Boşluk-4

Nisan 20, 2015

Ertesi sabah nasıl gideceğini düşünürken kapısı çaldı.

-Veysel Bey beni aradı Lerzan Hanım. Hem çıkışınıza yardım edeyim hem de sizi evinize götüreyim dedim.

Yine gözlerine yaş dolunca sinirlendi kendisine Lerzan. Kendisini bir an evvel toplaması gerekiyordu. Derin bir nefes alıp başını dikleştirdi.

-Teşekkür ederim Sarp Bey. Buna gerçekten çok minnettar kalırım.
-Ne demek.. Sizinle duracak akrabanız, arkadaşınız bulunamadı mı daha?
-Kendimi bir bitki gibi hissetmeye başladım ben de.. Nedense yalnız birisiymişim gibi gelmiyordu ama.. Neyse, evde bir fikir edinebilirim her halde.
- Kesinlikle.. Çıkalım mı artık?
-Olur.

Evinin kapısında ayrıldı ondan. Doğrusu içeri davet etmesi gerekir diye korkmuştu biraz. Yabancı birisinin evine birisini davet etmek gibi gelmişti. Neyse ki anlayışlı adam ayrılmıştı bir şeye ihtiyacı olursa aramasını söyleyerek..

Kapıyı açıp içeri girdiğinde sanki bir anda her şeyi hatırlayabileceğini umut ediyordu ama evdeki eşyalar kendisine bir şey ifade etmedi.Zaten çok uzun süredir kalmıyormuşum diye düşündü. Eşyaların eskiliğine bakılırsa onlar da benden çok eve ait gibi duruyorlar.

Odaları hızlıca dolaştı. Hayatı ile ilgili bir ipucu elde etmek için bakındı.

Alt katta bir oda ve mutfak vardı. Üst katta da üç küçük oda ve banyo. Evde kitaplık, müzik cdleri falan bulunmaması garip geldi. Hele ki bir edebiyat öğretmeni ise. Sadece odalardan birisinde sözlükler, imlâ kılavuzu, edebiyat dergileri olan bir masaya rastlamasa, yoktan var olduğuna karar verecekti. Masanın üzerindeki dergileri karıştırdı, içlerinde kendisine ait bir şeyler bulurum umuduyla sayfaların arasına baktı. Çekmecelerde okunmuş sınav kâğıtları dışında hiçbir şey göremeyince inanamadı. Kimisini çıkartıp arkalarına bakmaya bile çalıştı..

Yeniden aşağı indi. Ne pencerenin önündeki harika sediri, ne camdan giren güneş ışığında parlayan çiçeklerin rengini görüyordu. Televizyonun olduğu dolabın raflarında bir şey var mı diye aradı. Bir kaç biblo ve bir dizi ansiklopedi dışında boş olduğundan işi pek uzun sürmedi. Telefonun olduğu konsolda rehber görünce çok sevindi. Fakat kısa sürede o rehberin de kendisine ait olmadığını hissetti.

Bir saat sonra kapının karşısında, düştüğü merdiven basamaklarında otururken paniğe kapılmamak için son gücünü kullanıyordu. Tamam kızım, bilgisayar oyunundasın, can hakların bitti oyunun başına atıldın.. Sakin ol, sakin ol...

Kapı çalındığında ne zamandır orada oturduğunu bilmiyordu.Yavaşça kalkıp kapıyı açtı..



Hikâye

Benzer yazılarım

2 Yorum yap

  1. Şahane gidiyor, fazla bekletme lütfenn :)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Çınar. Arayı açmadan yazmaya çalışıyorum ben de :-)

      Sil