4

Mart 16, 2015

Ertesi sabah kahvaltıda hiç ama hiç susmayan kardeşine "Yeteeer!"  diye bağırmamayı başararak kendini mutfaktaki bulaşıklara verdiğinde neden bu evdeki bütün işleri hep ben yapıyorum sorusu belirdi aklında. On yıldır, ne annesi ne kardeşi bir bardak yıkamamışlardı şurada. Ve on yıldır herkesin evine bir şekilde giren bulaşık makinaları nedense bu evde hep diğer ihtiyaçların ardında kalmıştı. Hep. Evin oğluna araba, evin oğluna iş kurma, evin oğlunun batırdığı iş ardından borçları ödeme, yeni iş, evin prensesine özel okul, vesaire vesaire.  Külkedisiyim mübarek diyerek gülse mi kızsa mı bilemedi haline. Evin hanım olmayan hanım kızı, bedava hizmetçi.. Kendin kaşındın, dönmeseydin baba evine süklüm püklüm.. Azıcık dursaydın ayaklarının üzerinde, aklın olmasaydı bir karış havada... Düşüncelerinden sıyrılmak için radyoya uzandı , yine sevdiği istasyon değişmişti tabi, birileri kahve keyfi yapmış mutfakta... "Onlar yanlış biliyor kimsenin suçu değil bu" sesi yankılanmaya başlayınca kanalı değiştirmekten vaz geçip dinlemeye başladı.. Ne doğru sözler, ne güzel bir müzik....

-Babişko bak, öyle küçük ekran falan istemem, en büyük en moderninden olmalı benim televizyon. Gelenler ne der sonra!
- Kızım sizin salona en büyüğü fazla, onların bir oranları var.
- Büyüteçle izle diyorsun yaniii.
-Allah Allah, niye öyle diyeyim...

Uzanıp radyonun sesini biraz daha açtı, kendisi de eşlik ederken şarkıya buradan acilen kurtulmam lâzım diye düşündü bir milyonuncu defa...Başkalarının hayatında arka plân olmaktan kurtulup acilen kendime bir hayat kurmam gerek. Ama nasıl.... Offf, boğaz tokluğuna hizmetçilik yaparak geçip gidecek bu ömrüm bu evde... Boğaz tokluğuna hizmetçilik...

Birden çılgın bir fikir uçuştu kafasında, ben gidip kalabilirim... Zaten hakkımda olmadık dedikodu kalmadı, kimseyle evleneceğim falan da yok.. Bizimkiler kesin sinir olacaklardır, bir de dışarı çıkınca insaların bakması var.... Şimdi bakmıyorlar sanki, on yıl geçmiş, hâlâ fısır fısır, yok başka işleri... Evet evet, yapabilirim bence, neden olmasın?

O an hissettiği ferahlama ve heyecana inanamadı. Hani o çok sevdiği filmde diyordu ya adam, "Bu korku ve heyecan, sadece özgür olanların yaşadığı duygudur" diye.. Uzun zamandan sonra ilk defa özgür hissesiyor ve ölesiye korkuyordu...

Benzer yazılarım

1 Yorum yap