Ağzımın Açık Kaldığı Anlar :)

Nisan 14, 2010

Çocuklar her zaman insanı şaşırtıyor. Her gün ya gülümseten ya gurur duyduğumuz bir sürü olay gerçekleşiyor. (Pozitif günümdeyim canım çıldırdığım anları görmezden geliyorum :)Ama ben "E pes yani" dediğim bir iki olay var onları anlatmak istiyorum burada .




Metehan henüz 7-8 aylık , bebek arabasıyla bol bol dolaşıyoruz onunla. Bir gün hava rüzgârlı ve serin, o da arabasında öne eğilmiş öyle duruyor.Ben de rüzgâr çarpmasın diye eğilip onu geriye yaslamayı düşünüyorum. Tabi ki hiç susmayan bir anne olarak bir taraftan da konuşuyorum:

-Hadi arkamıza yaslanalım oğlum.
Oğlum pat diye kendisini geri atıp yaslanıyor.

Yok canım daha henüz o kadar da değil, tesadüf olmalı, anlamasına imkân yok diyorum kendi kendime. Ama az sonra aynı olay yenilenip de ben arkamıza yaslanalım der demez yine kendisini geriye atınca Metehan, ağzım açık vaziyette eve dönüyorum.

Demek neymiş, çocuk küçük anlamaz falan denilmeyecekmiş :)



Yine Metahan, bu sefer iki yaşlarında. Akşam alış verişten dönüyoruz, hava kararmış. Benim ellerim torbalarla dolu olduğu için onun elini tutamıyorum. O da biraz karanlıktan ürktüğünden bir yandan eve doğru gidip bir yandan onu oyalamak için

-Aaa, oğlum bak gök yüzünde yıldızlar ne güzel gözüküyorlar! diyorum.

Küçük adam önümde duruyor, gökyüzüne bakıp:

-Bak anne bu Küçük Ayı bu da Büyük Ayı diyor.

- ?!!?


Gelelim Bilgehan'a.

Daha 5-6 aylık. Yavaş yavaş sebze püresine geçmeye karar verip patates, havuç ve kabağı haşlayıp ezerek yedirmeye çalışıyorum. Yok, olmuyor. Ağzının kenarlarından dökülüyor, bir türlü yutmuyor. Herhalde erken daha diyerek tabağı kaldırıyorum. Çok değil 20 dakika sonra ağabeyine yemek yediriyorum. O da patates, havuç ve kabak ama türlü şeklinde pişirilmiş. Allahım öyle bir bakıyor ki elime. Bu bit kadar, yemekle tanışması 20 dakika önce olan bebeğin bu yemeği canının çekmesine olanak yok, yok biliyorum ama yine de dayanamayıp ona da bir kaşık alıyorum ve ağabeyinin yemeğinden veriyorum. Az önce haşlamayı yutamayan oğlum büyük bir keyifle salçalı baharatlı yemeği mideye indiriyor :)



Yine yemek masası. Bilgehan'a bir yandan yemek yedirmeye çalışıp bir yandan da notaları söylüyorum. Müziğe o kadar meraklı ki (Diğer bir deyişle Power Türk karşısında geçiyor ömrümüz:) belki öğrenir diye düşünüyorum. 3 yaşlarında falan.

- Do re mi fa sol la si do...

Ben söylüyorum ama onun hiç ilgilendiği yok. Bir yandan oyun oynuyor bir yandan yemek yiyor. Dönüp bana bakmıyor bile.

Bir hafta falan sonra. Yine yemek masası. Bu sefer renkli harfleri dökmüşüz masaya. Bir yandan yediriyorum bir yandan harfleri söylüyorum.

-Bu B.. Bu A.. Bak bu R..

Re der demez oğlum bana bakıyor ve tam da doğru seslerle

-Do re mi fa sol la si do diyor.

Demek ki neymiş, çocuk dinlemiyor ve ilgilenmiyor sanmıyormuşuz, kimi çocuk hiç ilgilenmiyor gibi gözükerek de kaydediyormuş bir çok şeyi :)

İşte böyle.

Çocuklarla her gün yeni sürprizlere gebe. Hepsinin de güzel ve neşeli sürprizler olmasını diliyorum.

Benzer yazılarım

4 Yorum yap

  1. Çok tatlılar maşallah...

    YanıtlaSil
  2. cok tatlılar annesı.bende o gunlerı gorurmuyum acaba.

    YanıtlaSil
  3. Darısı başına :) Nice nice güzelliklerini yaşayacaksın Dolunaycım.

    YanıtlaSil