28 Günlük Meydan Okuma / 28

28. Bugün meydan okumanın son günü, neler oldu, koca bir ay nasıl geçti, meydan okuma nasıldı merak ettim..

Ve son gün :)

Bir ay ne çabuk geçti di mi :)

Başta Ezgi'ye olmak üzere katılan herkese öpücükler :)


Eğer birazcık vaktiniz varsa fotoğrafa tıklayıp şarkınızı almayı unutmayın :)

28 Günlük Meydan Okuma / 27

27. Bazı günler enerjin düşük uyanırsın ya da birşey olur modun düşer. Ne yaparsın da toplarsın ? Var mı sihirli bir kaç önerin ?

Şarkı listemden hoşuma giden birşeyler bulana kadar müzik araştırırım. Bu bazen hüzünlü bir şey de olabilir , zira neşeli enerjik şarkılar bana batıyordur belki o sırada, önemli olan hah işte bu diyebilmem.

Bazen şarkı bulamam, film seçerim. Genelde bu filmler de beni bol bol ağlatacak bir şeyler olur. Zira o sırada vücudumun ferahlamaya ihtiyacı vardır. Bu ağlatacak film konusunda pek zorlanmıyorum zaten.

Bloğa yazı yazacaksam keyifli bir konu ararım. Beni uğraştırıp kafamı dağıtacak bir şeyler. Şarkı falı hazırlamak örneğin.

Ev işi yapmak da iyi gelir, zira zaten büyük ihtimal kontrolden çıkmış ev beni sıkmıştır.

Konu ciddi ve gerçekten beni üzen bir şey varsa bünyem otomatikman kendisini kapatır anında uykum gelir. Bu huyunu çok seviyorum . Uyku her zaman iyileştirir.

Bazen de fotoğraf makinamı kapıp yollara düşerim.. Güzel şeylere odaklanmak,  temiz hava insanın sıkıntısını alıp götürür. Tebdili mekânda gerçekten de fayda vardır.

Vee tatil plânlaması yapmarım. Terapi gibi bir şey. İnsana enerji veriyor.

İçime oturmuş sıkıntı geçmiyor da patlayacak gibi hissediyorsam dua ederim. Fatiha, Felak, Nas , hangisi bana iyi geliyorsa onu tekrar tekrar okurum.

Bir de şükrederim. Şükür sebeplerimi sıralarken iyi hissetmeye başlarım.

Bazen de bırakırım dağınık kalsın. Kös kös otururum. Ama bu iş için bir iki gün veririm kendime çünkü çok uzatırsam beni iyice aşağı çekebiliyor.

İşte böyle birşeyler.

Haydi dün yürüyüş yaparken çektiğim fotoğraflardan birisine tıklayarak zımba gibi şarkınızı alın da havamız düzelsin :)







Bazen Akışa Bırakmak İyidir

Dün öğleyin saçlarımın dibindeki iki parmak beyazı artık görmezden gelemeyince kuaföre gideyim dedim. Ben daha görmezden gelirdim de, bugün geziye katılacaktım, millete ayıp olmasın amaç :D


Aslında alış verişe gitmem gerekiyordu ama artık markete uğrayıp akşam yemeklik bir şey alırım alış veriş sonraya kalsın diye planladım.

Evden çıkıp kuaförün önüne geldim  (beş dakika sürüyor, ekâbir adam olduğumdan kuaför bizim sitenin kapısında) , aaaa, pazartesileri kapalıydı bizimkiler.

Hazır giyinmiş çıkmışım, hava da çok keskin değil. Ya da ben cidden giyinme işini abartmışım. Haydi Kadıköy'e yürüyüp alış verişi yapayım bari dedim.

Can evdeydi , ona haber verdim. O zaman götüreyim ben seni dedi. Yürüyeyim , sen de o arada kahvaltını et, orada buluşuruz dedim.

Kadıköy'e keyifli yürüyüş sonunda bizimkilerle aynı anda buluştuk. Bilgiç de gelmişti.

Otopark Akmar Pasajı'nın yanında. Pasajdan geçip üst yola çıkarken aklımıza Manowar konser bileti sormak geldi. Bir hafta önce konseri öğrenir öğrenmez  Biletix'ten alacaktık. O sırada Capitol'deydik ve orada biletix gişesi var. Ama şansımıza bilet ertesi gün satışa çıkıyormuş, alamadık. Bir şey daha söyleyeyim, pasaja girmeden beş dakika önce Metehan'dan borç aldığım paraları geri vermek için para çekmiştik atm den. İşte tam bu şekilde Hammer Müzik'in önüne geldik, ve dadam, bilet satıyorlarmış. Buradan alınca biletix ekstra paralarını vermemiş oluyoruz, biletler de orjinal bilet görüntüsünde oluyor. Tek sorun kredi kartı geçmemesi . Bak sen şu işe ki biz de az önce para çekmişiz :) Bilet başına 21 TL kârdayız .


Gözlüğümün burna gelen o şeysi düşmüştü. Can gözlükçüye gidelim dedi . Üşendim. Sonra Bilgiç elektronikçi dolaşmak istedi. Baba oğul yolladım onları. ( Adamcağız benimle gezmeye gelmişti ama Bilgiç dakika başı bizi arayıp onu aliim mi bunu aliim mi diyeceğinden böylesi daha hayırlı olur dedik) Ben de vakit geçirmek için dolandım.


Dolanırken renki basamaklar görüp oraya döndüm. Derken bir baktım gözlükçünün önüne çıkmışım. Aaa. Gözülüğüm de tamir oldu böylece.

Oradan çıkışta bizimkilerle aynı anda kasaba vardık .

Alış veriş yapıp döndük .

Saçlar bembeyaz duruyordu .

Artık dibine o hiç sevmediğim spreyden sıkarım diye planlamıştım ki arkadaşım gezinin iptal olduğunun mesajını attı.

Kuaför kapalı diye sinirlenip , homurdanabilirdim de. Ama ben kendimi akışa bıraktım.

Yapmam gereken bir sürü şey hem de beni hiç uğraştırmadan kendiliğinden oldu.

Başka bir şey söylememe gerek var mı :)

28 Günlük Meydan Okuma / 26

26. Maddi ya da manevi neye ihtiyacın var ?

Enerjiye ihtiyacım var sanırım. Yıllar geçtikçe azalan bir şey bu enerji.

Ve sağlık tabi. Sağlığım yerindeyse geri kalanını ben halledebilirim.

Gün içinde kendimle başbaşa geçirebileceğim zaman dilimi. Aksi halde hasta gibi oluyorum.

Bir de şu hayalimdeki evim olsa. Bol yeşillikli, bahçeli, tek katlı. Tadından yenmez.

Bunların hepsi sevdiklerimle birlikte olmalı tabi.

Hahaha, bende dilek dileme takıntısı vardır. Metehan'a hamileyken her şeyi güzel olsun diye dua ediyordum ki aklıma gelmeyen bir seçeneği atlamayayım diye ;)

Nostaljik Pazartesi

Evimin içinde top patlamış gibi. Dün dışarı kartopu oynamaya çıktık, her yer kıyafet dolmuş. Bilgisayar odası zaten çöplük. Aksi gibi bir de içim sıkılıyor. Şöyle mutluluk verecek bir yazı seçeyim dedim. Bloğu ilk açtığım 14 yıl öncesinden.

 Ağustos 2005 Salı

Sevgiyle

Rüzgarın sesini Seviyorum, kayalıklara çarpan dalgaların beni ıslatmasını seviyorumyüzüme düşen kar tanelerini seviyorumdalından meyva kopartmayı sEviyorumsu birikintilerine basmayı seviyorumannemi seviyorumdaNs etmeyi seviyorum, kahkahayla gülmeyi seviyorum,babamı seviyorumyeni yerler görmeyi sevİyorumharfleri büyük basılmış rahat okunan kitapları seviyorumsinemaya gittiğimde gelecek programları izlemeyi seviyorum, kardeşimi seviyorum, yolculuk yapmayı seviyorumboğazı vapurla geçmeyi seviyorumkonsere gitmeyi Seviyorumilk gözağrımı seviyorumyürümeyi seviyorum,salatayı seviyorumyağmur sonrası toprak kokusunu seviyorumküçük afacanımı sEviyorum, ilkbaharın tomurcuklarını seviyorumyaz gecelerini seviyorum,sonbaharın rengarenk ağaçlarını seviyorum,kışın sıcak sohbetlerini seviyorum,haşlanmış mısırı seviyorumkola içerken burnumu gıdıklayan kabarcıkları seviyorum,seVdiklerimi kucaklamayı seviyorum,aydedeyİ seviyorum, bahçemde öten kuşu seviyorumarkadaşlarımı seviyorum,motosiklete binmeYi seviyorumyazı yazmayı seviyorum, fotoğraf çekmeyi seviyorummaviyikırmızıyı, sarıyıbeyazı,siyahı ve Onlardan gelen tüm diğer renkleri seviyorumsevdiklerime özel günleRdışında hediye almayı seviyorUm, sabahın ilk saatlerini seviyorumderin nefes almayı seviyorumgözünün içi gülen insanları seviyoruM...

28 Günlük Meydan Okuma /25

25. Alfabe oyunu gibi düşün. A-Z ye sevdiğim şeyler listesi. A denince aklına ilk ne geldi mesela ? Böyle tüm alfabeyi hazırla bakalım.

Hazır mısınız, başlıyorum. İlk aklıma gelenleri sıraladım. Yalnız A harfinden iki şey aklıma geliyor, ikisini de yazdım , hatalı sanmayınız :D

Atatürk
Annem   
Babam
Can
Çocuklarım
Dünya
Eğitim
Film
Gezmek
Ğğğğğğ (gargara yapıyorum, boğazım acıyo da :D)
Hayat
Işık
İstanbul
Jest
Kardeş
Leylak
Müzik
Neşe
Okyanus
Öz
Plak
Renkler
Sevgi
Şelale
Türkiye
Uyum
Ümit
Vermek
Yatak
Zaman

Dünden Bugüne

Sevgili Derya çok keyifli bir mim başlatmıştı, nihayet bugün fotoğraf albümlerime bakmayı başardım.

Dünden bugüne giyim tarzımızı göstereceğiz bu mimde. Seksenleri yaşayan bizler için pek komik olabiliyor eskilere bakmak.

Ama doğrusu bence ben fazla komiğe kaçmadan kıyısından sıyırmışım o modayı.

Ya da bana öyle geliyor :D

İşte size lise ve üniversite yıllarımdan bir demet. Gördüğünüz gibi bütün renkleri seviyorum .  Diz altı boru etek gibi şeyler dışında uzun ve bol ya da dar ve kısa etekleri seçiyorum. Genelde pratik ve rahat şeyleri giymişim hep. Kilo aldığım için bana yakışmıyor diye giymediklerim haricinde hemen hepsini hâlâ giyebilirim :)


En sade halim bu herhalde. Bu pantolonların bir ismi var mıydı yav.


Klasik seksenler. O gömleğim sanırım müzik korosunda giymek için dikilmişti. Kocaman vatkaları en iyi onda görüyoruz. Saç modeli de aslan yelesi olmuş, üstler kısa arkalar uzun.


Saçlar burada daha belli. Yine de pek abes kaçmamışız bence :) (Nihan sana tanıdık gelen birisi var mı burada ?)


Kloş eteklere bayılırdım. Belim çok ince değildi gerçi onun için olduğumdan şişman gösteriyor olabilir ama o kadar zayıftım ki , kötü durmuyordu.

Burada lady in red olmuşum :D Fakat asıl şoku annemin kıyafetinde yaşadım, ben onu hâlâ kullanıyorum, hahaha :)


Sene 87, liseden mezun olduğum gün gidip perma yaptırmıştım. Bir de kulaklarımı deldirmiştim. Bu saç o senenin modası, tepe kıvırcık gerisi yok :D Sonradan çok perma yaptırdım ama bir daha bu model kestirmedim :)


Şetland kazaklar ve omuzlarına yapıştırılan cırtcırtlı vatkalar.


En vatkalı ceketim bu, ama çok severdim onu. Yaz ve bahar için pek pratikti, olsa da alsam. Burada Kürşad'ın ilkokul mezuniyetinde şarkı söylüyoruz :)


1988. Üniversite ikinci yıl . Şu saçın önünü kıvırıp obuk subuk şekil verdiğimiz zamanlar :)


Nihayet doksanlar gelmiş. Ben taytı keşfetmişim.



Uzun saça perma zamanı :)


Bu kadar kotu bir arada bir daha giydim mi bilmiyorum :D Kolormatik gözlüklerim de o senelerde çok işime yarıyordu.



Ama en sevdiğim gözlük çerçevem bu kırmızı olan :) 23. yaşgünümden bu poz,  annem benim şimdiki yaşımdan üç yaş küçük babam da üç yaş büyükmüş :)


Burada çok kilo almış tam atmış üç kilo olmuştum. Allahım bana yine o kiloları göstersen :)



Şimdi şu eteği giysem battaniye topuna dönerim herhalde , zayıflık güzel şeymiş yaaa. Bak içimdeki kazağı da hâlâ giyiyorum. Onun üzerine Kürşad çok sevdiğim bir albüm kapağının resmini bastırmıştı, kıyamam hiç. Hâlâ da sapasağlam, üzerinden 23 yıl geçmiş.


İşte böyle.

Şimdilere bakarsak .


Çok çok arada böyle giyinsem de


Genelde pantolonları bırakamıyorum.





En zayıf hallerimi cımbızladım :D ( Ay rejim yapıyorum ya, kiloya takmış durumdayım idare edin anacım :)

Kıyafetlerimin hiçbirisi modaya uygun falan değildir. Kendi bedenime göre sevdiklerimi alıp paralanana kadar giyerim.

İşte benim zaman tünelim böyle.

Deryacım sayende sabah sabah zamanda yolculuk yaptım. Teşekkür ederim bu keyifli mim için.

Ben de Merih 'i , Biz Kimiz Kadınız Kadriye'yi ve de Mai Kadriye'yi ebeliyorum :)

Not: Şimdi fark ettim ki üniversitede beni tanımlayan halimi koymayı unutmuşum. Anneme gidince dizime kadar folklorik çoraplarımla olan fotoğraf bulmalıyım. Babaannemin artık yünlerden ördüğü renk renk dizime kadar yün çoraplarımı bütün kış giyerdim.

28 Günlük Meydan Okuma / 24

24. Farklı şehirlerdeyiz ya da aynı yerde bile olsak herkesin önerisi kendine özel olur eminim. Bulunduğun şehir ile ilgili öneri listesi şahane olur bence. Bir günüm var neler yapabilirim orada ? Nerede leziz birşeyler yiyebilirim bir düşün bakalım ?

Ama ben bunu daha geçen gün, liste hazırlarken İstanbul'da gezeceğiniz yerleri uzun uzun yazmıştım ya.

Neyse kısaca yemek yenilecek yerlerden bahsedeyim.

Aslında bu konuda pek fazla seçeneğim yok, zira hep bildiklerime gittiğim için yeniliklere çok açık değilim.

Kadıköy Çarşı'sındaysanız, Çiya'ya gidin. Üç tane var , üçü yanyanadır zaten. Özellikle yemekleri harika. Mumbar dolmasından, analı kızlıya, bulgur köftesinden içli köfteye seçenek çok.

Moda'daysanız Köyüm Pide . Görele'li biri olarak Görele usulü açık köy peynirli pidesine bayılıyorum. Pide istemezseniz de yemek seçeneği çok bol, her şey var.

Acıbadem Caddesi'nde Kukis'in kahvaltısı çok güzel. Milyon tane seçenek yok içinde, yani yazık oldu diye üzülmüyoruz kalanlara, peynirler zeytinler tazecik, ekmeği simiti çok güzel. Sınırsız çay. Kahvaltıyı çoktan yapmış olanlar için pastası , keki ,mmm :)

Yine Acıbadem'de Çanak yemek için güzel . Yine sulu yemekler , yanısıra kebaplar var. Katmeri de nefis.

Üsküdar'da Kanaat Lokantası var. Ben pek sevmiyorum gerçi, en suratsız servis oradadır ama en ünlü lokantası orası.

Üsküdar'da Paşalimanı'na gidip sahildeki Beltur'a oturmayı çok severim. Denize sıfır. Yemekler de fena değil. Kahvaltı da var.

Karaköy'de Namlı güzel. Gidip vitrinden istediklerinizi seçerek kendinize kahvaltı hazırlatabilisiniz. Yiyemediklerinizi de satın alıp evinize götürün.

Hazır oraya gitmişken Güllüoğlu'na uğrayıp tatlınızı da alın. Diğer Güllüoğlu şubeleri bununla aynı değildir.  Orjinal yeri burası.

Sanırım bu kadar yeterli şu an için.

Aa unutmadan bizim balkonun keyfi de yaz kış başka güzel oluyor. Harika pizza yaptığımı söylemiş miydim :)


28 Günlük Meydan Okuma / 23

23. Neler Yapıyorum yazısı hazırlıyoruz. Maddeler için benim bir yazıma bakabilirsiniz. Örnek yazı linki için buraya bir tık.

Hımmm neler yapıyorum bakalım ben.


Okuyorum: Uğultulu Tepeler 'e başladım ama bir türlü okumaya sıra gelemedi. Ay sonuna kadar onu bitirmeyi düşünüyorum.


Dinliyorum: Dinlediğim belirli bir şey yok aslında. Spotifydan ruh halime ne uyarsa onu açıyorum. Genelde albüm olarak dinlemeye çalışıyorum. Ama yürüyüş yaparken irlanda folk şarkıları çok iyi geliyor.



İzliyorum : Ejderhanı Nasıl Eğitirsin ve Alita'ya gittik sinemada. İkisi de eğlenceliydi.


Yapıyorum : Rejim yapıyorum. Ama pek başarılı olduğum söylenemez. Metabolizmam inatçı çıktı .  Eh kırklı yaşlarının sonunda , rejim yapmaktan yalama olan bünye zorluyor tabi. Bakalım hangimiz pes edeceğiz. Topu topu 15 kilocuk verecektim oysa.


Plânlıyorum : Yaz tatili planları yapmaya çalışıyorum. Soğuk kış günlerinde insana terapi gibi gelen bir şey bu. Bir de belirli bir tarihimiz olaydı.


Yazmaya Başlıyorum : Aklıma bir hikâye fikri geldi becerebilirsem onu yazacağım. Şöyle uzun uzun yazabilsem ne güzel olurdu ama üç beş sayfaya da razıyım :)


Örmeye Başlıyorum : Hahaha, İstanbul'a taşındığımdan beri hiçbir şey örmedim herhalde. Aslında bileklerim ve parmaklarım zorluyor ama Antalya'da Can'ın ablası yün dükkânı açtı, görünce dayanamayıp aldım. Belki kalın ip ve şişle bir şeyler yapabilirim.

Yapmam Lâzım : Saçlarımı boyatmam lâzım. Artık beyazlar iyice uzadı. Bir de bahar geliyor, kıyı köşe temizlik zamanı.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar :)

28 Günlük Meydan Okuma / 22

22. İnanıyorum bu yazı faydalı olacak, bildiğin şeyler hakkında ipucu verebilirsin. Ne bileyim mutfak ipuçları ya da fotoğraf ile ilgili ya da şu an hiç aklıma gelmeyen birşeyle ilgili.. İpuçları hayati önem taşırlar, içlerinde deneyim barındırırlar..

Şimdi gözlerini sayfanın sağına çevir, bak orada Cin Fikir etiketim var. Tıkla bakiim ona. Bilimum ipuçlarım orada gizli, domates püresi nasıl yapılırdan çamaşırdaki renkli lekeler nasıl giderilire bir sürü şey anlatmışım :)

Sanırım her bi konuyla ilgili yazmışım ben yaaa :)

Düşünüyorum şu anda ekleyecek yeni bir fikrim var mı diye .

Hımmm.

* Eğer sürekli ocağı söndürüp ütüyü fişten çektiğinizi falan unutuyorsanız bunları yaparken yüksek sesle fişi çekiyorum şimdi, kapıyı kilitliyorum diye söyleyin. Genellikle aklımızdan bin bir şey geçtiği için o an yaptığımıza dikkatimizi vermiyoruz. Yüksek sesle söylemek bizi o olaya odaklıyor.

* Beli kalın lastikli bir eşofman alacaksanız o lastiğin dikili olmasına dikkat edin. Değilse de siz bir kaç yerinden dikerek tutturun ki her yıkamada ikiye katlanıp burkulmuş lastikle uğraşırken zıvanadan çıkmayın.

* Okuldaki hayatından fazla bahsetmeyen çocuğunuzla akşam yatmadan önce sohbet edin. Uyumamak için bülbül kesiliyorlar o ara :D

Sanırım bu kadar yeter. Daha fazlası için etikete tık tık :)

Rejim Yaparken Kilo Almak

Üç gün evden ayrıldım, döndüğümde 2 kilo artmış gözüküyordum.

Hava değişimi, yol falan ,şişmiş olmalıyım dedim. Tamam rejim yaptım diyemem ama kilo da almamam lâzımdı.

Şimdi bir hafta sonunda tartıldım ve yarım kilo almışım.

Bu hafta boğazım acıdığından evden çıkıp yürüyemedim. Bir iki de pastil almışımdır. Düşünüyorum, düşünüyorum, ben kendimi mi kandırıyorum rejim yapıyorum diye acaba. O hayal bir açlık mı, rüyamda mı yiyorum. E ama Bilgiç vermiş kilo. Aynı şeyleri yiyoruz.

Ay metabolizma ben senin.

Neyse.

Dünden beri canımı sıkan başka bir konu daha var.

Bizim balkondaki Kırpık'ı kaçırdım. Akibetini merak ediyorum.

Valla kötü niyetim yoktu. Anası babası gelip duruyor, uçarsa çekeyim diye kamera kurdum balkona. Ama dolabın üzerinde Can'ın bir ödülü var, önümü kesip duruyor. Şunu kaldırayım oradan dedim.

Ay kanatlarını açıp açıp gıpraşamayan kuşun uçacağı tuttu iyi mi?

Gitti ağaca kondu. Anası babası gelince gelir , ben balkondan uzaklaşayım da korkmasın dedim ama getiremediler yavruyu geriye.

Pufff.

Umarım kargalar, martılar ya da kedilere yem olmamıştır.

Şapşal kuş, ne uçuyorsun. Annen baban benden kaçmıyorlar da.

Neyse, üzüldüm oldukça. Ama yapacak bir şey yok.

Yalnız çok ilginç balkonu hiç pisletmediler. Konup gittikleri arka balkon pislik içinde olduğundan ön balkonuma sokmamaya çalışıyordum ben onları. Bir tane pislik yok. Onca gün yuvada oturdular üstelik. İlginç. Kuş kişisi yuvasına pislemiyor mu nedir. (Hayır efendim, pisletiyormuş da bizimki dolabın tepesinde olduğundan ben görmüyormuşum. )

Ay iki konu da birbirinden içimi sıktı. Gidip şu kitabıma gömüleyim ben biraz (O da mutlu bir şey değil ya, neyse ) Sonra da kendimi temizliğe vereyim.

Ne yedim ben bu hafta yaaa, cidden çıldırıciğim :/

28 Günlük Meydan Okuma / 21

21. Herhangi bir konuda eleştiri hazırlayabilirsin, telefon uygulaması, kitap, müzik ya da restoran ne istersen sana kalmış.

Bu konuda kolaya kaçıp eski bir yazımla sizi buluşturacağım. Beatles'in Rubber Soul Albümü'ne yakından bakalım.

Beatles benim için amcamlarda geçirdiğim tatiller, Alper Abimin odasında Gülay'la barbi bebek oynadığımız yıllar demek. Teypte çeşit çeşit albümlerini çalar, zaman zaman eşlik eder zaman zaman bebeklerimize dans ettirirdik :)

Bu albümse kendime ilk aldığım albümü. Doğrusu dün akşama kadar ne zaman çıkmış neyin nesiymiş hiç ilgilenmemişim. Kültür Sanat Mevsimi etkinliğindeki madde bir albümden bahset demese yine de bakmazdım sanırım :)

1965 yılında -ilginç bir şekilde- benim doğum günümle Can'ın doğumgünü arasında kaydedilmiş bu albüm :) Beatles'ın altıncı albümü. Daha derin konulara inip müziklerini başka bir seviyeye taşıdıkları albüm olduğunu söylüyorlar.

1965 yılı Aralık ayında piyasaya çıkmış, İngiltere'de dokuz haftasında bir numara olarak toplamda 42 hafta listelerde kalmış.

14 şarkı var. (Şarkı isimlerini şu siteden aldım, linkleri de gelmiştir umarım. Gelmediyse de gidip bakabilirsiniz, tam bir Beatles hayranları sitesi. Yalnız n yazık ki İngilizce, Türkçe kaynak bulamadım)

Drive My Car
Norwegian Wood (This Bird Has Flown)
You Won't See Me
Nowhere Man
Think For Yourself
The Word
Michelle
What Goes On
Girl
I'm Looking Through You
In My Life
Wait
If I Needed Someone
Run For Your Life

Ben en çok In My Life'ı seviyorum. İlk zamanlar sadece müziğiyle vuruyordu, derken ben ingilizce öğrendim ve yaşım da ilerledi, bir baktım sözler bambaşka etkilemeye başlamış.

Michelle ve Girl ise insanı yürekten vuran aşk şarkıları. İnsan her dinlediğinde aynı şekilde etkilenebilir mi?

Ve Nowhere Man,

Nowhere Man, please listen
You don't know what you're missing
Nowhere Man, the world is at your command

Neyi kaçırdığını bilmiyorsun, dünya senin emrinde sözleri çok güzel değil mi sizce de. Şarkı yazmayı çalışıp yazamazken kendini hiçlikte hissedip yazmış bunu John Lennon.

Sözü fazla uzatmadan son olarak da albüm kapağından bahsetmek istiyorum.


Fotoğraf çekildikten sonra fotoğrafçı bir kartonun üzerinde slayt şeklinde gösterirken karton devrilip fotoğraf normal haliyle değil böyle ince uzun şekilde belirmiş. Bu halini sevmişler :) Ve dikkat ederseniz grubun adı yazmıyor kapakta. Herkes kim olduklarını bildiğine göre ne gerek var ki :)

Benim albüm eleştirim bu kadar olabiliyor canlarım. Haydi aşağıdaki fotoğraflardan sevdiğinize tıklayıp Beatles şarkınızı alın :)






İki Gevezelik Edeyim

 Öncelikle burada hiç Antalya fotoğrafımız olmadığını fark edip bir iki hatıra ekleyeyim.


 Bu cimcimeyi bol bol sevdik.


Dönüşte Porsuk baraj gölü kenarındaki bu çini dükkânında salep molası verdik. Yerdeki karolar beni benden aldı.



Gün batımı yolda da başka güzel oluyor. 24 saat kalmak için 18 saat yolda geçirsek de zaten amaç yol seyehati olduğundan keyifliydi.


Yapbozum bitti. Artık kitap okumaya döneceğim biraz. Şubat bitmeden kış okuma şenliğine bir iki kitap daha ekleyeyim :)


Bu sabah İstanbul. Yoğun bir sis vardı.


Ve okul kıranlarda bugün. Metos'un raporu vardı zaten ( Pazartesi akşamı ödümüzü koparttı, hem o hem de acildeki doktor. Neyse ki düşündüğü şey değilmiş ) , Bilgiç de robot yapma yorgunluğunu atma günü ilan etti. Metos bir dersi için film izleyip yazacaktı, biraz aksiyonlu manga uyarlaması Alita ile ne yazacak bilmiyorum ama biz eğlendik izlerken.




Sinema çıkışı eve yürümeye karar verdik.

Filmleri çekiştirdik, mangasını merak ettik, ben yeni yazacağım hikâyeden bahsettim, zamanda yolculuk kitap ve filmlerinin paradoksunum ne rahatsız olduğunu konuştuk,  yine Geleceğe Dönüş Serisi'nin en iyisi olduğunu bildirdik. 

Açan ilk erik ağacının fotoğrafını çekerken annemle klasik yürüme diye bana takıldılar. Erik ağacının ne güzel olduğunu söyledim onlara.

Okula giderken başlamıştık yol sohbetlerimize. Kitaptan müziğe, şiire, çiçeklere her şeyi konuşuyorduk. Hâlâ öyleyiz. Hayallerimizi anlatıyoruz. Küçüklüklerini hatırlayıp gülüyoruz.

Bir gün sonra bugünkü biz yok olacak,  sonuna kadar tadını çıkartmak gerek her ânın.