Tamam artık en başından anlatıyorum.  Pazartesi sabahı erkenden yola çıktık, istikamet Alaçatı. Sakız'a geçmeden önce bir gece burada kalacağız.

Aynur'u biliyorsunuz. Gelinimiz demek nedense pek garip geliyor, o benim kardeşim, çocukların Aynur Ablası,
canımızın içi.

Aynur'un ablası Tezer ve eşi Zafer bu sene Alaçatı'da Antmare Oteli'nin işletmesini aldılar. Tam bir macera. Mayıs ayında,bir anda otelleri oldu :)

Butik otel. Doğrusu adı butik ama kendisi kocaman :) Bahçesi ömürlük. Odalar ferah. Sürekli esen rüzgârı ile yaz sıcaklarında harika. Zaten sörf alanının hamen yanında.

Daha da güzeli mutfağı. Mutfakta hiç yabancı yok. Teyzeler, anneler, ablalar evlerindeki gibi oradalar. Hepsi birbirinden maharetli ve titiz. Gülümseyen yüzleri ve enerjileri de cabası :)

İşte biz gidişte ve dönüşte birer gecemizi oraya ayırdık.


Bilgiç hemen kendisini havuza attı.


 Zafer  küçük bir tekne turu yaptırdı.


Eylül 'e Neşeli Ayaklar partisi yapmamız dün gibi,  ne zaman büyümüş bu kadar :)


Sörfün değişik versiyonları :)


Begovilleri görünce dayanamadım :)


Metos kendisine kitap okumak için nefis bir köşe buldu.


Kerem bana yengeçleri gösterdi ve taş sektirdik.


Çenebaz iki kaya arasında yengeç fotoğrafı senin için :)


Ertesi sabah erkenden gün doğumunu karşılamaya sahile indim.


Bu fotoğraflarımı sizlerle de paylaşmıştım :)


Son olarak da bu küçük ayrıntıları koyayım.


Aynalı yatak başı beni Görele'ye, babaannemin yatağına götürdü bir anda.


Bahçedeki vişne kavanozları Aynur'un,  likör olmayı bekliyorlar :)


Ve erkenden Çeşme'ye yola çıkarken yolluğumuz da unutulmadı. Sıcacık tostlar, meyveler, kuruyemiş ve salatalık. Hem sadece bize özel de değil ha, her konuğa böylesi jestleri var :)

Eveet bu harika molanın ardından artık feribota binebiliriz.


Hoşçakal Çeşme, haftaya görüşmek üzere :)