Yiyin Efendiler Yiyin



Zaten ben o çiçeği siz yiyin diye uğraşıp büyüttüydüm, tı tı..

Daisy, bak çiçeğini yiyorlar, sonra hani bana bundan köklendirecektin de diye kızma ha, suç üstü yakaladım maymunu:-)

Iıh Hâlâ Olmamış

Can evde yoktu, annemin misafiri geleceğinden işi çoktu, Bilgiç'i ben götüreyim okula dedim. Ne zamandır uzak kaldığım kot pantolonumu giydim, saçımı topladım.  Çantasını falan kendisi yüklendi. Biraz daha erken yola çıktık. Kağnı hızıyla sitenin kapısına ulaştığımızda ikinci derse yetişir miyim hesabı yapıyordu artık:-)

Elimi kaldırıp gelen geçen arabaları durdurarak karşıdan karşıya geçtik. Zaten o yol olmasa kendisi de gider okula ama hem yoğun hem de yokuş olduğundan inenler hızlı çıkanlar gaza basmış, maymuna dönebiliyor insan geçerken. Neyse, sokak merdivenlerinden çıktığımda artık dönüş gözümde büyümeye başlamıştı, buradan sonrasını sen git oğlum diyerek yolcu ettim, beş dakika ardından baktım.

Minik adımlarla arada durup ilerleye evime vardım. Buzumla koltuğuma döndüm. Ah ah , iki dakikada gidiyordum ben o okula...

Plan Yapmam Lâzım:-)

Nisan ayı da bitti. Uzun bir tatil yaptım bu ay ama hiç de enerji depolamış gibi hissetmiyorum kendimi, yattıkça yatası geliyor insanın.

Dün kendimi Rob Lowe filmine bakıp, ilk gençliğimin aşkı, biz de bu kadar gençtik bi zamanlar şeklinde ağlar bulduğumda duruma el atmam gerektiğini fark ettim.


Gerçi hakkını yemeyeyim adam hâlâ yakışıklı:-) Ama konumuz bu diil tabi:-)

Neyse, kendi kendimi iyice dibe çekmeye başladığım zamanlarda önce bir bağırıp rahatlarım sonra da planlar yapmaya başlarım. Kafamı meşgul edecek bir şeyler olması lâzım.

Mayıs ayı da iyi bu açıdan.

Meselâ yarın ne yapsak planına başlayacağım birazdan, bahar bayramı, mâaile evdeyiz, güzel bir şey bulmalı:-)

Sonra asıl uğraşmam gereken Bilgiç'in doğumgünü partisi var. Malum temmuz yerine her sene bu ay yapıyoruz. Gününü belirleyip, herkese haber salmalı. Yalnız süsleme fikrim gelmedi hâlâ:-)

Haydi sabah sabah biraz düşünüp uçuk fikirlerinizi söyleyin anacım. Bu sene partimiz oyunlar. Önce havalar güzel gidiyor sokak oyunları bulayım demiştim ama sonra işi evde oynanacak oyunlara dönüştürdüm:-)

İsim-şehir, kim kimle nerede, tren, uzay savaşı, nokta nokta, beş taş, kuyu taş gibi oyunlarla turnuvalar düzenleyeceğim. Fakat evi bu konsepte nasıl susleyeceğimi bulamadım. SOS kâğıtları asayım, yanlarında renkli kalemlerle, geçerken sos oynansın fikrim geldi, onun dışında da bir fikrim gelmedi. Hayret. Genelde konuyu belirledikten sonra her yerde bir şey çarpardı gözüme, dur bakalım...

Bekliyorum önerileri.

Hepinize günaydın, enerji dolu bir güne açılsın sabahınız..

Towandaaaaaaaa!!!

Var ya, şöyle iyi bir çığlık atasım var bugün kendime...

AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!

Hayata, kendisine, şansına, insanlığa, dünyaya , aklına gelirse, çığlık atmak isteyenler buraya anacım.

İyi geldi yahu.

AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!

Biraz Gece Biraz Hüzün

Eski kasetlerde dolaşırken babamın küçük bir fasıl geçtiğine rastladım. Bir yandan babamın sesini duymak hüzünlendirdi beni bir yandan da şarkılar. Hepsi bir birinden güzeldi, bir tanesini sizin için seçtim.



fethikaramahmudoğlu paylaşan: metebilge1

solsan da sararsan yine gül penbe dehensin
rabbin bana bir nimeti varsa o da sensin
sinem ebediyyen o güzel tenle bezensin
rabbin bana bir nimeti varsa o da sensin

Beste : Mısır'lı İbrahim Efendi
Güfte : Ahmet Refik Altınay
Makamı : Hicaz makamı
Usûlü : Türk aksağı usûlü

Kafayı Yeme Durumları:-)

Bu sabah yağmur var İstanbul'da
Barajlar dolu dolu oluyor, sevinmeli işte
Anne sözü dinler gibi masum
Yağıyor bu sabah...

A ha ha pek havamdayım sabah sabah... Anacım ben üç haftadır evden çıkamıyorsam kimse de çıkmasın :-) Oturun oturduğunuz yerde:-)

Hepinize günaydın :-)

Akşam Çayı

Evde sıkılınca sandviç yapıp balkona çıktım çocuklarla, balkonda yemek sezonunu resmen açmıs bulunuyorum. Gerçi soğuktu ama iyi geldi yine de.

Şimdi de çay demledim, onu içeceğim. İsteyenler gelsin anacım.


Karanlıkta fotoğraf güzel çıkmadı ama çay çok güzel:-)

Dur bir de müzik ekleyeyim:-)


OneRepublic - "Counting Stars" paylaşan: thesevensees

İş Hayatına Dönersem Eğer Yeni CV me Yazacağım Becerilerim :-)

Sırtı bana dönük olan sürekli devinim halindeki bebeğin ağzını görmeden yemeğini yedirebilirim. Hem de hiç dökmeden tabii ki.

Aynı anda ilk okul birinci sınıf öğrencisine yazı yazdırırken dördüncü sınıf öğrencisinin okuduğu ödevini dinleyip eşimin sorduğu soruyu cevaplayabilirim.

Bir çiftlikteki hayvanlarının ayak sayısından kaç tavşan kaç inek var şıp diye bulup tavşanları halıları kemirmesin diye balkona yaptığım kafese koyup inegin sütünden yoğurt mayalayabilirim.

Aynı anda beni çağıran üç kişiye de cevap yetiştirip, blog yazabilirim.

Sabah yatak odasından mutfağa geçerken yolda bulduklarımı yerine koyup, yumurta haşlarken öğlen yemeğini ayarlayıp kahvaltıyla birlikte çamaşır makinası çalıştırabilirim.

Aynı pantolonun dizine bir milyonuncu yamayı dikip bir taraftan da iğnenin fiziksel yapısıyla ilgili sayısız abuk teori dinleyebilirim.

Aynı şeyi her gün ama her gün sabirla tekrar edebilirim. Elini yıkadın mı? Sabun da kullaaan gibi..

Aynı anda çılgınca sinirli bir şekilde bağırırken telefonda nazikçe konuşmayı başarabilirim.

Kızgınlıktan gülümsemeye o kadar hızla geçerim ki artistler solda sıfır kalır.

Aynı zamanda dünyanın en komik suratlarını yaparken yeri geldiğinde saatler sürecek olan şarkıları uydurabilrim.

Kucağımdaki bebeği yukarı aşağı sallarken sağa sola devinimleyip bir de yaylanabilirim.

Bir elimde bebek, çanta, örtü, paltom varken diğer elimle kapalı bir durumdaki bebek arabasını kurup aynı anda yanımdaki ufaklığın yola fırlamasını engellerken bir de sorduğu abuk sorulara cevap verebilirim.

Salca, meyve suyu lekesi falan dinlemem bulduğumu çıkartırım, baktım çıkmıyor üzerini boyarım. Yeni aldığım paltoyu ilk gün yırtan çocuğuma bağırmamayı başarıp bir de öyle yama yaparım ki yeni gibi olur.

Hazır cevabımdır, hatta hazır cevaplığın hayati önem taşıdığı o anlarda sakinliğimi koruyup cevabımı yapıştırırım.

Öpücükle ateş ölçerim, hangi antibiyotiğe başlamam gerektigini şıp diye anlarım.

Çocuğuma kötü davranan diğer çocukları hırpalamaktan kendimi alı koyacak kadar sağ duyu ve sabra sahibim.

Hiç aralıksız, nefes almasız yarım saatlik konusmayı dinleyebilirim, hâlâ uzuyorsa bir saate kadar dinliyormuş gibi yapabilirim.

Yüz çocuğun arasından kendiminki ağlıyorsa duyabilirim. Yine yüz çocuğun bağrışı arasında sakince arkadaşımla sohbet edebilirim.

Kaybedilen her şeyi bulabilirim, bilgisayarda kaydetmeden kapattıkları için kaybolan yazıları bile.

Kaydırağa tırmanmaktan korkan çocuğumu - düşecek diye ödüm kopsa da- teşvik edebilir, aynı anda bulduğu her şeye çıkan deli tepeleği zaptedebilirim.

Arada üçünü de hazırlayıp, yüz bin eşyayı yanıma alıp evden çıkarken üzerimde kusmuklu tişört olduğunu fark edebilirim ama o kadarı kadı kızında da olur:-)




Temizlikci Geldi Hanıımm:-)

Sabah yatak odasının yerindeki saçlarımı temizlerken ne zamandır yazmak istediğim en sevdigim temizlik aletinden bahsetmediğimi fark ettim:-)

Eksik kalmasın anacım.( Bu gün de unutulanlar günü oldu. Hımm, ya da hatırlananlar demek daha doğru her halde:-)


Yerleri silerken dizlerin üzerinde durmak hiç sağlıklık değil biliyorsunuz. Zaten ben duramıyorum da:-)  Çömelmek olabilir ama benim gibi eklemleriniz hassassa , eee, yaş da geçince malum, olmuyor o işler.

Viledayı hiç sevmemişimdir, kiri homojen yayıyormuş gibi gelir. Ama bu Scotch Brite marka temizlik sopası derdime derman oldu. İster kendi toz alma kâğıtlarından takıp hemen yerdeki tozları toplamak için kullan, ister ıslak bez takıp silmek için. Hatta benim gibi yükseklik korkunuz varsa cam silmek için de ideal. Bu arada toz kâğıtları ile toz almak , acil durumlarda özellikle çok işe yarıyor:-)

Bak sonra gelip de bende görürseniz vıy Handan hiç haber vermedindi  falan demeyin, aklınızda bulunsun:-)

Karanfiller Küsmesin :-)


Papatyaları, gülü, filbahriyi koydum ama bu karanfiller de on gündür vazodalar, hiç onlardan bahsetmemişim:-)

İtinayla açmaya devam ettiler, üzerlerindeki çiçekler bitince balkondaki saksıya sokacağım saplarını, eminim tutarlar orada:-)

Hepinize günaydın, harika bir haftasonuna açılsın sabahınız:-)

°°°Δ°°°

Çok şükür içerde masumca uyuyan güzel çocuklarım için.

Çok şükür sıcak evim, rahat koltuğum, elimin altındaki herşey için.

Çok şükür bu sessizlik, huzur için.

Karşımda ders çalışan Can'ın yerinde olmadığım için:-)

Çok şükür bugün yemeklerimi kendim pişirebildiğim için ve koltuk değneklerini kullanmadığım için.

Çok şükür okuyacak kitaplarım, yapılacak puzzlelarım, çözülecek bulmacalarım için.

Çok şükür sevdilerim için, beni asla yalnız bırakmadıkları için

Çok şükür çiçekler, böcekler, ağaçlar için, yıldızlı geceler, dalgalı denizler mis gibi toprak kokusu için.

Çok şükür görebildiğim, duyabildiğim, tadabildiğim için.

Çok şükür demli çayım, tatlı portakalım, ekmek arası peynirim için.

Çok şükür sıradan bir gün sıradan bir gece sıradan bir an geçirmekte olduğum için:-)

İyi geceler dünya, sabaha görüşürüz:-)

Minik Kitap Kurtcukları :-)

Nihal'in bloğunda çocuk kitabi görünce anılarım geldi aklıma, paylaşayım biraz dedim:-)

Metehan ilk kitabına baktığında dört ya da beş aylıktı. Henüz oturamıyordu bile:-) Kitaba birlikte bakardık, kedi burda, kuş burda diye. Daha yedi sekiz aylıktı sanırım, neyi sorsam gösterirdi. Ev nerede oğlum? Daaa.. Diyerek minik bir parmak uzanırdı eve:-)

İki yaşında kitapçının maskotu gibiydi. Seçer kitapları, uzun uzun bakar, sonunda "Bunları alacak paramız var mı anne?" diye sorar, içlerinden birini seçer alırız, ya da bir sonraki sefere derim, kabul ederdi. Ne mükemmel anne olduğumu düşünüyordum, bilemezsiniz:-)

Evin içi kitap kaynıyordu haliyle, Tübitak kitapları alırdım en çok, ucuz ve kaliteli olurlardı. Daha eve gelmemizle yapması bir olurdu hepsini. Kitapların ilk sayfalarında bir iki sayfa çözmekle ilgili yazılar olurdu, anlamazdım hiç, bizimkisi bırakmıyordu ki bitene kadar:-)

Bu kadar kitap kurdu olmasına rağmen, ilk okula başlayana kadar okuma öğretmemeyi başardım. ( Ha ha ha, iki harften sonra söktü gerçi:-) Sonrasında da hep kitaplara çok meraklı bir çocuk oldu:-)

Ne harika değil mi:-)

Bu arada malum bir de Bilgehan doğurdum:-) İlk senenin sonunda bu çocuk ya sağır ya mongol şeklinde soru işaretlerim vardı:-)  Kitaba bakacak da ne olduklarını söyleyeceğiz de, ha ha ha:-)  Ağabeyinden kalma o kalın bebek kitaplarından birisini yatmadan önce nasıl koparttıysa burnuna sokmayı başarmış bir küçük adamdan baksediyoruz:-) İlgi ve alâkası bu yöndeydi. Kedi, köpek, renk falan nerede nasıl öğrendiği hakkında hiç bir fikrim yok.

Bir gün, sadece bir gün, kitap alıp eline sayfalarına baktığını görüp heyecanlanmıştım, hemen bak oğlum bu araba, bu ev falan derken, beyefedi kafasını kaldırıp bana baktì, kitabı kapattığı gibi gitti:-)

Babasının Chip dergileri dışında bir şeyle ilgilenmeden geçti yıllar. Derken sanırım dört yaşındaydı, ilk defa noel babadan yapılmamış yapma kitabı istedi:-) Hep ağabeyinin eski kitaplarına bakıyor ya, ilgilenmediğinden ona yeni bir şey almıyoruz tabi:-)

O da okumayı okulda öğrendi. Ve inanılmaz ama o da kitap kurdu oldu. Hatta o ne bulsa okur. Yollardaki tabelalar, açıklama notları, broşürler:-)

Kıssadan hisse, çocuklar kendi bildikleri şekilde, kendi istedikleri gibi öğreniyorlar her şeyi. Bize düşen sadece yanlarında olmak, istediklerinde göstermek. Ve asla karamsarlığa kapılmadan onlara güvenmek:-)

Daha erken yapmak daha iyi olduğu anlamına gelmez, daha geç de daha kötü, sakın unutmayalım:-)

Ay neyse bağlayamadım şöyle bilgece, siz anladınız ne demek istediğimi.

Öptüm canlarım:-)

Bizimkilerin Şirin Halleri :-)

Arada küçük, küçücük şeylerle gülümsememizi seviyorum.

Dün hepimiz birer sürpriz yumurta açtık bakalım ne çıkacak içinden diye. Bir baktık bizim aile çıkmış:-)


Ne Umdum da Ne Buldum

Yok ben biliyordum başıma geleceği de nasıl boş bulundum onu anlamadım.

Malum 17 gündür evdeyim. İki gündür değneksiz yürüyorum ama hem zombiler gibi bir görünüşüm var ilerlerken hem de fazla duramıyorum ayakta. Dolayısıyla buzdolabı tamamen boşalmış. Annem sağ olsun yemeğimizi yaptı hep, eksiklerimizi de aldı ama artık bir markete gitmek gerekiyordu. Netekim temizlikçi geldi bugün, evde temizlik deterjanı yok.

Neyse uzatmayayım ( Daha ne kadar uzatabileceksem zaten:-) (Bu kadar:-) oturdum bir liste yaptım, Can'a verdim. Hayatım bunlar alınacak diye. Ama bir an -ne denir ona- bişeyim tutulmuş ay hatırlayamadım şimdi neyse, kendime yazar gibi yazmışım.

Meselâ ben Dixi derken - ki bak yeşil olanı diye yazmıştım yanına çok emindim iyi tarif ettiğime- eşşek kadar bir boyda olanını değil, dolabıma sığan normal boyunu hayal ettiydim.

Diyet bisküvi derkene limonlu tahıllı falan gözümün önünde uçuşuyordu sunta değil.

Omoyu toz almayalı unutmuşum öyle bir modeli de olduğunu, erimiyor ki kardeşim bunlar otuz derecede.

Yumoşun hâlâ konsantre olmayan hali mevcutmuş, al sana dolaba sığmayan bir şey daha:-)

Yumurtanın Keskinoğlu olduğunu yazmazsan migros da tazedir her halde dersin tabi yapacak bir şey yok.

Ha ha ha, ters köşeye yattım ama ne diyeyim bilmem gerekiyordu böyle olacağını :-)

Pembe Beyaz :-)


Annemin bahçesinden bu güzellikler, kokularını da ulaştırabilseydim size keşke..

Hepinize günaydın, mis gibi bir güne açılsın sabahınız:-)

Arı Vız Vız Vız :-)

Sabah erkenden güzel bir kahvaltı ettikten sonra erkeklerimi okula gönderdim. Bilgiç'in görevi falan yoktu ama olsun, izleyecek birileri de lâzım değil mi?

Onlar gittiler ben evde  hüzünlendim. Bir ara gitmeyi bile düşündüm ama gözüm yemedi:-) 

İki saat sonra Can tek başına döndü:-)  Metos arkadaşlarıyla buluşmuş, Bilgiç öğretmeniyle, ha ha ha bizim çocuklar büyümüş , kaldık baş başa evde:-) 

Neyse gelirken bu kocaman demeti getirmiş adamım da hüznüm geçti, ağzım kulaklarıma ulaştı:-) 


Bir de bu papatyalar bana ne hatırlattı biliyor musunuz, annemin yaptığı telli tüllü yapraklarım belimde, papatya tacım başımda bembeyaz kıyafetimle papatya olduğum ilkokul birinci sınıftaki ilk çocuk bayramımı:-) 

Yaz geldi çiçekler açtı arılar hep çalışır ...

Aradan geçmiş otuz yedi yıl, daha dün gibi hatırlıyor insan:-) 


Açık Mektup:-)


Cancım şimdi ben bir gazla beş altı kilo versem , şu hale gelmem için aradaki ufak ayrıntıları hallettirirsin herhalde di mi hayatım:-) 

Çok bişi değil aslında bazı yerlerden alınacak, bazı yerlere eklenecek, gerip bi kaç dikiş attı mı tamamdır:-)

Sonra ben de gençlik ve güzelliğimi borçlu olduğum meyve sebzeleri saydığım doğallık kitabımı sana ithaf ederim bak:-)

×

Sabah sabah tartılıp moralimi bozacak ne vardı bilmem...

Bişi diyesim yok şu an.

Metabolizmasına da , işkembesine de yandığımın bünyesi işte, tı tı tı...

Uzaklaşın anacım, bu gün bu blogda sinir var, yaramaz kimseye :-)

Bu Gün de Bitti

E hadi o zaman, cümleten iyi geceler..

Allah rahatlık versin.

Sizi yılan yeme yok:-)

Bizimkilerin Kitapları

Aslında bu kitaplardan bahsetmiştim daha önce ama bir araya getirip topluca yazayım dedim. Hepsini ben de severek okudum:-)  Macera kitapları olduğundan çocukların ilgisini cekiyor ve içlerinde harika mesajlar barındırıyorlar.

Gölgelerin Efendisi'ni ne zamandır söylüyorum zaten. 11. Cildi çıktı en son. (Bknz)

Benim çocukluğumun maceracılarından Afacan Beşler de gayet keyifli bir seri. İlk okul seviyesinde. Yalnız aç karnına asla tavsiye etmem. ( Bknz)

İsabel  Allende'nin Canavarlar Kenti, Metehan'a her zaman aldığı seriler dışında da bir şeyler okusun diye aldığım kitaptı ki o da seriymiş:-) ( Bknz)

James A. Owen'ın Hayali  Coğrafya Atlası'nın içinde o kadar çok konu var ki genel kültür açısında harika, maceranın içinde gezerken bir çok kitap kahramanı, efsane, tarihi olayla karşılaşıp merak edebiliyorsunuz:-) ( Bknz)

Evet nihayet seri olmayan bir kitap, Frances Hardinge'nin Derin Yeşil'i. Biraz gerilimli bir hikâye, ben bile heyecanla okudum:-)  (Bknz)

Eğlenceli Bilgi bizimkilerin favori serilerinden. Gerçekten çok eğlenceli ve hemen her konuda var. (Bknz)( Bi daha bknz)

Sihirli Okul Otobüsü tam ilk okul seviyesinde eğitici bir seri. Mıknatıslardan iskeletlere bir çok konuda eğlenceli kitapları var. (Bknz)

Bak bizimkilerin favorisi Cherub serisini unutuyordum az kalsın. On ile on yedi yaş arası minik ajanların heyecanlı maceraları. Bu seri benim gibi hiç haber seyretmeyen annelerin dünyadan bi haber çocuklarının gözlerini açmaya birebir. ( O kadar okudum, bundan hiç parça koymamışım bloğa, yeni kitaplarından okuyunca unutmayayım bari:-)

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, kütüphanemize bir bakıp sonra ilaveler yapabilirim. Sizler de bildiğiniz güzel kitapları paylaşırsanız sevinirim:-)

Yasasın kitap kurtları kardeşliği:-)

Balkonumdan Manzaralarla Güne Başlayalım


Bunlar benim fidanlarım :) Yediğim meyvelerin çekirdeğini saksıya sokuşturmam sonucu çıkan kayısı ve malta eriği. Diğeri de dönerek inmesini seyretmek için havaya savurduğumuz pervanelerden birinin saksıma geri dönmesi sonucu büyüyen akçaağaç :) (Ki onun minicik halleri bile vardır bu blogda, şimdi kocaman oldu :)


Bu kırmızı şey de geçenlerde bahsettiğim yıllardır açmayan çiçeğim. Minicik birşeyken anormal ölçülerde büyüdü ama açmıyordu, söküp atmaya karar verdiğimi görünce. baktı ciddiyim açtı maymun :)


Bu da balkondan manzaram :) Baharda harika gözüküyor. Özellikle duvarı kaplayan sarmaşık çiçeklerin açmasıyla.Pek belli olmasa da arka tarafta da papatyalar var :) Bilmiyorum leylağı görebildiniz mi ?


Hepinize günaydın, her şeyin tıkır tıkır yürüdüğü harika bir haftaya açılsın sabahınız :)

Sanırım

Bebekliğimden beri bu kadar yatmamıştım. Boynum ve başım ağrıyor artık yatmaktan ya da otursam da başımı eğip kitap okumaktan. A ha ha, kitap okumak da yorucu bir iş dedim ya, Allah beni ne yapsın :)

Bugün değneksiz yürümeye başladım biraz. Bir ayağımı öne atıp diğerini arkada tutarak "walks like an Egyptian" modundayım ama olsun, bu da bir şeydir. Moralimizi düzgün tutuyoruz :)



Yıne de şöyle bir mod çok keyifli olabilirdi.


Di mi :)

Şarkılı Mim

Sevgili Bahar ebelemiş beni:-) İşin içine şarkı da girince pek hoşuma gitti hemen yapayım dedim:-) Da daaam, buyrun bakalım:-) 

-MİM KURALLARI-

★ Müzik listenizi ( yada her ne olursa ) açın ve karışık moduna alın.
★ Her soru için play'e basarak bir sonraki şarkıya geçin.
★ Her ne kadar komik yada uyumsuz olursa olsun, çıkan şarkı ismini sorunun cevabı olarak yazmalısınız!
★ Dilediğiniz kadar arkadaşınızı mimleyin.
★ Mimlenmiş isimler mutlaka yapsın!
★ Tadını çıkarın :)

♥ Birisi "iyi misin? " diye sorarsa cevabın ne olur?
Thick as Thieves -Kasabian (Genelde canavar gibiyim derim ama bu da bir seçenek tabi:-) 
♥ Kendini nasıl tanımlarsın?
Breathless- Dan Wilson ( Öhö, eskiden taş gibi hatundum ama artık biraz dağlar modundayım, sanırım merdiven çıkarken nefessiz kalıyorum onu demek istiyor:-) 
♥ Bir erkekte/kadında hoşlandığın şey nedir?
Where Did All the Love Go- Kasabian ( Bir bulsam nereye gittiğini ben:-) 
♥ Bugün nasıl hissediyorsun?
So What- Pink ( Bulaşmayın anacım:-) 
♥ Yaşam amacın nedir?
13- Megadeth ( 13 ümde neysem hâlâ oyum mu?:-) 
♥ Motton nedir? 
Long Nights- Eddie Wedder ( Eee, uyu uyuyabildiğin kadar:-) 
♥ Arkadaşların senin hakkında ne düşünüyor? 
Let's Roll Just Like We Used Do- Kasabian ( Çık dışarıya oynayalım hissi verdi bana-) 
♥ Ailen senin hakkında ne düşünüyor? 
İt's my Life- Bon Jovi ( Ailevi meselelere bulaşmayın anacım bu benim hayatım:-) 
♥ En çok düşündüğün şey nedir?
Painted on My Heart- The Cult ( Yaa , şimdi bunun painted on my stomach olması daha mantıklıydı ama fal da haklı şimdi mideli bi şarkıyı nereden bulacak:-) 
♥ 2+2=?
Some Things Are Better Left Unsaid- Hall & Oates ( Bazı şeyleri söylemeden bırakmak daha iyidir hocam:-) 
♥ En iyi arkadaşın hakkında ne düşünüyorsun?
Halimiz Duman- Duman ( Ha ha ha, bu yaşta başka ne olucaz arkadaşım:-) 
♥ Hayat hikayen nedir? 
Always-Bon Jovi ( Her zaman herkesi sevdim ben, bunu biliyur muydunuz?:-) 
♥ Büyüyünce ne olmak istiyorsun?
While Your Lips Are Still Red- Night Wish ( Büyüyünce ne olacağıma vakti zamanında karar verseymişim iyi olacakmış. Ev karisi olmayı hayal etmediydim her halde :-) 
♥ Hoşlandığın insanı düşününce ne düşünüyorsun?
I'm Still Haven't Found What I Looking For -U2 ( Neden hoşlandığımı bi bulsaydım ben:-) 
♥ Düğününde hangi şarkıyla dans edeceksin?
Nothing Else Matters- Metallica ( A ha ha, düğün yapmayangillerdenim ben, üşendiydik o aralar, biz birlikteyiz ya başka hiçbirşeyin önemi yok demiştik, iyi de demişiz hiç pişman olmadım:-) ( Yani düğün yapmadığımıza, hayatımda bir an bile  evlendiğime pişman olmadım diyen yalan söyler anacım:-)
♥ Cenazende ne çalacak?
Hadi Beni Güldür Biraz-Ogün Sanlısoy ( E öyle ağlak ağlak bakarsanız olmaz ki canım, sevmem ben, sıkılırım:-)
♥ Hobin/ilgi alanın nedir? 
Die An Other Day- Madonna ( A ha ha, hayatta kalmaya çalışıyorum, daha ne olsun :-)
♥ En büyük korkun nedir? 
Tam Zamanı Şimdi- Atena ( Valla ben bile şarkıyla bir bağlantı kuramayacağım, birada tıkandım, fikri olan?:-)
♥ En büyük sırrın nedir? 
Wild is The Wind- Bon Jovi ( Oooo söylersem sır olmaz ki, kimi kandirıyonuz, yer mi anadolu çocuğu:-)
♥ Şu anda ne istiyorsun? 
Requiem For A Dream (Gerçekleşmeyen düşlerime ağlamak falan her hal:-)
♥ Arkadaşların hakkında ne düşünüyorsun?
While My Guitar Gently Weeps- The Beatles ( Yine üniversitede olsak, arkadaşlar gitar çalarken, kimi de fon olsun diye kolunun altından sigara dumanı üflerken bağıra çağıra şarkı söylesek şimdi... ) ( Konuyu ben saptırmadım bi kere şarkı yaptı öyle:-)

Sabah


Mutfak camından bu manzarayı görüp de her defasında neden çekmek ister insan bilmem:-)

Ama bunun bir özelliği var, tek koltuk değneği ile elimde tableti de tutup yürüyebildim günlerden sonra ilk defa:-)


Hepinize günaydın:-)

Kelebeğin Rüyası

MEMNUNİYET

Benden zarar gelmez
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünyanın ortasında 

Rüştü Onur

Sanırım lise çağlarımdaydım bu şiiri defterime yazdığımda. Şiir Antolojisinde okumuştum ve çok sevmiştim. Öylesi yaşama sevinci ile tam benim duygularımı ifade ediyordu sanki:-) 

Yıllar sonra aynı kitapta şair kısmına gözüm takılıp da daha 22 yaşında ölmüş olduğunu fark ettiğimde içimin nasıl cız ettiğini dün gibi hatırlarım. 

Kelebeğin Rüyası'nın konusunu ilk öğrendiğimde seyretmeliyim dediğim bir film olması bundan. 

Gerçi başarıp sinemada gidemedik ama bu akşam annemle seyrettik nihayet. Şiirler, oyuncular ve de o harika görüntüler eşliğinde andık şairlerimizi.. 





Nihon-Ja İmparatoru


Metehan'ın Gölgelerin Efendi'sine devam ediyorum hâlâ. Tuhaftır onca otururken hiç kitap okuyasım gelmiyor. Yoksa on günde kaç kitap bitirirdim ben. Gerçi bu da dört yüz küsür sayfalı on bir kitaplık seri, çıtır çerez tabi.

Ama tam ergenlere göre. İçinde harika mesajlar var. Yine yeniden tavsiye ediyorum. Yazar bu romanı zayıf ve çelimsiz olan oğluna kahraman olmak için illâ kocaman olmak gerekmediğini vurgulamak için yazmış:-)

23 Nisan Şenliği Kadıköy (10)


Benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar, başka bir şeye rastlarsam yine yazarım:-)

Alış veriş merkezlerinde de birşeyler var ama onlara bakmadım, farklı, biraz daha bayram havasında bir şey olsun istedim.

Ve lütfen ama lütfen bayram sabahı çocuklarımızı okullardaki törene gönderelim, görevli olmasalar bile.

 Sanırım yıllar önce hava soguk, tatile gidiyorum, aman başkaları savaşsın bu sefer de deselerdi buralarda olmazdık. Bu kadarlık bir borcumuz, saygımız olsun bu yurdu bize verenlere:-)

23 Nisan Şenliği İzmir Karşıyaka (9)



Karşıyaka Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Çocuk Şenliği bu yıl 22. kez düzenlenecek.

Şenlik 20 Nisan 2014 tarihinde dünyanın dört bir tarafından gelen çocukların oyunları ile başlayacak. Şenlik kapsamında bir çok çeşitli etkinlik düzenlenecek ve ünlü sanatçılarda sahne alacak.

Ayrıntılı program için tıklayın:-)

Oğluşlarla Bostanlı Parkı'na gitmelerimiz geldi aklıma şimdi, bu yaz fırsat bulsak da onları memleketlerine bir götürsek:-)

€:)

Eee, daha daha naber:-)

( Onbeş dakikadır ekranla bakışıyorum, yazacak bir şey bulamadım, böyle idare edeyim dedim, bozuntuya vermeyin:-)

Doğa Bilimleri Merkezi St Joseph Kadıköy (8)


Ne : Öğretici, eğlenceli, farklı bir 23 Nisan kutlaması
Nerede : İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
Doğa Bilimleri Merkezi
Dr Esat Işık Cad. No:66/11
Moda – Kadıköy – İstanbul
Telefon : (0216) 414 52 60
Ne Zaman : 23 Nisan 2014
14:00 – 17:00 arası
Yaş : 6+
Açıklama : 23 Nisan’da İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi bünyesinde bulunan Doğa Bilimleri Merkezi Çocuk Bayramı’nı kutlamak için kapılarını tüm çocuklara açıyor.
Müze gezisi ile beraber Genç Tema ve İTÜ Ekoloji Klübünün birbirinden parlak öğrencileri doğayı korumanın öneminden ve çocuklar için yaptıkları çalışmalardan bahsedecekler.
Doğa Bilimleri Merkezi 1800′lerin sonundan 1960′a kadar toplanmış Türkiye’nin biyoçeşitliliğini gözler önüne seren eşsiz bir koleksiyona sahip. Merkezde çocuklar özenle korunan fosiller, doldurulmuş kuş türleri, kabuklu hayvanlar, yumurtalar, vs … görme şansına yakalayabilecekler.

Bizim oğlanların ilgisini çekebilecek yegâne şey bu sanırım, fosiller, hayvanlar.. Yok yok düzeltiyorum, kesin çok severler:-)

23 Nisan Çocuk Konseri Ankara (7)

Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, TRT Çocuk Korosu ve Devlet Opera ve Balesi “Çocuk Balesi Bölümü” 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda buluşuyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında sahnelenecek yılın en büyük çocuk konseri, saat 19.30’da Ankara Arena Spor Salonu’nda izleyiciyle buluşacak.

Ücretsiz olarak düzenlenecek konsere giriş için biletler “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu” ile “Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü” gişelerinden temin edilebilecek

Bu Adam Beni Öldürecek.. ( Gülmekten:-)

Bilgehan'ı okula bırakmaya giden Can'dan gelen telefon:

- Şimdi ben siteye girdim, anahtarımı da evde unutmuşum, sen ancak açarsın kapıyı ben gelene kadar diye arıyorum :))))

Ama olmaz ki canım bu kadar dalga geçilmez ki bir insanla, ha ha ha:-)

23 Nisan Çocuk Festivali İstanbul (5)



Birbirinden eğlenceli gösterilerin, eğitici atölyelerin ve heyecanlı oyun alanlarının yer alacağı 23 Nisan Çocuk Festivali, KüçükÇiftlik Park'ta sizleri bekliyor.

Her yaştan çocuğun katılabileceği, sosyalleşerek iyi vakit geçirecekleri 23 Nisan Çocuk Festivali'nde ebeveynler için de özel bir program bulunuyor. Aileler çocukları atölye, workshop ve gösteriler ile vakit geçirirken uzman bir danışman tarafından hazırlanan atölyeye katılarak çocuk gelişimi ve iletişimiyle ilgili eğitim alabilecek.

Kapı açılışından etkinlik sonuna dek ailelerin tüm günü rahat geçirebilmeleri için planlanan yaşam alanlarında yiyecek içecek standlarının yanı sıra bebek bakım merkezi de bulunacak.



Ailece keyifli vakit geçirmek ve çocuklarınızın yeteneklerinin farkına varmasını sağlamak için bu festivali kaçırmayın!

4 Kişilik Aile Paketi - 150.00 TL
16 Yaş Üstü - 45.00 TL
16 Yaş Altı - 35.00 TL

Ayrıntılar için tıklayınız:-)


23 Nisan Uçurtma Şenliği İzmir Bornova (4)



Bornova Rekreasyon alanında düzenlenecek olan şenlikte, hem uçurtmalarını uçuracak hem de çeşitli aktivitelere katılma şansı bulacak.
Etkinliğe İzmir'deki tüm çocuklar ve kendini hâlâ çocuk hisseden herkes davetlidir.
23 Nisan Uçurtma Şenliği 2014
23 Nisan 2014 – 14:00
Yer: Aşık Veysel Rekreasyon Alanı – Bornova
Ücretsizdir.

Dırım Tıs Pıs Falan:-)

On gün olacak hâlâ basamıyorum ayağımın üzerine. Artık otururken kemiklerim ağrıyor.

İşin garibi ne kitap okuyasım geliyor ne film seyredesim. Sudoku ve türevleri ile beynimi sulandırmasam vakit geçmeyecek..

Can kahvaltı hazırlama konusunda bayağı ustalaştı:-) Annem bize yemek taşıyıp hale yola koyuyor sağ olsun. Benim de çenem ağrıdı her şeyle ilgili izahat vermekten:-)

Neyse neyse, bu da geçecek nasılsa...

Günaydın hepinize...

23 Nisan Çocuk Festivali Antalya (3)



Dünyanın dört bir yanından gelen çocuk gruplarının katıldığı ve şenlik havasında geçen Uluslararası Antalya Çocuk Festivali, bu yıl da 18-24 Nisan tarihleri arasında düzenleniyor.

8-14 yaş grubundaki çocukların yer aldığı ve Halk Dansları, Modern Dans, Bale, Koro, Müzik, Sirk, Bando ve Armonika, Geleneksel Çocuk Sokak Oyunları, Dans Tiyatrosu ve Ritmik Jimnastik gruplarının davet edildiği festivale, her yıl 15'e yakın ülkeden gruplar katılıyor.

Bilgi için tıklayınız:-)

23 Nisan Şenliği Gaziantep (2)


Ayrıntılı bilgi için tıklayınız:-)

Geçen sene gala programını hiç beğenmemiştim, kuşa çevirmişlerdi. Ondan önceki sene de sunucular seviyesizdi. Oysa ne güzeldi eskiden.

Neyse şenliğin geneli güzel olur diye düşünüyorum.

Handan Gururla Sunar: 23 Nisan'da Ne Yapsak:-) (1)

Boş boş otururken işe yarayayım bari diyerek şöyle bir araştırma yaptım, nerelerde ne etkinlikler var diye. Birer birer yayımlayacağım:-)

Yalnız Ankara'da bir konser dışında bir şey göremedim, başkentliler uyuyor mu? Gerçi sizin Anıtkabir'iniz var, ne güzel geçen sene biz de çocuklarla gelmiştik, oranın havası bambaşka:-)

Siz de duyduklarınızı yazarsanız işe yarar diye düşünüyorum:-)

İlk haberim Sakıp Sabancı Müzesi'nden:

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi, 23 Nisan’da çocukları geleneksel oyunlarımızı geleneksel sanat eşliğinde oynamaya davet ediyor!
Mendil Kapmaca Oyunu
Klasik mendil kapmaca oyunu, Uzak Komşu Yakın Anılar sergisinde bulunan kumaşların desenleri ile yeniden kurgulanıyor.
İp Atlama
Klasik ip atlama oyununa, Uzak Komşu Yakın Anılar sergisi hakkındaki sorular eklenir. Yanıtı bilen çocuk, yanıtın değeri kadar ip atlar. Doğru bildiği ve yanmadan atlayabildiği kadar zafer madalyonu kazanır.
Sek Sek
Sekseğin üzerine Osmanlı Polonya arasındaki ülkeler yazılır. Çocuklar her kutucuğun sayısı kadar zafer madalyonu toplar.
Yağ Satarım Bal Satarım
Oyunda, ebenin elinde mendil yerine, rulo yapılmış mektup kağıdı bulunur. Ebe, sultanın, kumaş ticareti için kime izin verdiğine inanıyorsa bu mektubu onun arkasına koyar. Mektubu alan koşmaya başlar ve ebe kovalar.
Ebe Tura Oyunu
Bu oyunda bir kalenin korunma hikayesi anlatılır. Gözleri kapalı çocuğun arkasında kaleyi koruyan gözlemci ve kaleyi almaya gelen bir ordu vardır. Ellerinde sanat eserleri taşıyan çocuklardan yakalananlar eseri kaleye verir.
(Oyunlardan önce çocuklarla sergi gezisi düzenlenecektir.)
Yaş grubu : 2009 ve üzeri
Saat: 10.00 – 16.00
Rezervasyon için 0216 550 97 62 no’lu telefonu arayabilirsiniz.

Çok hoşuma gitti buradaki etkinlikler:-)  Aklınızda bulunsun:-)

?

Yorum denetimi olmayıp da şıp diye yayınlanan yorumlarımı görünce mutlu oluyorum yahu. Yoksa bak dur, yazdım mı şimdi ben, yoksa olmadı mıydı,ay yeniden yazıyorum ama deminki de gitti miydi, mükerrer mi gönderiyorum,  ilk ben yazdım diye atladım ama uleeen gözükmüyormuş ki kimse, ya acaba doğru yazdı mıydım şeklinde karışabiliyorum.

Bu yorum denetimi mi yönetimi mi neyse işte o, niye yapılıyor ki?

Kargalar Kadar Olamıyoruz Bazen...

Dün akşam balkonun önünde bir anda kargalar saksağanalar dört dönüp çılgınca ötmeye başladılar. Can'a birşeyler oluyor baksana dedim. Meğer bir kedi karga yakalamış, bütün hepsi onun için toplanmışlar. İnanamadım. Nasıl bir bütünlüktür bu..

Bu arada sokaktan geçen bir teyze kediyi kovalamış, karga da kaçmayı başarmış böylece, mutlu son yani:-)


Hepinize günaydın, mutlu sonlu öykülerle dolu bir güne açılsın sabahınız:-)

Bir Gece Ben Sustum...

Bir gece ben sustum.... Kimse fark etmedi..

Burcu burcu kokusu geliyordu leylakların.. Rıhtımda oturmuş dalgaları izliyordum. Mehtap suyun üzerinde yansıyor, tatlı bir hayal alemine sürüklüyordu beni. Duygularım karman çormandı. Bir an çocuklar gibi eğleniyor, bir an gri düşüncelere dalıyordum...Defterim elimdeydi her zamanki gibi. Yapraklarının arasından bir papatya düştü elime. Kim bilir hangi renkli baharda koymuştum onu oraya ... Derin bir nefes aldım...

Her şey ne zaman karışmıştı bu kadar? Hayatımın mimarı ben olduğumu sanırken ne zaman sürüklenmeye başlamıştım kaderin elinde? Binlerce düşünce pervaneler gibi dönerken başımın etrafında basit bir yaşamdı istediğim diye geçirdim aklımdan. Sade ve derin.. En sevdiğim masal kahramanı bir elek keçiyken kurda yavrularını yedirmeyen, öyle koskocaman sevdalarım yoktu...

Başımı kaldırdım. Bir damla sıçradı yüzüme dalgalardan: Mavi... Açtım defterimi, yüreğimden geçenleri yazmaya çalıştım, olmadı..  Bilgece karalayayım birşeyler dedim, yok... Objektif bakayım dedim, hayır...Hepsi lâf salatası.. Benim gibi bir çenebazın bile içinden bir şey gelmiyordu..

Savurdum defteri denize.. Yaprakları kelebekler gibi uçuşup gitti.. Günü yaşa dedim kendime. Günü yaşa dedim.. Ve sustum.. Bir kadın sustuğunda bilirsin ölmüş olduğunu yüreğinde bir şeylerin..

İşte tan vakti geliyordu yeniden.. Dünle bugünün arasındaki köprüden geçme zamanıydı artık...

Sevgili İnya beni mimlemişti ortaya böyle bir yazi çıktı:-)  Ben çok sevdim, umarım sizler de beğenirsiniz. İtalik kelimeler blogları temsil ediyor, içinde olmayanlar yazıya uyduramadıklarım, yoksa hepinizi seviyorum:-) (İnya iyi ki sen ebelemişsin beni,senin adını nasıl koyardım bu yazıya bilmiyorum:-)  (Aman böyle yazılarda birisini unutmayayım derken geriliyorum:-) 

Şimdi saydım otuz üç bloğa link vermişim hikâyede:-) Gene iyi bir başarı, ha:-) 

Pazar Eğlencesi:-)

Tabi hava güneşli, harika bir pazar, gezin bakalım siz:-)

Ben de kendimi kendokuya verdim. Gözümün önünde çarpımlar bölümler uçuşuyor:-)


Annemle kardeşimin geldiğini, çıtır tavukları, etli sarmaları ve su böreklerini söylemiyorum, ha ha ha:-) Pikniğe gidemeyen, pikniği kendine getiriyor n'apalım:-)

Oy Severim Ben Onları:-)


Pazar sabahı kahvaltısı oğluşlarımdan:-) Sırtım yere gelmez benim valla:-) 

Not:Şu sıralar biraz hassasım, maşallah diyoruz hemen:-)