3

Mart 16, 2015

Akşam her iş bitip odasının duvarlarının arasına çekildiğinde marketteki olay geldi yine aklına. Adam evine yardımcı arıyordu , yatılı olmadığı sürece de bulması çok zordu. Eh, yatılı birisi bulmak da bu küçük yerde, imkânsız gibi bir şeydi gerçekten de..

O evi düşündü. Girişte büyükçe bir oda bir kenarda mutfak tezgâhı, kuzine , küçük masa. Pencerenin önünde karşılıklı duran iki berjer. Duvara dayanmış bir divan. Arkaya açılan bir kapıdan geçince iki metrakarelik bir holün iki tarafında iki küçük oda, ortada da banyo, hepsi bu. Banyosunda da kocaman soba olduğunu hatırlıyordu, ne tuhaf gelirdi kendisine. Kendi evlerinde tüp üzerinde kazanla su ısıtılırdı banyo zamanı. Buradaki soba içindeki kocaman kazan ne moderndi. Şimdi hâlâ duruyor mudur acaba diye sordu kendi kendine...

Yıllardır pek fazla çıkmadığı odasında göz gezdirdi yavaşca. Yatağı, başucunda okuma lâmbası, kitabı. Ne yazık ki kendisine ait kitapları yoktu, karşı evdeki emekli öğretmenden alıp okuyordu. Tekrar tekrar okumayı seviyordu aslında etkilendiği kitapları, kendisinin olsa, kocaman kütüphanesinde sıralasa hepsini, en umutsuz anında meselâ Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak dese Carnegie ona, ya da Tamaro 'nun yazdığı mektuplara gömülse yeniden... Bazen aynı kitabı tekrar aldığını görünce " Neden yeni bir kitap okumuyorsun hayatım?"  diye soruyordu ona? "Okunacak o kadar çok kitap var ki!" Sadece gülümsüyordu cevap olarak.. "Bugünkü ben okumak istiyor onu" demiyordu,"İki sene öncesinden farklı şeyleri görebilirim, farklı şeylerden etkilenip yepyeni fikirler edinebilirim." demiyordu. Bazı kitaplar bir türlü bitmezken bazılarının yeniyeniden her okuyuşta güzelleşmesi nasıl bir şeydi böyle...

Derin bir iç geçirdi. Bugünlerde sık sık yapar olmuştu bu hareketi, sanki dünya hep üzerine geliyordu da patlayacak gibi hissediyordu.

Dört duvar arasına kendisi hapsetmişti kendisini, kendisi kaçmıştı hayattan, kötülüklerden.. Yaralarını sarmak istediği bu yerde şimdi bambaşka yaralarla savaşmaya başlamıştı sanki.. Sinsi sinsi, içten içten, minik minik batan, büyük yıkımlara neden olmasa da bir an bile huzur bırakmayan yaralar..

Benzer yazılarım

1 Yorum yap