Boşluk-15

Mayıs 13, 2015

Gözlerini açtığında kendisini yine hastane yatağında buldu Lerzan. Başucunda Mine kendisine bakıyor, biraz ilerde iki kişi konuşuyordu.

-Sizce de bu durum uzun sürmedi mi Veysel Bey, bir şeyler yapılsa olmaz mı? Böyle durup bekleyecek misiniz?
-Yapılabilecek her şey yapılıyor, fiziksel bir sorun görülmüyor, her şey yolunda.
-Her şey yolunda mı? Çok yıpratıcı bir durumda ama , bayılmak da pek iyiye işaret değil.
- Sizi temin ederim kontrol altında , bir anlık fenalaşma yaşamış.
- Oğlunu hatırladığını söylemiş.
- Enteresan..

- Doktor Bey, uyandı galiba..
- Ah, Lerzan Hanım, korkuttunuz bizi..
- Üzgünüm.
- Neler oldu, anlatabilir misiniz?
- ..
- Lerzan Hanım, anlatabilir misiniz?
- Bir anlık bir hatıra gözümde canlandı ..Ama uçup gitti hemen..
- Oğlunuz olduğunu düşünmüşsünüz.
- Evet.Ama, varlığına dair hiç emare yok..Çok....
- Tamam..Bakın ne diyeceğim. Haftasonu sizi burada tutalım. Zaten kontrole gelecektiniz. Dediğiniz konuda da araştırma yapalım bu arada. Akrabalarınızdan kimler vardı?
- Eski eşim ama ona da ulaşamıyorum.
- Bir daha deneyelim. Şimdi sizi bırakalım, dinlenin.
-Lerzan, çocukların dönme vakitleri geldi, ben de gitmeliyim, sonra uğrarım yine.

Lerzan bir şey demeden başını sallayarak gözlerini kapattı yeniden. Diğerleri sessizce çıktılar odadan.

Haftasonu boyunca hastane hemen hiç konuşmadan dışarıyı seyretti. Sanki bütün yaşam enerjisi çekilmişti. Bir yanı belki de gördüğü bir film sahnesini ya da okuldaki bir öğrenciyi hatırladığını söylüyor ama içindeki üzüntü hiç geçmiyordu. Eğer bir oğlu vardıysa bile şimdi yoktu ihtimal. Bu da ne sonucu olursa olsun çok acı bir şeydi. Hatırlamadığı çocuğunun üzüntüsünü çekmek de başka bir gariplikti hayatında.

Pazar akşamı Metin Bey geldi odasına. Diğerlerine yaptığı gibi uyuyor numarası yapamadı ona.

- Lerzan Hanım, kaç sabahtır yürüyüşe gelmeyince sizi merak ettim ama canınız istememiştir belki diye rahatsız etmeyeyim dedim. Bugün öğrendim hastanede olduğunuzu. Şok yaşadığınızı söylediler..Konuşmak istemiyorsunuz sanırım. Ben de aynı şekilde hissederdim...

Bir müddet sessizlikten sonra devam etti..

-Biliyor musunuz sizin gibi hafızamı kaybetmiş olmayı çok diledim yıllarca. İlk öğretmenlik yıllarımda sınıf öğretmeni olarak Karadeniz'deki küçük bir köye atamışlardı beni. Yeni evliydim, eşimle birlikte gittik. Yeşiller içinde çok güzel bir yerdi. Bizim gibi batıdan gidenler için çok değişikti gerçi, köy dedikleri yerde çay bahçelerinin , ağaçların arasında kaybolmuş evler birbirinden o kadar kopuktu ki doğada tek başına gibiydik. Yine de herkes birinden haberdardı tabi. Eşim zorlu bir hamilelik geçiriyordu. Doğuma az kalmıştı, heyecanla bekliyorduk. O günlerde bir yağmur başladı, günlerce sürdü. Derler taştı, köprüler kullanılmaz hale geldi ve biz doğuma anında o evde mahsur kaldık. Köydeki bir ebe evimize ulaştı ama bebeğin  kordonu boynuna dolanmış, anne çok kan kaybetmiş. Bir gecede herşeyim gitti elimden. İşte o zaman hafızamı kaybetmiş olmayı çok diledim.. Şimdi size bakarken iyi ki dileğim gerçekleşmemiş diyorum sanırım. Hâlâ çok acı veriyor onları düşünmek ama ..

Günlerdır kaskatı duran Lerzan nihayet ağlamaya başladı..

-Ama en azından biliyorsunuz.. Ben bilmiyorum.. Şu anda bir çikolata reklâmında gördüğüm bir sahneye bile ağlıyor olabilirim.

Metin Bey onun elini tuttu, hiçbir şey söylemeden öylece durdular bir müddet daha. Veysel Bey odaya girdiğinde onları bu şekilde buldu.

- Oo, uyanmışsınız Lerzan Hanım, misafiriniz iyi gelmiş size.
- Evet .
-Yarın sabah tetkik...

Yerine yavaş yavaş gelen enerjisiyle onun lâfını kesti.

-Veysel Bey gücenmeyin ama bana pek bir faydanız dokunduğunu söyleyemeyeceğim bu aşamada. Anladığım kadarıyla fiziksel bir şeyim yok. Dünden beri sürekli değişik aletlere girip çıkıyorum zaten. Evime gtmek istiyorum.
- Yarınki....
-Bu akşam gitmek istiyorum Veysel Bey. Metin Bey beni bırakabilir misiniz sizden rica etsem.
-Tabi tabi..

Veysel Bey Metin Bey'e sinirli bir şekilde döndü.

-Beyefendi Lerzan Hanım duygusal olarak çok etkilenmiş durumda ama sizin benden yana olmanızı beklerdim doğrusu.
- Üç gündür burada yatıyormuş sanırım, tetkiklerinizi yapmışsınız. Gerek olursa yeniden getiririz ama şu anda evine gitmesi iyi olabilir gibi geliyor.

Her ikisine bakan Veysel Bey başını sallayıp "İyi bakalım" dedi.

-On gün sonra tekrar kontrole geleceksiniz. Ve arada baş ağrısı, bayılma veya başka bir rahatsızlık olursa.
-Tabii ki geleceğim, merak etmeyin.
-Tamam o zaman. Çıkış işlemlerinizin yapılmasını söyleyeceğim.



Hikâye

Benzer yazılarım

4 Yorum yap

  1. Harika gidiyor, oğlu içime oturdu :(

    YanıtlaSil
  2. Hafizayi kaybetmeden onceki icinde biriktirdiklerinin disa vurumu gibi geliyor sozleri bana:))
    Vayy arkadas diyorum:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neler neler birikmiştir kim bilir Mevlüde..

      Sil