Akşam Sefası

Haziran 05, 2020

Güneş papatyalarımın üzerinden geçerken oturup izledim. Papatyalar dediysem bir kök papatya aslında. Senelerdir satın aldığım papatyaların sarı tohumlarını serperim saksıların üzerine. İlk defa bu sene minik bir tane gördüm,  nasıl mutlu oldum. Derken o bir tane büyüdü büyüdü, minicik bir papatya bahçesi yarattı. İşte o minicik bahçeme, sabahın ilk, akşamın son saatlerinde güneş vuruyor. Bana verdiği hediye için doğaya teşekkür ederek seyrediyorum ben de.


Balkonum katalog balkonları gibi değil. Saksılarım doluda kırıldı. Yeni aldım güya ama sonra o kırık hallerini sevdiğime karar verdim. Yukarıdan suladıkça alttaki saksıya süzülmesini sevdim, bir tanesini kalbe benzemesini sevdim. Çiçeklerim şıkır şıkır değil. Sokuşturduğum çekirdeklerden çıkan fidanların ne olduğunu bilmiyorum örneğin bu defa.


Dışarıdan toplayıp toplayıp getirdiğim akşam sefaları, kocaman bahçelerim varken hiç çıkmamışlardı, bu balkonu sevdiler. Afacanlar bütün saksılara da yayıldılar. Şimdi onların büyümelerini izliyorum. Sardunyalar bir açıp bir soluyorlar.



Kayagülü nereden nasıl geldi bilmiyorum. Karanfilin bir tanesini bir dal karanfilden köklendirdim.



Başına buyruk bitkilerim var.

Onlara dokunmayı, koklamayı, öpmeyi seviyorum. Her birisinin ayrı ayrı büyümelerini izlemeyi, farklı mevsimlerde topraktan başlarını çıkartmalarını, sanki kaybolup gitmişler diye düşünürken yeniden dal verip büyümelerini seviyorum. Otların arasından değişik bir yaprakla karşılaşınca heyecanla neye benzeyeceğini beklemeyi seviyorum.



Balkonumda şıkır şıkır mobilyalarım yok. Ama oturduğum sandalyem başımı da yaslayabileceğim kadar yüksek arkalıklı ve rahat. Masam seneler öncesinden kalma ama boyu tam uyuyor.

Mutluluk aldığım gıcır mobilyalarda değil.

Biliyor musunuz, taa ilkokuldayken öğretmenimiz bize fakir birisinin evinden bahsetmişti. Ben ilkokul zamanlarımı çok hatırlamam, bayram törenleri,  aktarma günleri gibi özel anları hayal meyal.  Ama o anlattığını unutmam hiç. Evde eşya pek yokmuş ama tertemiz,  örtüleri eski de olsa pırıl pırılmış. O yaşımda güzelliğini görmüştüm o evin. Bu yaşımda hâlâ güzelliğin bambaşka şeylerde olduğunu düşünüyorum.

Güzellik, orada otururken beni heyecanlandıran toprağın bereketinde, güzellik karşımdaki ağaçlarda, güzellik elimdeki çayın buğusunda, güzellik Can'ın komikliklerine attığımız kahkahalarda, güzellik bunalıp çıktığımda içime çektiğim nefeste, güzellik kuşların seslerinde.

İşte böyle.

Benü uzaylılar kaçırıp yerime kopyamı koymuş olmalı, uzun uzun yazmaya başladım son zamanlarda. Hiç böyle yapmazdım. Çeneme vurdu iyice :)

Benzer yazılarım

8 Yorum yap

  1. Papatyayı çok severim eşim yürüyüşe gittiğinde bir kucak toplamış vazoya koydum nasıl güzeller. Sen Yaz uzun uzun biz okuruz. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Solduklarında atmadan önce sarı tozlarını bir saksıya silkele Hülya, belki sende de çıkar :)

      Bakalım uzun yazmaklarım ne kadar sürecek :) Teşekkür ederim.

      Sil
  2. Ah o papatyalar çok severim 😊 ne anlatmışsın öyle gönlüne sağlık güzel kadın 😘....senin o güzel balkonun da bir gün seninle karşılıklı Çay içeceyim inşallah 😊❤ sevgiler canım benim 😊🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçeceğiz inşallah Özlem :) Benden de sevgiler :)

      Sil
  3. Papatyaları çok seviyorum diğer çiçeklerin de şahane, tıpkı güzeli gören kalbin gibi:)
    Uzun yaz böyle sevdimm<3

    YanıtlaSil
  4. katılıyorum yazdıklarına canım, keyfin bol olsun.

    YanıtlaSil