Nostaljik Pazartesi
Mart 25, 2019Bugün benim anne olma günüm , dolayısıyla "küçük anne" etiketiyle yazdığım yazılardan birisine nostalji yapalım dedim :)
25 Ağustos 2017 Cuma
Çocuğum İçin Önemli Olan Ne?
Çocuğunuz için İngilizce önemlidir diye yazıyordu reklâmda.
Bana göre çocuğunuz için en önemli şey onunla vakit geçirmeniz ve bol bol sevmenizdir, başka hiçbir şey değil.
Parmakları kukla gibi oynatmak en elektronik oyuncaklardan değerlidir, seleye çorap atmaca oynamak tablette kendi kendine basket oynamasından değerlidir.
Sürekli yanında durmak değil ama yanında olduğunuzu hissettirmek, sıkılıp yanınıza geldiğinde on dakika yanına oturup yeni bir oyun kurmasına yardım etmek yeterlidir çoğu zaman.
Ağzınızı her açtığınızda ödevlerden, sınavlardan söz etmek yerine güzel şeylerden, hayallerden, sevgiden, hatıralardan bahsetmek..
Onu her türlü kursa koşturmak yerine mutfakta karşılıklı sütlü kahve içmek, onun asıl sevdiğini bulup ona eğilmek değerlidir.
Ben çalışkan bir öğrenciydim. Sınava girmek istemediğimden ne kolej ne anadolu lisesi hiçbirine gitmedim. Yabancı dilim fransızcaydı. Üniversite bitene kadar da o dili gördüm. Gramerini öğrendim konuşma sıfırdı. Okul bittiğinde dil kursuna giderim diyordum. Öyle de oldu, yüksek lisansı kazanınca mecburen bir sene ingilizce kursuna gittim.
İşe girdiğimde kolej mezunları üçüncü dereceden dil tazminatı alırken ben ikinci dereceye de yükseldim. Evet kırık dökük ingilizcem var, kendimi zar zor ifade ediyorum. Ama hayatımda hiç ingilizce konuşmak zorunda kalmadım ki.
Üniversiteden mezun olduktan sonra eline diyeceği cümleleri yazıp vererek İngiltere'ye yolladığımız arkadaşımız vardı. Şu an hem fransızca (fransızla evlenip orada yaşadı bir müddet) hem ingilizce şakır şakır konuşuyor. Gerekince öğreniliyor demek ki.
Çocuklarım devlet okuluna gittiler. Ekstra tek kurs aldırmadım. İkisi de lisede hazırlık okudu (Bilgiç ortaokulun son iki senesinde de iyi ingilizce gördü) şu an çatır çatır konuşuyorlar.
Küçüklükleri bakkala giderken araba plakası okumak, karıncalara kırıntı atmak, bahçede suyla oynamakla geçti. Dershaneye sınavlardan önceki sene gittiler sadece. Okul seçerken eve en yakın olmasıydı benim için önemli olan. Evde bol bol oynadılar, uyudular, tembellik yaptılar.
Lütfen panik olmayın. Çocukları olmadıkları şeyler olmaya zorlamayın. İki yaşında matematik öğrenmesi gerekmiyor. Annesine bol bol sarılıp usandırıcı sorularına cevap alması yeterli.
Dönüp baktıklarında içlerini sıcacık yapan bir çocuklukları olması onlara verebileceğimiz en büyük hediye. İngilizce, matematik ve diğer bir sürü zamazingo her zaman öğrenilebilir, çocuklukları ise sadece kısacık bir dönem...
Bana göre çocuğunuz için en önemli şey onunla vakit geçirmeniz ve bol bol sevmenizdir, başka hiçbir şey değil.
Parmakları kukla gibi oynatmak en elektronik oyuncaklardan değerlidir, seleye çorap atmaca oynamak tablette kendi kendine basket oynamasından değerlidir.
Sürekli yanında durmak değil ama yanında olduğunuzu hissettirmek, sıkılıp yanınıza geldiğinde on dakika yanına oturup yeni bir oyun kurmasına yardım etmek yeterlidir çoğu zaman.
Ağzınızı her açtığınızda ödevlerden, sınavlardan söz etmek yerine güzel şeylerden, hayallerden, sevgiden, hatıralardan bahsetmek..
Onu her türlü kursa koşturmak yerine mutfakta karşılıklı sütlü kahve içmek, onun asıl sevdiğini bulup ona eğilmek değerlidir.
Ben çalışkan bir öğrenciydim. Sınava girmek istemediğimden ne kolej ne anadolu lisesi hiçbirine gitmedim. Yabancı dilim fransızcaydı. Üniversite bitene kadar da o dili gördüm. Gramerini öğrendim konuşma sıfırdı. Okul bittiğinde dil kursuna giderim diyordum. Öyle de oldu, yüksek lisansı kazanınca mecburen bir sene ingilizce kursuna gittim.
İşe girdiğimde kolej mezunları üçüncü dereceden dil tazminatı alırken ben ikinci dereceye de yükseldim. Evet kırık dökük ingilizcem var, kendimi zar zor ifade ediyorum. Ama hayatımda hiç ingilizce konuşmak zorunda kalmadım ki.
Üniversiteden mezun olduktan sonra eline diyeceği cümleleri yazıp vererek İngiltere'ye yolladığımız arkadaşımız vardı. Şu an hem fransızca (fransızla evlenip orada yaşadı bir müddet) hem ingilizce şakır şakır konuşuyor. Gerekince öğreniliyor demek ki.
Çocuklarım devlet okuluna gittiler. Ekstra tek kurs aldırmadım. İkisi de lisede hazırlık okudu (Bilgiç ortaokulun son iki senesinde de iyi ingilizce gördü) şu an çatır çatır konuşuyorlar.
Küçüklükleri bakkala giderken araba plakası okumak, karıncalara kırıntı atmak, bahçede suyla oynamakla geçti. Dershaneye sınavlardan önceki sene gittiler sadece. Okul seçerken eve en yakın olmasıydı benim için önemli olan. Evde bol bol oynadılar, uyudular, tembellik yaptılar.
Lütfen panik olmayın. Çocukları olmadıkları şeyler olmaya zorlamayın. İki yaşında matematik öğrenmesi gerekmiyor. Annesine bol bol sarılıp usandırıcı sorularına cevap alması yeterli.
Dönüp baktıklarında içlerini sıcacık yapan bir çocuklukları olması onlara verebileceğimiz en büyük hediye. İngilizce, matematik ve diğer bir sürü zamazingo her zaman öğrenilebilir, çocuklukları ise sadece kısacık bir dönem...
16 Yorum
kesinlikle hak veriyorum ne kadar güzel çocuklukları olmuş :)
YanıtlaSilÇocuk oldular neyse ki Hatice, şimdi de genç oluyorlar, bunu izlemesi de başka keyif :)
SilBu yazdıklarının hepsinin altına imzamı atıyorum canım😊🌷🤚
YanıtlaSilAynı fikirde olmak güzel Yıldız :)
Silkesinlikle katılıyorum gerçekten de öyle bırakın çocuklar çocukluğun tadini çıkarsınlar😊 seviyorum seni güzel kadın sevgiler ❤😊🎈🌸❤
YanıtlaSilBir daha çocuk olamayacaklar... Ben de swni seviyorum canım :)
SilFransızca konusunda aynı beni yazıyorsun sandım, aynen tüm okuk hayatım boyunca gramer fransızca öğrendim. Yüksek lisans hazırlıkta ingilizce. Yurt dışındaki turistik gezilerde çat pat ingilizce konuşuyordum ama asıl öğrenme yaşamaya başladıktan sonra oldu. Hatta ilk iki yıl mevçcbur kalmadıkça ağzımı açamamıştım.
YanıtlaSilÇocuklara yaklaşımım konusunda da izinden gidiyorum.
İyi ki doğurmuşsun. Nice yıllara ❤️
Sen de öpe koklaya, keyifle büyütüyorsun GeCe, çocuklar geri dönüp baktıklarında sımsacacık hissedecekler :)
SilTeşekkür ederiz :)
Harikasınız...
YanıtlaSilElimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum Ebemkuşağı :)
SilAnne olma gününü kutluyorum, nice uzuuun yıllarda güzel anneliğinin keyfine varmanı diliyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ecehan :)
SilAnnelik zor zanaat be Handanım... Ama birşeyden eminim ki senin anneliğinden o kadar çok şey öğreniyorum ki... Mesela bu nostaji bana b,ir tokat gibi çarptı şu an... Sınava 2 ay kala o kadar test, sınavi deneme, yanlış, doğru, sıralama diye dilime pelesenk ettim ki bir an ahhh dedim... Sistemin beni ne hale getirdiğini ve mecburiyetten de olsa bunun hoş birşey olmadığının farkına varmam için bir işaret gerekliydi belki de... Ha bunları diyorum ama yarın aynı koşturmacanın içine de dalabilirim o ayrı... Gerginim, endişeliyim :/
YanıtlaSilNeyse sen beni anladın mevzuuyu uzatmayayım, günün anlamını da bozmayayım...
İyi ki doğdu ilk göz ağrın iyi ki sen anne oldun... Öğrendin öğrettin örnek oldun... İkinize de kocaman sarılıyorum hatta tekne kazıntını da unutmayayım üçünüze de sarıldım, öptüm
İyi ki varsınız ♥
En zor zaman sınav dönemleri. Hatta üniversite sınavı bile o kadar stresli değil, bir daha girer nasılsa diyor insan.
SilSenin dengeyi sağladığına eminim. Her çocuk farklı şey istiyor. Kimi zorlanmak kimi zorlanmamak. En iyisini annesi bilir :)
Sen de iyi ki varsın canım :)
Bende şuan çocuklarım için aynı şeyi istiyorum.
YanıtlaSilEğer isterlerse her şeyi zaten başarır onlar. Biz sadece destek olalım.
Bol bol sevelim, öpelim :)
Sil