Night on Earth


Bir yerlerde bulsam da dvd koleksyonuma katsam dediğim filmlerden biri. Keyifli, hüzünlü hepsi birbirinden güzel beş hikâye. Aynı gece, beş farklı şehirdeki beş takside geçiyor.

Meselâ bir tanesinde ağabeylerinden arabayı yeni almayı başarıp taksi şöförlüğü yapan Winona Ryder'ın arabasına bir yetenek avcısı biner. Kadın onu beğenir ama ne yaparsa yapsın kızı ikna edemez. Hayatında herşeyin harika gittiğini bunu bozmak istemediğini söyle kız.

Neyse işte bütün hikâyeleri anlatacak değilim. Bulun, edinin, seyredin efendim :)

...

Bu haftayı sinema haftası yapmaya karar verdim. Sevdiğim filmlerin listesini yapacaktım ama bu sefer bir değişiklik yapıp sevmediğim de değil daha çok "IIYK" diye nitelendirdiklerimden bahsedeceğim :) Efendim geçen gün The Guardian 'ı seyretmek gafletinde bulundum da oradan esinlendim.

Türkçesi Koruyucu. Baş rollerde Kevin Costner ile Ashton Kutcher var. Zaten Kevin Costner'ın Kurtlarla Dans'tan sonra çevirdiği filmler ancak tahammül edilebilir oluyor da, bu artık inanılmaz boyutlarda komikti.



Ne diyeyim. Kevin esas hoca, Ashton da esas oğlan. Sahil güvenlikte yüzücü bunlar. Akla gelebilecek her klişe mevcut. Adamın başından arkadaşlarını kaybettiği bi olay geçmiştir. Oğlanın başından da arkadaşlarını kaybettiği olay geçmiştir. Adam sıkı hocadır. Oğlan yetenekli ama asi. Adam 20 dakika arkadaşını tek koluyla tutmuştur halat sıkıştığında. Oğlan da tabii ki filmin sonunda aynı işi yapmalıdır. Adam oğlanı kurtarmak için kendini feda eder. Ama ölmez. Ay cesedi de bulunmaz ama melek olarak zor durumdakilere yardım ediyordur muhakka ki. Ha ha ha. Eski Türk filmlerindeki havada el ele tutuşan ruhlar kavramına gülmemek gerek işte azizim. Bak elin holivuduna.

Filmin son yarım saati bu da mı oldu? İnanmıyorum bunu da mı yaptılar şeklinde bitti.

Eveet, daha aklıma geldikçe bu "IIYK" tipi filmlerden bahsedeceğim. Sizin de aklınıza gelenler olursa yazın anacım.

En güzel filmler sizinle olsun efendim. İyi günler.

Bayram

Ağabeyinin gösterilerinde zor tutuyorduk kenarda, ben de çıkacağım diye tutturuyordu. İlk defa küçük oğluşumun da bir gösterisi oldu. Küçük bir dans hem onlara keyif verdi hem bize, hem de çocuklar strese falan girmeden eğlendiler.



İşte benim bayram şekerlerim.

Çocukların gözlerinde pırıltı, dudaklarında gülümseme hiç eksik olmasın.


Kim Demiş Aklımdan Zorum Var...



Evet evet bu kapalı sıkıntılı havada en iyi bu şarkı gider :) Hadi hep birlikte:

Kim demiş aklımdan zorum var
Dans etmeye ihtiyacım var...

Balkona çıkıp şezlonga kurularak neskafemi içeceğim şimdi. Kırmızı açan sardunyamı seveceğim. Derin bir nefes alıp günlerden beri ilk defa açık olan burnumun keyfini çıkartacağım.

Eeee, sonrasında çamaşır asılacak, ev süpürülecek, matematik çalışılacak, falan filan. Oralarını karıştırmayalım :)

?



Neden kırmızı mercimek diyoruz ki turuncu olduğu halde ? Kara lahana da yeşil mesela.


Neden çikolata yerken gözümüzü kapatmak zorundayız?


Neden yabancı filmlerin adı bir karakterin isminden geliyorsa çoğunlukla türkçe başka bir isim uydururuz?


Neden salıtesi, çarşambatesi falan yok?


Neden bazı yerlerde trafik lambası yeşil yanar yanmaz yola çıksan bile caddenin karşısına geçemeden kırmızıya yakalanırsın?


Neden yeşil dalga olan yollarda biz dalgakıranlara yakalanıp kaçla gidersek gidelim sörf yapamıyoruz ?


Neden bir ton sinema paketi parası ödediğim halde Digitürk dizilerin arasına reklâm almaya başladı?


Neden ben bunları düşünüyorum? İşim gücüm yok mu benim?

*

Zaman zaman sahile vurmuş kayıkların hüznü çöker içime...

Savrulmuşum sanki amaçsız, öylesine...

Sararmış solmuş hayat, ben daha anlamadan...

Tüm kırmızı uçup gitmiş üzerimden, bakakalmışım...


Yaz geliyor. Sanırım geçen seneki gibi bir grup terapisine ihtiyacım var. Of valla bi Sibel Can bi ben şu kiloları sabitleyemedik bi türlü...

Bugün çok güzel bir gün !



Günün yazısı ve şarkı Metehan tarafından seçilmiştir. :)

Come Out And Play

Hadi hadi canlanalım!!!!

Bugün yaşasın cuma..

Uyandırma şarkınız benden. (Bayılıyorum bu şarkıya :)

GÜNAYDINNNN


Nostalcik bir sabah olsun bakalım bu da :D

Günaydın.

Kolları Bağlı Odysseus

"...
Yalnız bir ezgi, ta derinden
Ta içerimden gelen bir ezgi
Başladı yavaş yavaş yükselmeğe;
O yabansı, o büyülü türküleri ben
Söylüyordum sağır gemicilere
Yalnız ben duyuyordum Sirenleri.
Kirke, bilge tanrıça selâm sana!
Sağ salim geçtim kendimi"

M.Cevdet ANDAY



Bir taraftan bakınca dünyada hiç doğru yok.

Bir taraftan bakınca dünyada hiç yanlış yok.

Doğru açıyı bulmak gerek.

Ne güzel gazetelerin spor sayfalarını okumak :D

-

Metehan küçükken Jim Buton adlı bir çizgi film seyrederdi. Jim, Luke adlı arkadaşı ve onun Emma isimli lokomotifiyle yola çıkıp bir çok macera yaşıyordu. Bu maceralardan birinde "Umutsuzluk Mağarası" na düşüyorlardı. Bu mağaradaki insanlar dışarı çıkış yolunu bulamamış, öyle bir yol olmadığına karar verip mağarada yaşadıkça git gide saydamlaşmaya görünmez olmaya başlamışlardı. Arkadaşı Luke da çabaları sonuçsuz kalınca umutsuzluğa düştü ama Jim bunu kabullenmedi. İnatla yolu aradı. Gittiği her yerde sonu gelmez tüneller, merdivenler vardı. En sonunda sonsuz görünen merdivenlerden birinin basamaklarını tırmanmaya başladı. Ve bir kaç basamak sonra o sonsuz görünen merdivenin sadece ilizyon olduğunu fark etti, kısa süre sonra mağaranın dışındaydı.

Hepimiz öyle değil miyiz zaman zaman. Önümüzde çıkılmasının imkânsız olduğunu düşündüğümüz merdivenler belirdiğinde umutsuzluğun mağarasına gömülüveririz. Kimileri görünmez olup kaybolur dünyada. Kimileri kabullenmez,silkinir ve basamaklara atar kendini.

Birikim



Ben yeni birşeyler bulana kadar biraz biriktirdiklerime bakabilirsiniz :)

Günaydın. Harika bir güne açılsın sabahımız...