Nostaljik Pazartesi

Ağustos 24, 2020

Dün 65 kilo domatesle haşır neşir olunca bu yazım geldi aklıma. Belki birilerinin işine yarar :)

Bu arada bir kaç senedir domateslerin yarısını soyarak yapmaya başladım yeniden. Özellikle bahçe domateslerinden yaptığım kısmını. Tenceredeki kaynar suya atıp biraz bekletiyorum, kabuğu olduğu gibi soyuluyor üzerinden. 

Şimdi gidip her yeri domates olmuş mutfağımı temizlemem gerekiyor. Girişmişken kıyı köşe toparlamalı ama hâlâ halim yok. Gözlerimi bir açabilsem.


11 Eylül 2014 Perşembe

Domates Güzeli Handan Gruda Bildiriyor:-)

Son tencerenin içine biraz da biber doğradım, o da pişsin, işlem tamam:-) 


Ama dur baştan anlatayım. Her sene domatesi yaptım derim de hiç nasıl yaptığımı söylemedim sanırım. Belki birilerinin işine yarar:-)

Öncelikle kaplar ve yıkanmış kapaklar tezgâhtaki en ergonomik yer olan ocağın yanına dizilir.

Domatesler bitmiyo bitmiyo diyerek yıkanır. Tabi hepsi bitmez, zira evdeki kap kacağında bir sınırı vardır. Olsundur. Birazdan yıkama işlemine devam edilebilir, şimdi doğramaya geçelim.

İlk zamanlar domatesi soyup tencerede pişiriyor sonra da blenderdan geçiriyordum. Soymadan pişirirsem çekilirken kabukları kalıyordu hoş olmuyordu.

Takdir edersiniz ki bu gayet meşakkatli bir işti, üstüne üstlük domatesin en faydalı kısmı da gitmekteydi. ( Gerçi kabuklardan da çorba yapıyordum ama yine de aklım kalıyordu orada)

Neyse sonradan soymadan yapma kısmını öğrendim. Ki senelerce kullandığım minik mutfak robotunu bırakıp büyüğünü almamın sebebidir bu metod:-)

Nerde kalmıştık, güzelce yıkandı ya, şimdi de hepsi dörde bölünür. Ve porselen bir tabağın altına sürmek suretiyle bileylediğimiz bıçağıyla ( Ba ba ba ba, bir cin fikir daha verdim bu arada:-)  hazır bekleyen mutfak robotunda çekip tencereye koyulur.



Arada karıştırmak suretiyle pişirilir.

O pişerken boş durulmaz tabi, yenileri yıkanır, doğranır, bir sonraki postaya hazır edilir.

İçine bir şey ekliyor musun Handan?

Hayır canlarım, benim domatesler sade . İçine hiçbir şey katmıyorum. Tuzsuz, yağsız tek başlarına pişiyorlar.

Piştikten sonra benim gibi tencereden boşaltma özürlüyseniz, en büyük boy cezve ile kaynar halde kavanozlara hiç boşluk kalmayacak şekilde doldurulur. (Doldururken sağlıklı, huzurlu, keyidli sofralarda ağız tadıyla yensin diye dua da ederim ben hep:-) Can çağrılır- ya da siz onu çağırmayın tabi, sıkıca kapak kapatacak herhangi birisi de bu işi görebilir- yeni kapaklar sıkıca kapatılıp, ters çevrilerek konulur.

Soğuyana kadar bu şekilde dursunlar.

Kapak iyi kapanmamışsa sızıntı olabilir. Panik yok, o kavanoz tencereye boşaltılıp kaynatılarak yeniden aynı işlem yapılabilir. Yine de siz kapakları sıkı kapamaya bakın, İzmir'de bir keresinde sabah mutfağa girdiğimde tavana kadar domates kaplıydı:-)  Gülücük koydum ama o sırada hiç gülmüyordum takdir edersiniz ki. O günden beri kavanozları üzerine bir örtü seriyorum ki, fışkıracaksa da tavana ulaşmasın.

Şimdilik bu önemli mevzu ile aklıma gelenler bunlar. Sanırım son tencereler de pişmiştir. Masanın üzerinde onlara yer açmalıyım.


Ah,bir şey daha.. Ne kadar kaynatmalıyım derseniz, yakmadığınız sürece ne kadar kaynatsanız fark etmez, çok pişerse o kadar likopen açığa çıkar:-)  ( Bknz)

Sonradan aklıma gelen not : Kapak sayısını kavanozdan bol tutun, kapatırken işe yaramayan çok sayıda çıkabiliyor. Sonra vıy benim kavanozum var ama kapağım yok, uy nereden kapak bulsak falan demeyin, benden söylemesi.

Benzer yazılarım

21 Yorum yap

  1. bitti gitti, afiyetle yemek nasip olsun

    YanıtlaSil
  2. 65 kiloyu kaç aile için yapıyorsun peki..
    Sadece kendimize deme, şok yaşarım burda, haberin olmaz 😁
    Gerçi sen sadece domates yapıyorsun. Herşeye konulur sonuçta. Böyle düşününce az bile belki. Değil mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anneme de veriyorum Hayalperest :) Bütün yemeklere kullanıyorum evet, normalde kalırdı biraz ama bu sene herkes sürekli evde olunca son kavanoza kadar bitirmişiz, o yüzden çok yapmam gerekti.

      Sil
    2. Anladım. Sen kışın hiç dometes almıyorsun. Ne güzel.
      Rabbim sağlık ve afiyetle yemeyi de nasip etsin.

      Sil
  3. merhaba nasılsınız?

    YanıtlaSil
  4. 65 kilo mu dedin!!! bravo valla kolay gelsin,yapmak bir yerde hadi bir de koyacak yer lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aylardan sonra ilk defa markete çıktım Mehtap, malzeme aldık Can raf yapacak mutfağa. Eski raf metaldi, bu sefer ahşaptan altı tekerlekli yapacağız ki kolay girip çıksın.

      Sil
  5. komikçiiiii :) bi de atmış beş kilo ne yaaa :) yoksa bodrumda kaçak göçmen mi saklıyosunuuuz :)

    YanıtlaSil
  6. Ellerine sağlık. Kapak konusu hakikaten doğru, aynı şey benim erik reçelleriyle başıma gelmişti :)

    YanıtlaSil
  7. emeklerine sağlık, güle güle yensin inşallah:)

    YanıtlaSil
  8. Biz bu sene üç kasa domates konservesi yaptık. Üç ev yiyeceğimiz için anca yeter. 65 kiloyu sen tek başına mı yapıyorsun? Öyleyse helal olsun sana. Biz konu komşu toplanıp yapıyoruz yoksa çok zor geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarısını Can yıkadı, hiç yardım almadım diyemem şimdi :D

      Sil
  9. Ben de yaptım on beş kilo kadar az önce :) Bu yazıyı daha önce okuduğum için son anda kabukları atmaktan vazgeçtim, bizim Handan çorba yapıyordu diye aklıma geldi:)
    (Not: Hiç yüz yüze karşılaşmadan arkadaş hissetmek ne güzel bir duygu)
    Evet şu sizin meşhur kabuk çorbasının özet bir tarifini alabilir miyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir özelliği yoktu aslında. Kabukları suda pişirip süzerek suyuna şehriye çorbası pişiriyordum Evde Yazar :)

      Gerçekten de çok güzel bir duygu :)

      Sil