Kapılar, Pencereler, Şiir ve Şarkılar :)


Acılar vardır, bir de çaresizlikler


Ne zaman başladıysa benim öyküm


Yürüdük, kimbilir kaç yıl beraber


Bir yanımda aşk, bir yanımda ölüm


Durup durup kirlendim yaşadıkça


Aşktı beni yıkayan, arıtan su


Dünyamı saran bir uçtan bir uca


Hep o bir gün sevememek korkusu


Ben kalbimi o taşlarda biledim


Bütün pisliklerini yeryüzünün


Kazıdım hançerimle yeniledim


Son dakikasında bile ömrümün


Ben Tanrıdan başka bir şey istemem


Hep sevgiye açık olsun pencerem



Ümit Yaşar Oğuzcan




Sevdiğin fotoğrafa tıklayıp şarkını almayı unutma :)

Ne Bir Günmüş Hâlâ Bitmedi :)


Günün son saatlerinde yemeğimizi de yedikten sonra otele dönmek üzere kalkıyoruz.


Çok yedim, yürüyelim desem de on kilometre yol yürüttüğüm kocam yolda rastladığı iş arkadaşını görünce mutlu olup hemen taksiye bindiriyor bizi :)

Elindeki navigasyona rağmen otel çevresinde beş tur atıp bir türlü kapıya varamayan şöföre en sonunda dur deyip inerken bir bakıyoruz taksimetreyi açmamış. Yanımızda daha önce de burada taksiye binmiş arkadaş olmasa elli şekellik yere yüz şekel isteyen şöföre parayı öder çıkardık ihtimal. Plakasını çekip yetkilelere vermekle tehdit edince elli şekeli alıp gidiyor. Bunu yapan da müslüman yalnız, üzülmemek elde değil.



İsrail bayrakları o kadar çoktu ki. Bayramları varmış diye duydum ama bana sanki hep asılı gibi geldiler.




Osmanlı'dan kalma El Bahir Camii'nin önünde dua eden yahudiler beni şaşırttı, neden oradaydılar anlamadım.



Günün son ışıklarıyla son pozlar :)


Bizim de gölgemiz düştü bu tarihi duvarlara :)

İşte bir günlük uzun tatilimiz böyle geçti. Sabah otelden çıkarken bilgi aldığımız resepsiyondaki görevlinin emrini sonuna kadar yerine getirdik :) En az dört beş defa öyle  "ENJOY" dedi ki hani bilmesem küfür mü ediyor diye şüpheleneceğim :)

Bir günden beş günlük yazı çıkaran ailenizin bilogırı saygılarla huzurunuzdan ayrılırken son sözü resepsiyoniste bırakıyor ; ENJOY anacım!

Not: Tabii ki fotoğraflar bitmedi, yarın şarkı falımız var :)

Evden 1155km Uzakta Düşünceler Düşünceler

Çılgın rüzgâr bütün gün boyunca durmadı. İçimdeki bütün sıkıntıları uçursun istedim ama onun bile gücü yetmedi.


Hayatın bütününe bakmak çok yorduğundan ayrıntılara verdim kendimi. Uçuşan damlalara.


Takılan uçurtmaya, onun renklerine.


Minik kapı numaralarına.


Sokaklardaki burç simgelerine.


Gölgelere.






Kamuflaj olmuş minik serçenin sesine.


Heykele konmuş güvercinin rengine.


Hepsini bir bir topladım.




Ciddiyetle ve görev bilinciyle düşüncelerimin savrulmasını engellemeye çalışarak.


Oysa kuş gibi özgür


Rengârenk ve hafif olmak istiyordum sadece


Yafa'nın ortasında


Evimden 1155 km uzakta


Yaşlı Adam ve Deniz adlı o güzel restoranda


Gün batımına karşı otururken


Yüreğimde sadece bir huzur olmalıydı..

Tarihi Yafa

Daha internetten bakarken seveceğimi biliyordum, bir gün için oralara gitme sebebim işte burası. Biraz Mesta havası olan (Merak edenler şuraya) daracık sokakları, sanat galeri ve tarihi evleriyle Yafa gerçekten çok güzeldi.

Bundan sonra ben konuşmayayım, sadece sokaklarda kaybolalım.

Dur dur, önce şu şarkıyı çalmaya başla :)



Başladın mı?  Haydi gezelim.