Bu haftaki nostaljiyi "pozitif" etiketinden yapmaya karar verdim.
Hormonlarım normale döndü. Halsizliğim azaldı, batsın bu dünya modum hafifledi.
Haftasonu denize yürüdük Metehan'la. Platon'dan Aristo'ya, kedi videolarından, kadınlara centilmenlik yapmak cinsel ayrımcılığa girer mi gibi konu irdelemelerine bol bol sohbet edip iyot kokusu eşliğinde çayımızı yudumladık.
Bu sabah yüz defa uyanınca, altı buçuk gibi kalktım yataktan. Mutfağımı toparladım. Dün aldığım simitle kahvaltımı yaptım. Bilgehan'ın kahvaltısını, öğle yemeğini hazırlayıp onu yolcu ettim. Buzdolabına tıkıştırdığım meyveleri yıkadım. Pirinç suya koydum. Tavuk haşladım suyuna çorba yapmak için.
Bir saat sonra sporum var. Kitabımı okuyarak onu bekleyeceğim. Hımmm, ya da hazır başka işim yokken market alış verişi yapayım.
İşte böyle bir sabah. Ağustos ağustosluğunu yapmadığını hissetmiş olacak ki son gününde sıcak ve yapış yapış. Bir yaz sonu daha geldi. Yaz sonlarının hüzün vermesi ne tuhaf. Oysa sonbaharı da kışı da çok severim. İlginç bir şekilde fark ettim ki, yılbaşı ocak ayında ama yıl sonu ağustosla bitiyor benim için :)
Amma gevezeliğim varmış.
Haydi nostaljiye bakalım :)
16 Mart 2016 Çarşamba
Üstümü Başımı Silkeledim
Bu çiçeğin ismini bilmiyorum. Bütün saksılarıma dağılmış. Minicik birşey ama yayıldıkça yayılmış tek başına farkına bile varılmayacak olmasına rağmen çiçeklenip dikkatimi çekmeyi başarmış.. İyilik gibi, sessiz sakin, kendi yolunda. Umursamadan büyük ve şaşalı şeyleri..
Bunu da bilmiyorum. Çam ağacına benziyor. Fıstık çamı mı acaba diye şüpheleniyorum. Bir gün ekivermişim, can bulmuş.. Belki birilerinin yüreğine de farkında olmadan ektiğim güzellik tohumları vardır fikrini sunmuş..
Bu budanmış bir ağacın dalları. Minik tomurcuklarıyla yerde gördüğümde dayanamayıp bir kaç tanesini vazoya yerleştirmiştim. Kolay kolay yıkılmam diyerek yapraklanıyor, koskocaman bir ağaç olduğunu unutma dercesine..
Bu bir karpuz sanıyorum. Yaprağının üzerindeki çekirdek ona benziyordu. Yine yedikten sonra o minik mucizeyi toprağa koymuşum. Hayatın sonsuz döngüsü karşımda boy göstermiş, yenilenmiş geri dönmüş, anlamamı bekliyor.
Bu saksımdaki yeşil bir bitki. Kopmuş dalını suya koymuştum. Kopmuş bir dal.. Köklendi, yaşıyor. İki yaprağı var üzerinde. İki yaprağıyla suda pes etmeden hayatına devam ediyor.
Ölüme çare yok.. Ölümcüller her yerde,çirkin ve kirli ellerini uzatıp duruyor.
Ama biliyor musun?
Hep hayat kazanıyor.
Güzel ve iyi, sessiz ve derinden yoluna devam ediyor.
Ve göreceksin, yine yeşillenecek... Dallarını kırsalar, köklerini kopartsalar, yapraklarını yolsalar da hiç fark etmez. Yine yeşillenecek.
Aksini kabul etmiyorum...
O kadar...
- Ağustos 31, 2020
- 11 Yorum