Tatil Dönüşü Hediye Getirilir Ya :)

Ben de hepinize minik bir şeyler hediye etmek istedim.

Fotoğrafları aradan seçip kime hediye edeceğime sonradan karar verdiğim için bir sıra yok anacım. Ve şu anda isim sırası yapma güdümle inatla savaşmaktayım :)


Daisy, sen de benim kadar seversin bunu diye düşündüm :)

 

Gülçin minik uğur böceklerine Aylin de bayılır eminim :)


Güner, bu havuz başı senin için.


Çenebaz , sahili sana getirdim, bir yürüyüş çok güzel olur değil mi :)


Damla, üzerinde serin sabahın damlalarını taşıyan bu çiçek sana :)


Havva bu senin için. Mis gibi kokusu geldi mi bilmem :)
 

Handan (Gooogoook), bu sepet senin olsun :)


Mehtap bu senin için :) Deniz ve mehtap sordular seni neredesin :)


Yaz, bu bisiklet de sana :) A ha ha, sana bir şey çağrıştırıyor mu bilmem :)


Banu, bu senin bahçene çok yakışır bence :)


Şenay, bu köşeye ne dersin :)


Bahar (Maviye İz Süren) sana mavi yakışır , değil mi :)


Özii, tatil geldi sana yolları getirdim :)


Bu sığla ağacı senin için Evren :)


Çınar gölün kenarına ne dersin ? Sakin ve huzurlu :)


Bibis , bu sincap seni hep gülümsetsin :)
 

Ebru (İçim), bu minik güzelliklerin kokusu odana dolsun :)
 

Nihal çocuklar peşinde koşsunlar keyifle diye bunları da sana getirdim :)


İnya, bu eve ne dersin :)


Yağmur bu şeker çiçekler senin olsun :)


Nesrin (Laf Salatası) bu çiçekler de sana :)


Katre, sana denize nazır çay keyfi getirdim  :)


Selen, gel gel, kızı yandaki hamağa atarsın, o uyurken sen de diğerinde kitap keyfi yaparsın :)


Sevda (Kara Kalem Yazılar), gel otur biraz şu güzelliklerin yanında...


Ness, bu ikili senin için..


Sevda (Bilge'nin annesi:) belki resmini yaparsın diye bu rengârenk çiçekler senin :)


Destiny, bu da senin için..


BAhAr (ın içi Derin), doğadan duyusal havuza ekleyelim mi bunu da :)


 Burcu, seninkilerle anlaşır mı acaba bu minik şey :)


Şebnem, ateşle oynamayı severim mi demiştin :) Bu da senin olsun.


Ayşe , tam senin teraslık :) Ördek yavruları da promosyondan :)


Zeugma, bu şirin köprüyü de sana getirdim :)


GeCe bu gece manzarası sana :)


Hayalperest, bu minik mavi dostumuz da senin avuçlarına konsun :)


Deep bu dere kıyısı senin için. Gizli güzelliği görebildin mi ?


Kadriye, sen gitmeden ben Yanartaş'ı sana getireyim dedim.


Donkişot, bu şeker şey senin avucuna düşsün :)


Any seni unuttuğumu düşünmedin değil mi :)


Bu da hepinize :)

Sevgilerimle :)

Son Bir Tur Daha :)

Kayaköy'ü merak ediyordum ama resepsiyondaki çocuk pek bir şey yok orada gibi bir şeyler söylediğinden fazla bir beklentim olmadan gittik oraya. Daha doğrusu bizimkileri sürükledim. Onların derdi balık yemi almak ve Ölüdeniz'e girmekti :)

Tabelaları izleyerek bir bölgeye vardık. Tarlaların arasında yıkık evler gözüküyordu. Tamam işte burası dedim.

Arabayı park edip evlere baktık. Bu arada otların arasından bir şey çıkmasını bekleyen ve ıssızlıktan huzursuzlanmış Can, hadi hadi deyip duruyor. Çocuklar, işte bizi buraya sürükledin ama bir şey de yokmuş modunda. Ben de madem geldim ve bunca laf çekiyorum bari biraz fotoğraf çekeyim hallerindeyim.

Neyse arabaya bindik, bu muydu şimdi köy modlarında geri dönerken, gözüm yolun sağ tarafına takıldı, anaaaa, koskoca köy orada duruyor. Var ya, Kayaköy'de bir iki ev var şeklinde yazıp rezil olacağıdım az kalsın :)

Sanırım bizim ilk gördüklerimiz onların tütün tarlaları ve üzüm bağlarındaki evlerdenmiş. Asıl köy yukarda ve kocaman. Ve biletle giriliyor :) (Müze kartıma kocaman bir muck daha:)


Mübadele döneminde Yunanistan'daki Türklerle yer değiştiren bu köyün terk edilmiş hali insanın içini acıtıyor..

Gezi işinin bitmemesinden yıkılmış erkeklerim köy yolunda :)


Bir evin içinde :)


Mutlu sona ulaşmış Handan :) Biraz fotomontaj gibi duruyor değil mi? Yok valla, gayet gerçek :)


İşte bu nokta var ya bu nokta, benim uzun Likya Yolu planlarımda yürümeyi düşündüğüm ilk patikanın başıydı. Ama tabi arabayla gelince onu burada bırakıp Ölüdeniz'e gidemedik :) Olsun, bu kadar yaklaştım, devamı da gelir :) Bu arada tersten gelerek Likya Yolu'nun başına ulaştık :)

Artık Ölüdeniz'e gidebiliriz :)


18 yıl sonra burayı bayağı değişmiş buldum :) Arabayla giriş 25 TL'ydı. İçerde kabinler, duşlar, kafeler mevcut. Oldukça güzeldi. Ama tabii ki beni vuran kütüphane oldu .. Kitap almasam da onu o kadar sevdim ki :)

İşte nihayet tatilimizin sonuna geldik. Belki tatil planlaması yapmaya çalışan birilerine fikir verir derken çok uzatarak sıkmamışımdır umarım...

Yine de hep söylediğim gibi en güzel şey eve dönüş yolunda yaşasın evim modunda olmak :) Bir insanın en büyük zenginliklerinden biri de budur bence :)

Ah, ayrılmayın, size küçük bir sürprizim var bu gece :)

The Bay Beach Club

Kaldığımız son yer de bu oteldi. Fethiye yakınlarında Güllük körfezinde tek başına bir otel. Doğrusu benim için biraz pahalıydı (Yurt dışında aynı paraya iki katı kadar kalabiliyorduk) ama gözü kararttık bir kere diyerek gittik.

Her odasında tv, klima falan gibi şeyler olmasa da olurdu bence. İki banyolu, iki oda bir salonlu bir bungalovda kaldık. Ama gerçekten çok dinlendirici bir yerdi. Kumsal, denizin sığ olması ve ağaç altları nedeniyle bol miktarlı çocuklu bebekli aileler vardı ama hiç bağrış ses olmadan yine de sakindi etraf. Sanırım çok odası olmadığından.


Ee, burada beş gün ne yapılır?


Bu zavallım burada kuluçkada mı ki acaba diye her yemeğe giderken bakılır.


Sonunda doğru tahmin olduğu anlaşılır :)


Peki bu karartı da ne böyle diyerek belgesele bağlanır :)


Hım...

Bir çoban köpeği edasıyla balıklarını almış karabatakmış ..


Bir taraftan da otlanıyor keyifle :)


İşte bu arkadaş kendisi, onunla tanışılır.


Hamak keyfi olmaz mı hiç?



Kumdan kale yerini kumdan geçide bırakır zamanla :)


Verandada oturulup kitap ve manzara keyfi yapılır.


Kahve keyfi.. (İçeceklerden türk kahvesi, portakal suyu ve alkollüler paralıydı bir tek :)


Scrabblesız tatil mi olurmuş. (Ben yendim ben yendim :)


Her sabah ve her akşam denize atlanır :) Özellikle küçük bir sünger topla çok eğlenilir. Aklınızda bulunsun o deniz toplarıyla bir şey oynanmıyor. Ama sünger toplar harika :)


O da ne? Sahilde yumurta buldunuz mu ki siz hiç?

Beş gün çok uzun gibi gelmişti ama başta ama ne olduğunu anlamadan geçti. Sadece bir gün çıktık otelden. O da başka yazıya kalsın :)