Dur anlatmaya en baştan başlayayım. Cuma gecesi Niğde'den geri döndükten sonra jet
hızla çamaşırlar yıkanıp yeni çantalar hazırlanmaya başladı. Zira ertesi gün, Can Cape Town'a, çocuklar Trabzon'daki Bilim Sanat Kampı'na, ben de Görele'de teyzemin yanına gitmek üzere yola çıkıyorduk :)
İşte aşağıdaki evin fotoğrafı Görele'de otobüsten indikten hemen sonra çekildi.
Mebus Şevket Bey Caddesi (Büyük dedem), Fethi Karamahmutoğlu Sokak'taki (Sevgili babacığım) (Lütfen soyadının kısaltılmasına bakar mısınız üç harf fazla gelmiş herhal...) evi geride bırakıp teyzemin evine doğru yoluma devam ettim. Yokuşu aklımda öyle kalmıştır aslında o kadar da dik değildir diye düşünerek ilerdim ama yok anacım gayet yokuşmuş :D
Teyzem, kuzenlerim ve yeğenlerimi görünce hüzünlü havam dağdı....
Bu şekerlik tarafımdan epey bir yumuruldu. "Gok komik di miiii?" sözü hâlâ dilime dolanıyor:)
Bu şirineler bana bahçe turu yaptırdılar. Bol bol pozlarını çektim.
Bahçe de bahçe ama :)
Balkonda oturup yorgunluk attım. Görele ayaklarımın altında..
Bir hafta memleketimle hasret giderdim. Hava inanılmaz güzeldi. Teyzemin kızı Asuman'la güneş açsın diye dua ettiğimiz yazları andık birlikte :)
Elimize geçen bir kitaptan bir kaç şey yaptık Sude ile.
Tam yılbaşı süslük değil mi?
Denize bile girebildim o ara :)
Köye gittik ..
Fotoğraf makinasını ele geçiren Sude'den kareler :)
Sürekli sırtımızın fotoğrafı çekilince bir de dönüp poz verelim bari dedik. (Bu arada Sude'nin o harika sırt çekimleri [Ben nazikçe sırt diyorum anladınız siz onu] sayesinde ne kadar kilo almış olduğumu iyiden fark ettiğimden kendimi biraz kötü hissetmedim değil :)
Köy yolunda bizim ekip :)
Ciciannem ... Sizin de var mı cicianneniz?
Karadeniz'de olup da laz fıkrasız olur mu?
Hadi Newton bunların altında otur da görelim seni :)
Özlediğim çoğu şeyi tattım. Bizim tirmit dediğimiz bu mantarlar başta olmak üzere :)
Uzun zamandır bu kadar güzel taflan yememiştim.
Kahvaltı sofrası yine organik. Bahçeden toplananlar, taze sütten teyzemin yaptığı kaymak, harika reçeller. Zaten aldığım kiloların asıl sorumlusu o yağlı reçelli ekmekler ki ne çıtır ne taze ne güzel :) Bak ağzımın suyu aktı yine :)
Bu da odamın penceresinden manzara... Rüya gibi değil mi sizce de ?
Trabzon maceram da bir sonraki yazıya kalsın :)