Zıvanadan Çıkmak

Akşam oğluşlar okuldan döndüler. Biri matematikten 100 alacakmış. Biri ingilizceden 100 alacakmış falan. Lay lom.

Hava çok güzel, daha henüz kararmadı ya, haydi biraz dışarıda oynayın diyerek gönderdim. Lay lom.

45 dakika falan oynadılar. Tam çağıracaktım ki Bilgiç gözüktü. Arabasını bırakıp biraz daha oynamak istedi. Biliyorum, şimdi hayır desem 10 saat zıvanadan çıkacak. Bir beş dakika daha vereyim ona dedim.

Derken kapıya geldi. Ayaklar dizlere kadar su içinde. Palto bile ıslak. Tabii ki benim oğlum su birikintisinde oynamış. Her zamanki gibi. İçeri gir dedim haliyle. O da ters döndü haliyle.

Önlüğü, pantolonu yerde. Onları kaldır as, yemeğe gel dedim. Oğlum önlüğünü as yemeğe gel dedim. Oğlum kaldırsana kıyafetlerini dedim. Oğlum kime diyorum ben dedim. Yarım saat. Hiç mi kaale almaz da oturup oyuncaklarıyla oynar birisi. Tabi susmuyor da. Ben ne desem bir cevap var. Allahım sen sabır ver.

Sonrasını hatırlamıyorum.

Harika anneymiş.

Pöh.

Ya ben bağırırken çatlayacağım bir kenarda. Ya elimden bir kaza çıkacak sonunda.

NOT: Şimdi içerde yemek yiyor. "Eline sağlık anne" , "Yemek çok güzel anne" ," Gözlüğüm için teşekkür ederim anne" diye sesleniyor. Beyefendinin siniri geçti, kendince özür diliyor. Anne olmak da böyle birşey işte. Hemen yelkenler suya iniyor :D

Gözlüklü

Efendim o gözlük takmak istemiyormuş. Zaten ağabeyini de gözlüksüz daha çok beğeniyormuş. Ben bir süredir fark etmiştim gözlerinin bozulduğunu. Geçenlerde öğretmeni de söyledi. En öne oturtmak zorunda kalmış artık. Ama onu ikna edememiş gözlük takmaya. Gözüne damla damlatılmasını da istemiyormuş. Oyyy... Neyse en sonunda madem istemiyorsun, sen de sadece derslerde takarsın diyerek ikna ettim biraz. Nihayet bugün gözlüğümüzü yaptırdık . (1.25 miş numarası) Beyefendi pek beğendi. Gözlüğünü takıp dışarı oynamaya gitti :)



Uzay Partisi

İşte doğumgünü fotoğrafları. Ne yazık ki hazırlığa gösterdiğimiz özeni fotoğraf çekmeye göstermemişiz pek fazla fotoğraf yok, olanlar da çok güzel çıkmamış. Üzüldüm doğrusu.



Gecenin en komik olayı bana göre Kürşad'ın pastayı gördüğünde "Aaaa, gerçekten takım yıldızlar varmış , ben de toz falan serptin de oldu zannetmiştim" demesiydi. Tabi alıştılar her sene pasta üzerini bonibonlarla falan süslememe :) Oysa bu sene pek özenliydim. Hatta pasta siparişi verirken kuzey yarım kürenin olduğu tarafı basmalarını o kadar sıkı tembih ettim ki , ben bile güldüm halime :D


Dış kapıdan çocukların masasına giden samanyolumuz.


AYın evrelerinden oluşan süsümüz.

Güneş sistemini oluşturan güzellikler :)


Satürn halkaları (Masanın üzerinde duran fırıldakımsı şey. Döndürünce tek bir halka gibi gözüküyor. Satürn'ün halkasının tek parça değil, küçük parçalardan oluştuğunu bize gösteriyor) ve oyun kartlarıyla oynayan ciddi çocuklar :)

Gözlem görevlileri. (Ay benim Metehan oğluşum ne kocaman çıkmış burada)


Ve işin en eğlenceli kısmı. Geçen yaz dayımızla Aynur Ablamızın bize hediye ettiği teleskopumuzla gökyüzünü seyretme :)

Şansımıza o gece hava açıktı, aksi halde uzaklardan bir lambaya odaklayıp çocuklara onu ay diye yutturmayı düşünüyordum :D





Bu da gecenin yıldızı :D

Hâlâ Parti Hazırlıkları :)

Kapıya asılacak parti yazısı?



Tamaamm...

Yaka kartları?



Tamaamm...

Ay üssü hamburgerlere iniş yapacak astronot ve uzay gemileri?



Tamaam...


Süslenip yıldızlanan peçeteler?



Tamaam..

Güneş tutulması malzemeleri?
Tamam.
Çocuklara dağıtılacak astronot ve yıldız çıkartmaları?
Tamam.
Kapıdan masaya kadar gidecek samanyolu yıldızları?
Hemen hemen tamam.
Satürn halkası yapma deneyinin kartonları?
Hemen hemen tamam.
Üzerine istediğimiz uzay resimleri çizeceğimiz amerikan servisler?
Her an iptal edilebilir :)

Şimdi biz mutfağa giriyoruz artık :)

Özel Bir Gün



Bugün benim anne olma günüm :)

Minik japon balığı, top böceği oğluşumla ilk tanışma günüm :)

Onu kollarım ilk alma günüm.


Bugün benim hayatımın boyut değiştirdiği gün.

Ameliyat masasına yattığım halde hiç acı duymadan saf bir mutluluk hissettiğim gün.

Canım annemi daha iyi anlamaya başladığım gün.


Bugün benim en özel günüm.

Karasevdayı ilk defa tattığım gün.

Bir büyük mucizeyi yaşadığım gün.



İyi ki doğdun Metehan oğlum.

11 senedir bize birçok güzellikler ve mutluluklar yaşattın.

Yaşamın boyunca güzellikleri görebilen, huzurlu, üretken, çevresine mutluluk veren bir insan ol.

Daha nice nice yıllara..

Seni çoooook seviyorum.

Bizim Evin Dün Akşamki Halleri

Dün akşam masanın başında bir sürü kesme işlemlerine gömülmüşken bir anda evdekilerin halini fark ettim, çok hoşuma gitti.

Annem oturma odasında bulmacasını çözüyordu.



Bilgiç'le Can ödev olan uçak projesini yapıyorlardı.



Metos'la ben de doğumgünü partisi için süsler hazırlıyorduk.



Akşam saat dokuza geliyordu. Bizim evde televizyon henüz açılmamıştı.

Hayatı ekrana devretmemiş,hâlâ yaşıyorduk.

Gülümsedim :)

Bilgiç'in Kumpir Halleri :)

Bir:

Geçenlerde bir akşam kumpir yapmıştım bize. Çocuklar da pek mutlu, güzel güzel yiyoruz. Bilgiç bana döndü:

-Anneee, yarın akşam da kumpir var mı?
-O da nereden çıktı oğlum, iki akşam üstüste kumpir yenilir mi?
-Niye? Ispanak yapınca yiyoruz ama!
-?!? (Ups)

İki:

Dün konuşuyoruz:

-Anne, kumpirlik patates aldın mı?
-Evet bebeğim, yarın kumpir yapacağım size.
-Ama öğle yemeğine yapma.
-Neden oğluşum?
-E, öğleyin okula gitmek için hazırlık falan var, keyifli keyifli yemek istiyorum ben onu.
- :)


Gel de keyifli keyifli yeme onu şimdi :D

Uzay Partisi

Bu sene aslında Metehan'a artık parti yapmayacaktık ama sonra bu konu çok hoşumuza gitti. Haydi bu yıl da hazırlanalım dedik. Gerçi sahildeki kafede olsun diyordum ama maç varmış o gece, yine evdeyiz :)

Henüz sadece davetiyelerimizi hazırladık. Güneş sistemimizi koyduk davetiyemizin içine. Dışını da takım yıldızlarla süsledik.



Güneş sistemimizdeki gezegenler dönebiliyorlar yörüngelerinde :)



Eh, bu davetiye de yeterince yorucuydu zaten, başka birşey yapmamıza derek yok artık :)

Dediğime ben bile inanmadım :)

Gecenin eğlencesi teleskopla yıldızlara bakmak olacak. Umarım hava açık olur o sırada.

Şimdi başka neler yapacağımı düşünmeliyim artık.

Herkese günaydın.

Cıvıl cıvıl, harika bir haftaya açılsın sabahımız...

Rüyaymış, Rüyaymış :)

Rüyamda Metehan'ın yaşgünü gelmiş, etraf çocuk kaynıyor ama ben henüz hiç hazırlık yapmamışım. Masaya birşeyler çıkartmaya uğraşıp duruyorum :D

Oy...

Vardır böyle rüyalar.

Evden çıkmam gerekir ama bir türlü giyinemem.

Dışarı çıkarım ayağımda ayakkabı olmaz.

Eskiden ha babam bir yerlerden aşağı düşerdim. Hatta o kadar düşmüştüm ki son zamanlarda "Tamam bu rüya yere kolayca ineceksin" demeye başlamıştım.

Nedense düşme rüyalarım bitti. Artık daha önemli dertlerim var. Sofra hazırlayamamak falan gibi :)

Bir de birisinden kaçmaya çalışırım , iki adım gidemem bir türlü.

Çok bilgisayar oynadıysam sabaha kadar oyunla boğuşurum.

Geçen gece harika bir şiir yazıyordum, hatırlamak için çok uğraştım ama nerdeee...

Bir de rüyamda sinirlendiysem hırsım bir türlü geçmez. Uyandığımda değil, rüyamda geçmez. Uyandığında rüyasına devam eden Can'dır. Sağolsun, gece rüyasında benimle kavga eder, sabah suratı asık bir şekilde uyanır.

İşte böyle.

Siz en çok ne görüyorsunuz rüyanızda?

Hiç Susmuyor Ki

Sabah 9:31...

-Abi, televizyon seyretme, benimle oyna!
-Hayır o oyunu değil, benim istediğim oyunu oynayalım!
-Öyle yapmayalım diyorum sana! (Bu arada abiden acı bir "ah", tekme atmış falan artık ne yaptıysa o sırada)
-İşte hep senin yüzünden oynayamadık, yatma- okul, gitme , ne ise artık- vakti geldi. (Pata küte)!
-Abiiiiii, onunla ben oynuyorum!
-Benimle oynayacaksın!
-Oyuncakları da o zaman sen toplarsın!
......

Ya sabır !!!!!

Bak sonra bu hallerini özleyeceksin Handan.

Sakin ol Handan.

Ama çok akıllılar Handan.

Okula gitmelerine az kaldı Handan.

Pi Günü


En azından herkesin hediye almalısın diye tepemize çıkmadığı bir gün buldum :D Hem de büyüleyici bir sayı bu.


NOT: Pi Günü, ünlü matematik sabiti pi sayısı'nı kutlamak için oluşturulmuş bir gündür. Her yıl 14 Mart'ta kutlanır. (Amerikan tarih formatında 3/14 olarak göründüğü için)(Vikipedi'den)

NOT2: Aşağıda yoklama hâlâ devam etmektedir, bilginize :)

Yoklama

Uzun zamandır bir yoklama yapmadığımı fark ettim. Bakalım kaç kişi buralara geliyor. Yoksa ben havaya mı yazıp duruyorum :)

Rahat..

Hazır ol..

Sağdan say :)

Birkaç Güzel Film

İnsanın içini sızlatan , hüzünlendiren üç harika filmin fragmanı.


Bar Kelebeği. Mickey Rourke'a ilk aşık olduğum film. (Hem de en çirkin halidir her halde.) (Şimdiki halini saymıyorum tabi:)


'Leon' Trailer


Leon. En uçuk sevgi filmlerinden.



Ölümsüz Aşk. Başka bir filmi seyretmek için gitmiştik sinemaya. Yanlış salona bilet kesmişler. İyi ki de kesmişler. Ludwig von Beethoven'in gizli aşkı. Gary Oldman her filmdeki gibi harika. Müzik harika. Daha ne olsun.

Yürümek

Sırt çantalarımıza bir iki tişört, çorap, mayo, sinek ilacı, güneş kremi (Ay güya liste kısa olacak diye başladım ama olmazsa olmazlar listesi de bitmiyor anacım:) , neyse uzatmayayım, anladınız siz konunu özünü, alıp yola çıkmak istiyorum. Yoruldukça bir yere yığılıp, dinlendikçe yeni yerlere yol alarak. Doğanın kokusunu çekip içimize. Hem koskocaman hissetmek, hem minicik .

Tatile gitmek istiyorum :)

Bir Varmış Bir Yokmuş...

Oscar törenlerinde en hüzünlü bölüm bir önceki yıl kaybedilenlerin anıldığı bölüm olur her zaman. Ve hep kendimi "Aaaa, o da mı ölmüş" derken bulurum.




Bu sene de öyle oldu.


Natasha Richardson


İsmini bile öğrenmemişim. Ama çok tanıdık geldi bir yerlerden. Nell filminden hatırlıyormuşum. Kayak öğrenmeye çalışırken düşmüş. Bir kaç saat sonra fenalaşmış. Kurtarılamamış.

Bir varmış bir yokmuş herşey...

:D

Dün, işlerini halletmek için şehre inmesi gerektiğini öğrenince Can'a bana da pasta alırsın oradan artık dedim. Diyaloğumuz şu şekilde gelişti:

C- Niye pasta alıyorum ki durup dururken şimdi bayram değil seyran değil.
H- Yok mu bugünün bir özelliği?
C-Hımmmm... Senin doğum günün değil, benimki değil, çocukların değil, evlilik yıldönümü değil...
H-Tamam tamam Can, birşey mi olması lâzım, Allah Allah, pasta istedim belki. Meyvalısından. Çocuklara da çikolatalı dilimlerden alırsın.
C-(Kafası karışık bir halde hâlâ düşünüyor)Ne özelliği var bu günün?
H-Cancım, atla şu balkondan aşağı, bi gel sonra, belki hatırlarsın.
C-Çanakkale zaferi de değil.
...
Onbeş dakika sonra hâlâ düşünüyor. Ben gülüyorum haline. Bir ara bakıyorum benim geçen seneki ajandam elinde .

H-Ne karıştırıyorsun defterimi?
C- Ha, geçen sene arkadaşlarınla toplanmışsın, onun yıldönümünü mü kutluyoruz :D

Bir saat bu şekilde oturduktan sonra nihayet jeton düşüyor.

C- Haaaaaaaaaaaa!
H- Nihayet:)



Bu da nice zorluklarla ele geçirdiğim pasta :)

Gördüğünüz gibi yıllardan sonra artık saf saf bir tebrik beklemiyorum. Kendi işimi kendim hallediyorum :D Kadının kadından başka anlayanı yok arkadaşlar :D


Yukarıdaki güzellik de günün sürpriziydi.

Arkadaşla çarşıda gezerken kuru şeylerden (patlıcan falan işte) bakıyordu gelgelelim iptekilerin hepsini alması lâzımmış, kesmiyorlarmış. Öyle olunca yarısı da ben ödedim, birlikte aldık. Hiç öyle birşeyler pişirmişliğim de yoktur . Çarşının ortasında ipten çıkartıp sayacak halimiz yok ya sen eve götür sonra ben senden alırım derken aklıma geldi, daha da iyisi sen bunları bir güzel pişir de bana öyle ver diye ekledim :D

Çok akıllıyımdır.

Dün akşam Metehan okuldan dönerken elinde kocaman bir kap getirdi, sıcacık, mis gibi kokuyor :D Sürpriz yapmış arkadaşım bana :D

İnsan kadınlar gününden başka ne ister ki canım :D

Kırmızı Halıda Bir Ben Eksiktim :)


Charlize Theron 'u çok beğenirim fakat bu elbiseyi beğenmedim. Kesimi güzel ama kırışık duruyor. Ayrıca o çiçekler de ne öyle ?


Anna Kendrick'in kıyafeti gayet hoş, sadece farklı renkte olsaymış daha iyi olurmuş gibi.


Zoe Saldana , ııh, canım. Sahnede yürürken ha düştü ha düşecek diye baktım.


Helen Mirren 'ın kıyafetlerini hep beğeniyorum galiba :)



Miley Cyrus , kıyafetin bir üst kısmı olsaydı belki daha iyi durabilirdi. Ben straplez kıyafetleri çok sevmiyorum. Çok iyi dengelenmediği sürece göğüsleri sarkmış, aşağıya çekiyor gibi falan gözüküyor. Bu hanım kızımız da kambur durarak bu etkiyi iyice arttırmış.


Sanırım en çok Sandra Bullock'un kıyafetini beğendim ben :)



Demi Moore' u tanıyamadım bu arada iyi mi?

Neyse, kimse üzülmesin. Bu nadide hatunların ve biz diğerlerinin :) kadınlar gününü kutluyorum efendim :D

Kadın

Sıradan bir kadınım sıradan zevkleri olan. Çayımı fincanda içerim, ekmeğimi kızarmış severim. Yağmurdan sonra odama dolan toprak kokusuna gizlenmiş tüm hayallerim. Dağılanı toplarım, kirleneni temizler, ütülerim tüm kırışıklıkları. Elimden kurtulmaz hiçbir şey. Bir kendime geçmez sözüm, dağıtırım, kirlenirim, kırışırım günden güne, aynalardan kaçar resmim. Arada bir eski püskü anılarda koskocaman hissederim, kalemi alınca elime kendimi görüp kâğıtta küçücük bir noktaya sığıveririm.

Aklımdan Geçenler

*Evde birşey kalmadı akşama ne pişirsem ki acaba?

*Bugün şu mutfağı temizlemeliyim kesin.

*Metehan'ın mezuniyet balosu için nota bulmalıyım. (Buldum valla şimdi :) Onun davetiyesi için bir ara çocuklara el izi çalışması yaptırmalıyım. Bir de fotoğraf makinasını alıp biraz fotoğraflarını çekmeli.

*Yine Metehan'ın doğumgünü yaklaşıyor. Bu sene uzay partisi yapacağız. Düşün Handan.

*Bilgehan'ın tuvalet kâğıdı rulosunu şu kartonun üzerine nasıl yapıştıracağımızı bulmalıyım ki okula gidene kadar kopmasın oradan.

*Ördüğüm yelek ne zaman bitecek?

*Ördüğüm yastık kılıflarının renklerini sevmedim, onları sökeyim bir ara.

*Şu yeme işini ne zaman azaltacağım ?

* Çocuklarla yüksek sesle okuma çalışması yapmamız gerek hele Metehan o kadar hızlı ve yutarak konuşuyor ki ne dediğini hiç anlayamaz olduk, belki konuşmasına faydalı olur.

*Printerı pencereden aşağı atıp sonrada parçalarının üzerinde zıplamak istiyorum !

*Ne çabuk geldi yine haftasonu, zaman nasıl akıp gidiyor hiç anlamıyorum.

Yes Man

Dün akşam bu filmi izledik. Güzel, keyifli, seyirlik bir filmdi. Bir taraftan da insanı düşündürüyordu.

Şurada daha ayrıntılı bir açıklamasını bulabilirsiniz. (Benim yerime bir güzel yazmışlar yeniden uğraşmamın bir anlamı yok nitekim :)


Trailer - Yes Man

Mantar Kızartması

Efendim mantarları bir güzel soyuyoruz. Siz soymuyorsanız mesele yok öyle de yapabilirsiniz. Saplarını kesiyoruz. Kızgın yağa atıyoruz. Patates kızartır gibi kızartıyoruz. Afiyet olsun :D

Not: Yağa atarken önce sapları aşağı gelecek şekilde atmanızı şiddetle tavsiye ederim. Zira ters atarsanız kızarırken içine suyu doluyor ve ters yüz edince patlamaların önüne geçemiyorsunuz :D Bak demedi demeyin.

Not2: Yok, una muna bulamıyoruz, sade mantarı kızartıyoruz. Tarife güvenelim lütfen :)

Not3: Osman Eniştemin kulağı çınlasın. Her geldiğinde bunu yapardım. 3 senedir bekliyoruz hâlâ umutla gelmesini.

Not4: He canım, akşama mantar kızartacağım, oradan aklıma geldi bunu yazmak.



Pazara gitmeye bayılıyorum :D

İdeal :)

Dün sabah erkenden kalkıp Can'la kahvaltımı yaptıktan sonra onu işe gönderdim. Ardından çocukların kahvaltılarını hazırladım. Onlar kahvaltı ederlerken ben de bloğuma baktım. Ardından beslenme çantaları için kek pişirdim. Önlük ve pantolonlarının sökülenlerini kopanlarını dikip ütü yaptım. Baktım hava güzel yatak örtülerini yıkadım. Bu arada fonda sürekli Bilgiç'in derslerine yardım ettim. Öğle yemeklerini hazırladım. Beslenme çantalarını yerleştirdim. Evi süpürdüm. Onları yolcu ettim. Annemle konuştum. Baktım çok yorulmuşum biraz mola vereyim dedim. Çayımı ve kitabımı alıp koltuğa uzandım. Bir gece önce bitiremediğim "Kayıp Sembol"u bitirdim. Biraz uyudum. Ardından yine ayaklanıp süpürdüğüm yerleri sildim. Toz aldım. Can geldi, birlikte yarım saat yürüyüş yaptık. Dönüşte akşam yemeğini fırına sürüp duş aldım. Çocuklar geldiler. Yemekten sonra tv karşısında zapping yaptık. Çocuklar yattıktan sonra baktım olimpiyatlar da bitmiş, seyredecek birşey yok epeydir yapılmayı bekleyen yapbozu çıkarttım. Biraz da onunla uğraştıktan sonra yattım.

Şimdi şöyle bir düşünüyorum da ne ideal bir gün yarabbim. Herşey var içinde :)