Paris'te Bir Akşamüstü

Mayıs 30, 2015

Salı gecesi uyku tutmadan geç vakitlere kadar evde dolaştıktan sonra nihayet sabah oldu, biz de yola koyulduk.

Havaalanında uçağın kalkmasına yarım saat kala otelimizi ayarladık :)


Akşam saat dört buçuk gibi de oraya ulaştık.


Otelimiz küçük ama şirindi. Banyosunda kocaman pencere olduğundan diye düşünüyorum ağır otel kokusu yoktu. Karşıdaki apartmana bakıyordu ama apartmanlar eski yapı olunca hiç de sıkıcı olmadı dışarı bakmak :D

Doğrusu yatabilecek kadar temiz olması dışında bir şey beklemiyordum ama televizyonu, kliması, küveti, rahat yatağı (Gerçi yatağa yığıldığımda taştan da olsa anında uyuyacak kadar yorgundum ama:), hoş bir görüntüsü vardı.

Sırt çantalarımızı odaya bıraktıktan sonra yollara düştük.

Herşey bir anda olup bittiği için daha önceki gezilerim gibi hazırlanıp bakma imkânım olmadı. Zaten gezecek çok vaktimiz de yoktu, Eiffel'le başlayalım gerisi ne olursa artık dedik. Ne de olsa müzeleri falan dolaşamayacaktık.

Sadece gitmiş olmak için gitmenin bir anlamı yoktu, sakin sakin tadını çıkartamadıktan sonra :)


Doğrusu metal yığını gibi gördüğüm bu yapının bu kadar güzel ve seyretmesinin keyifli olacağını düşünmemiştim. Bol bol fotoğrafını çektikten sonra asansörle yukarı çıkmak için kuyruğa girip bir sürü vakit kaybetmektense sandviç alıp orada piknik yapmayı tercih ettik.


Sonrasında nehir kıyısına indik tabii ki.. 

Batobus hattını gördük. Bu tekne, Sen Nehri boyunca sekiz durakta ilerliyor. 13 € a aldığınız biletle gün boyu dolaşabiliyorsunuz. İster ring hattını hiç inmeden tamamlayıp geri dönün. İsterseniz her durakta inip orayı dolaşıp sonradan gelen başka bir tanesine binin. Tekne tamamıyla cam kaplı. Yaz olduğu için üst kısmı açılmış. Ancak camın üzerine resimler koymasaymışlar iyiymiş, oturduğun yerden görmesi de fotoğraflaması da zor. Sık sık ayağa kalkıp camın üzerinden çekmeye uğraştım.


Yine de bizim için çok güzel bir seçenek oldu. Hemen biletimizi aldık. Eski binaların hayranı olarak her gördüğümü çektim. Ama ne nedir derseniz, henüz o kısmını bilmiyorum pek :D Önce görüp sonra öğreneceğim bu sefer :)



İşte bu da bizim haritadaki iz düşümümüz :) Zaten Can zamanının çoğunu telefonundaki haritaya bakarak geçirdi :) Yok yok bir şey demiyorum, eğer o alet olmasaydı gezdiğimiz yerlerin yarısını dolaşabilirdik kaybolup durmaktan :) Londra'da metro çıkışlarında haritalar vardı, çıkar çıkmaz ne yöne bakıyorsun, çevrende ne var hemen görüyordun, burada da olsaymış iyiymiş, dışarı çıktığında öyle bakakalıyorsun etrafına, ne tarafa gideceğim şimdi diye :)

Tekne gezimize dönersek..


Notre Dame'da tekneden indiğimizde ışık harikaydı. Bulutlu bir gün olsa bu ışık oyunlarının güzelliği olmayacaktı, ne kadar şanslıyım diye düşündüm. Bu gezi büyülüydü sanki :)

Ve bir bina bu kadar mı incecik oyalı, her köşesi başka bir sürprizle dolu olur..



Google Earth ilk çıktığı zamanlarda orada merak ettiğim şehirlere bakmak hoşuma gidiyordu. Notre Dame'ın bir adacıkta olduğunu gördüğümde ne şaşırmıştım , o aklıma geldi geri dönerken..


Gün batmak üzereyken Louvre'a vardık. Aslında vaktim olsa üç gün bu müzeyi gezerdim ben ama sadece dışardan izlemek zorundaydım bu sefer .. (Can pek memnundu halinden tabi:)

Olsun, üst orta fotoğraftaki camlarda batan güneşi gördüm ya.. O renk cümbüşü ve güzellik.. Nasıl ihtişamlı ve kocaman bir yapı.. Önündeki cam piramiti saymıyorum, onu sevmedim.


Saat ona yaklaşıyor, artık güneş batmak üzere... Biz de Champs Elysee'ye ulaştık.


Bu koskocaman caddede Zafer Takı'na ulaşmaya çalışarak uzuun uzuun yürürken artık iyice acıkınca yemek molası da verdik. Ki herhalde bizim gezinin en pahalı kısmı buydu :D Şanzelize'de yemek de yedik demek dışında pek bir özelliği de yoktu ama neyse, olur böyle kazalar :D


Ve mutlu son..

Ha ha ha.. Tabi çok yemek yedim otele yürüyerek dönelim diyen Handan'ın ısrarı üzerine yapılmış bir saatlik yürüyüşü saymazsak..

Otele döndüğümüzde gece yarısını çoktan geçmiş, tabanlarımız patlamak üzere, zaten bir gece önce de heyecandan doğru dürüst uyuyamamanın verdiği uykusuzlukla gözlerimiz yarıya inmiş halde ama mutluyduk :D

Benzer yazılarım

20 Yorum yap

  1. Doğaçlama gezini seviyim ben senin :)
    Planlama yapmadan gezmek daha zevkli, zamanın elverdiğince...
    Eminim göremediğin yerlerde aklın kalmıştır ama anın tadını da çok güzel çıkartmışsınız anladığım kadarıyla... Ha birde fotolardaki ışıl ışıl gülmenden belli tabiki :)
    İyi ki gitmişsin Handan ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anın tadını çıkarttık gerçekten Şebnem:-) Çevreyi izleyip keyif aldık. İnsan zaten inanamıyor bir anda kendisini orada bulunca:-) İyi ki gitmişim değil mi♥

      Sil
  2. Müthiş!
    İlk kare sanki bir film afişi gibi...
    Ailen için verdiğin çabaların karşılığı olarak evren sana harika bir armağan paketi yollamış Handan.
    Keyfiniz daim, gezmeleriniz bol olsun....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de her şey o kadar güzel , tıkır tıkır işledi ki Zeugma, bir hediye aldığımı hissettim:-) Hepimizin dilekleri bu şekilde gerçekleşsin ...

      Sil
  3. Çok hoş bayıldım :)) Umarım ben de gidebilirim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Darısı başına diyoruz o zaman hemen Şenay:-)

      Sen benim kadar bekleme olur mu, çok uzak değil aslında hayallerimiz...

      Sil
  4. Hahahahaaa ben dusup oleyim kiz o zaman:)
    Dikis kursunun duzenledigi gezi olmasa ben hala gorememis olacaktim Paris'yi. Ama bizim gezecegimiz muze tadilatta olunca bizde sizin gibi dogaclama gezmistik. Ama sen sanslisin, bak eiffel'e gitmissin, biz ona uzaktan bakmistik:))) Asagi yukari gorulmesi gereken yerleri gormussun ne guzel. Sayende bizde turladik:))
    Butun dileklerin bir bir gerceklessin arkadasim. Kocaman sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakın olunca nasıl olsa bir ara gidilir modunda oluyor insan Mevlüde. Tam yedi sene Dolmabahçe Sarayı'nın önünden okula gidip de girip gezemediydim ben de. Neyse geçen yaz bu eksikleri giderdim. Arkeoloji Müzemizi bile British Museum'dan sonra gezdim. O da , uleyn, elâlemin muzesini gezdik de burnumuzun ucundakine hâlâ gitmedik diyerek çocukları önüme katıp da gittiydim:-)

      Hepimizin dilekleri gerçekleşsin arkadaşım, benden de sevgiler:-)

      Sil
  5. Plansız gezileri çok severim, öyle iki parça eşya ile yapılanlar fakat küçük çocuk ile bu biraz zor. Önceden epey hazırlanmalı. Sen büyüttün artık bundan sonra kafan çok daha rahat gezersin. Geçtiğimiz haftanın yorgunluğunu atmışsındır : ) Bu arada o eski Fransız yapıları beni de çok cezbediyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlar büyüdükçe geziler daha rahatlıyor tabi ki Burcu. Her şeyi onlarla yapmayı çok seviyorum. Yine de anne modunda olmadan geçen iki gün iyi geldi. Ki bu bizim on altı yılda ikinci ( Evlendiğimizden beri üçüncü:-) çocuksuz gezimiz. İlkinde de Fransa'ydı, Can eğitimdeyken ben yanına gitmiştim, derslerin arasında dolaşmıştık biraz.

      Fransız yapıları çok zarif, sokaklarda gezerken sıradan evleri bile hayran hayran izledim:-)

      Sil
  6. Ayyy nerelere gitmissin sen dur bida bakim resimlere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük ve harika bi kaçamak yaptım Mehtap:-)

      Sil
  7. Biz de eylülde brüksel paris gezisi planlıyoruz ve tam da otel araştırmalarıma ara verdiğim sırada bir de baktım siz de paristesiniz:) ben tatilin en çok planlama aşamasını seviyorum:) Araştırmalar yapıp heyecanla o günü beklemeyi seviyorum. Kaldığınız otel hangisi ya da hangi bölgede kalırsak fiyat/fayda avantajı sağlamış oluruz yardımcı olursan çok sevinirim Handan. Sevgiler
    Pınar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de en sevdiğim kısımdır öncesinde araştırma kısmı Pınar. Bu sefer yapamadım gerçi, sadece bir günde karar verince aceleye geldi.

      Biz tenis maçına gideceğimizden Roland Garros'a yakın yerlere baktık, otelimiz Queens Hotel'di. Yakın ve ucuzdu.( İki kişi iki gün 400€ civarında tuttu, çoğu yerden uygundu) Otelde lüks falan aramadık. Odası küçüktü ama rahat ve temizdi. Kliması, televizyonu vardı, açıkçası yine gitsem yine orada kalırım.

      Otel bakarken metro istasyonuna yakın olanları bulmalı. Bizimkisi o bakımdan da iyiydi. Hemen yakınında metro durağı vardı, her yere rahat gidip geldik.

      Charles De Gaulle havaalanından bir saatte ulaştık otele. Hava alanında ücretsiz shuttle a( bu alt kattan kalkan bir tren, bizim gibi otobüs aramayin:-) binip RER hattına gittik. ( Hemen havalanının önünden kalkan otobüsler de var ama onların hattını bilmiyorum, metro en kolay geldi bize.) Oradan da makinalardan bilet alıp bir aktarmayla otele vardık. Bu bilet 10 €, uzun hat olduğundan. Şehir merkezindeki gidişler 1,75 € gibi bir şey. Onlu alırsan daha ucuzmuş, bir gün kalıp çoğu yere yürüdüğümüzden biz öyle almadık.

      Yalnız ayrıntılı bir hariya ya da gps şart, metrodan çıkınca insan sudan çıkan balığa dönüyor.

      Bilmiyorum yardımcı olabildim mi :-) Aklına bir şey takılırsa sorabilirsin. İki günde ustası olmadım ama biliyorsam cevaplarım:-)

      Sil
  8. Sizin oteli cok begendim Handan ama bizim 3 kisilik ailemize gore odalari yok. Ayni bolgedeki otellere bakmali. Ben brugge gormeyi cok istedigimden ve uygun bilet buldugumuzdan brukselden gidip donucez. Parisi google earth sokak gorunumuyle cozmeyi planliyorum ama metroyu cozmek en zoru sanirim:) verdigin bilgilere cok tesekkurler
    Pınar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bizim otelde üçüncü yatak konulacak yer bile yoktu ama dediğim gibi merkezin biraz dışında metro istasyonuna yakın uygun fiyatlı oteller var.

      İyi eğlenceler size:-)

      Sil
  9. her şey çok güzell ne hoş bir geziii :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey çok yolunda gitti Bahar, umduğumuzdan da güzel oldu:-)

      Sil
  10. ben görmeyeli ne çok gezenti olmuşsun sen :) gez gez gezmek iyidir :)

    YanıtlaSil