :)
Allah çocuklarımıza analı babalı büyümek nasip etsin. Amin.

""

Bazen kocaman dünyanın ortasında minicik kalırsın.

Bazen dünya senin ellerinde minicik kalır.

Gece gökte yıldızları görmediğin zaman "yıldızlar kaybolmuş" demezsin. Bilirsin ki bulutların arkasında , her zamanki yerlerinde duruyorlardır onlar.

Günbatımı



Katre'de gördüm gün batımı fotoğrafı, hemen kendiminkini de koyayım dedim. Gerçi bilgisayarda günbatımı adı altında gayet kabarık bir dosya var ama bu en son çektiklerimden.

Her yer dağınık. Mutfak karman çorman. Çamaşır makinası susmuş ilgi bekliyor. Ütü desen öyle. Yemeğim de yok henüz. Öğlen için evdekilere uyduruk yemekler yaptım. Yarın iftara misafirim var. Bir taraftan da ona hazırlanmaya çalışıyorum.

Koşturuyorum :D

Pek Özlü Söz

Hayallerini gerçekleştirebilirsin ya da gerçekleştiremezsin o önemli değil de hayal kuramamak pek kötü oluyor.

Bence orta yaş krizinin ana nedeni budur :D

Yağmur

Ne güzel yağmur yağdı...

Ne güzel yağmur yağdı diyebilen insanlardan olabilmek ne güzel...

Balkonda, kucaklarımızda çocuklarımız, yanımızda çaylarımız, yanan mumlarımız eşliğinde uzaktaki şimşekleri seyredip keyif yapabilmek ne güzel.

Sonra sıcacık evimizde sıcacık yataklarımıza gömülüp uyuyabilmek de ne güzel...

Mutluluk

"Öyle Farsçaya veya eski kelimelere olan hayranlığımdan değildi "Handan" a düşkünlüğüm. Gerçi kulağımda güzel bir ahenk oluşturan kelimeleri seviyordum fakat ona olan tutkum ünlü uşşak şarkının sözleriyle başlıyordu :" Cânâ rakibi handan edersin"

Lügata "Handan"ın anlamını öğrenmek için ilk baktığım yıl zannedersem 1960'tı. Müzikalitesi gibi aydınlık manasıyla henüz 18 yaşımda gelecekteki kızımı hayal ettirdi bana. Gülen aydınlık yüzüyle ve mutluluk veren varlığıyla Handan'ı.

Tam on yıl sonra yani 1970 Ekiminde ona kavuştum. Görele Lisesinde bir pazartesi günü... Öğleyin başlayan ilk dersten çıkıyorum, bir sigara içimi teneffüs için öğretmenler odasına giriyorum. Acele ile eşimin küçük yeğeni Mehmet geliyor yanıma. Belli ki koşarak gelmiş, yanakları ateş gibi. Çocuk telaffuzuyla "Müştemi isterim enişte" diyor ve devam ediyor " Bir kıjın oldu" Akşam paydosunu zor ediyorum. Eve döndüğümde sancılar içinde bıraktığım eşimin yüzünde geniş bir rahatlık ve yanıbaşındaki beyaz kundağın içinde minik bir kız karşılıyor beni.

İlk geceler saat başı soluklarını kontrol edip koklamaya doyamadığımız, küçük bir rahatsızlığında İhsan Doğramacı'nın kitabına başvurduğumuz; güldürmek için maskaralıklar yapıp vaktinden önce konuşturmak için usanmadan uğraştığımız saatler daha dün gibi. Henüz dün gibi "Anne, baba" sözcüklerini ondan ilk kez duyduğumuz günlerin heyecanı.

En değerli eşyalarımızı hırpalayıp kitaplarımızı karalayışına severek göz yumduğumuz, isteklerini gerçekleştirebilmek için imkansızlıklarla boğuştuğumuz; sağlıklı olabilmesini sağlayabilmek, eğitimini eksiksiz tamamlayabilmek, gülücüklerini sürekli kılabilmek amacıyla çırpındığımız günler çabucak geldi geçti... Otuz yıl öncesinin bir makaralı teybinde onunla yaptığımız baba-kız söyleşilerinin kayıtlarında duran zaman albümündeki siyah-beyaz fotoğraflarda gülümsüyor.

Oniki yıl öğretmenlik yaptığım Kadıköy Kız Meslek lisesinde onun geleceğini gördüğüm öğrencilerime bağlılığım, yine onun sayesinde hoca-talebe ilişkisinin boyutlarını zorlayarak baba-kız yakınlığına dönüştü. Yüzlerce Handan'da izlediklerimle on çizdiğim yol, onda hissettiklerimle öğrencilerime geri döndü.Sevgiyi bizim kucağımızda, bilginin görkemiyle yücelten yüzünü Sevgi öğretmende öğrendi. Örnek bir öğrenci, örnek bir evlat oldu. Uzun yıllar süren öğretmenliğimden elimde kalan tek kızım oldu.

Kucağımda uyurken fotoğraflanan küçük kız; şefkate çok ihtiyaç duyduğum hastane günlerimin avutan, destek veren, kucaklayan büyük kızı oluverdi. Saçlarıma akları, yüzüme derin çizgileri yadigâr bırakıp geçerken onu büyüten, alıklı ve akıllı gençkız yapan seneler için ne söyleyeceğimi bilemediğim bugün garip bir boşluk içindeyim.

Teliyle duvağıyla 7 Eylül günü yuvadan uçup giden birtanemin yokluğunda tek avuntum, adı gibi handan olan çehresinin gönlümde bıraktığı aydınlık ve mutluluk olmaktadır."

Fethi Karamahmudoğlu

Kahve Falı

Kime kahve falı baksam acaba.

İsteyenler söylesin.

Sonra noter huzurunda yapılacak bir çekilişle kime bakacağımı bulayım ben.

He canım, kocamaan bir hafta sonu var önünüzde.

Öyle kuru kuru istemek de yok hani. Beğendiğiniz güzel bir sözü de yazacaksınız yanında.

Hadi hadi, pamuk parmaklar klavyeye :)